Translation of "Artık" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Artık" in a sentence and their dutch translations:

- Kes artık!
- Uzatma artık!

Hou ermee op!

Artık hazır.

Het staat klaar.

Artık yetmişti.

Ze hadden er genoeg van.

Artık dayanamıyorum.

Ik kan niet meer!

Artık okuyamıyorsun?

Je kan niet meer lezen?

Artık bekleyemem.

Ik kan niet langer wachten.

Artık içmiyorum.

Ik drink niet meer.

Öl artık!

Sterf nu!

Uyu artık.

Ga slapen.

Artık konuşmayacağım.

Ik zeg geen woord meer.

Artık korkmuyorum.

Ik ben niet meer bang.

Artık içemem.

Ik kan niet meer drinken.

Yeter artık!

Genoeg is genoeg!

Artık silâhsızım.

Ik ben nu niet gewapend.

Artık özgürsün.

- Je bent nu vrij.
- U bent nu vrij.
- Jullie zijn nu vrij.

Yok artık!

- Zeker niet!
- Absoluut niet!

Artık özgürüm.

Nu ben ik vrij.

- Artık bunalımlı değilim.
- Artık depresyonda değilim.

Ik ben niet meer depressief.

- Canıma tak etti artık.
- Yetti artık.

- Ik ben klaar.
- Ik heb het gehad.

- Artık Boston'da yaşamıyorum.
- Boston'da oturmuyorum artık.

Ik woon niet meer in Boston.

- Artık buna katlanmayacağım.
- Artık buna müsamaha etmeyeceğim.
- Artık buna tahammül etmeyeceğim.

Ik zal het niet meer tolereren.

- Biz onu artık söylemiyoruz.
- Onu artık söylemiyoruz.

- Dat zeggen we niet meer.
- Men zegt dat niet meer.

- Artık çocuk değilim.
- Ben artık çocuk değilim.

Ik ben geen kind meer.

- Artık bu evde yaşayamam.
- Yaşayamam bu evde artık.
- Bu evde artık yaşayamam.

Ik kan niet meer in dit huis wonen.

Ama artık başladık.

Maar we zitten eraan vast.

Artık patron o.

Nu is ze de baas.

Artık onu sevmiyorum.

Ik hou niet meer van haar.

O artık yürüyemiyor.

Hij kan niet meer lopen.

Artık yemek istemiyorum.

Ik wil nooit meer eten.

Artık yalnız değil.

Ze is niet meer alleen.

Artık yolu geçebilirsiniz.

- Nu kan je oversteken.
- Nu kunnen jullie oversteken.

Artık sözleşmeleri çevirmeyeceğim.

Ik vertaal geen contracten meer.

Artık buna katlanamam.

Ik kan dit niet langer verdragen.

Artık buna bakamam.

Ik kan hier niet meer naar kijken.

Artık bunu erteleyemezsin.

Je kan het niet langer uitstellen.

Artık senden hoşlanmıyorum.

- Ik vind je niet meer leuk.
- Ik hou niet meer van je.
- Ik mag je niet langer.

Artık çok geç.

Het is nu te laat.

Ondan bıktım artık!

Ik heb er genoeg van.

Tom artık sorumlu.

- Tom is nu de baas.
- Tom heeft nu de leiding.

Artık bira içmiyorum.

Ik drink geen bier meer.

Eh, yeter artık!

Nou, zo is het wel genoeg!

O artık bitti.

Het is nu voorbij.

Ona artık katlanamıyorum.

Ik kan er niet meer tegen!

Artık huzurla uyuyabilirim.

Hierna kan ik rustig slapen.

Ben artık istemiyorum.

Ik wil niet meer.

Artık oraya gitmiyorum.

Ik ga daar niet meer heen.

Artık Boston'da yaşamıyorum.

Ik woon niet meer in Boston.

Tom artık çalışmıyor.

Tom werkt niet meer.

Ona artık güvenemem.

Ik kan hem niet langer vertrouwen.

Artık bunu yapmıyorum.

Ik doe het niet meer.

Artık aç değilim.

Ik heb geen honger meer.

Artık ona inanmıyorum.

Ik geloof hem niet meer.

Artık seni sevmiyorum.

- Ik vind je niet meer leuk.
- Ik mag je niet langer.

Artık onu yapmayacağım.

Ik zal het nooit meer doen.

Artık gidebilir miyim?

Mag ik nu gaan?

O artık söylenmiyor.

Dat zeggen we niet meer.

Artık buna katlanmayacağım.

Ik zal het niet meer tolereren.

Artık kimseye güvenemiyorum.

Ik kan niemand meer geloven.

Artık ilhamlı değilim.

Ik krijg geen inspiratie meer.

Artık futbol izleme.

Kijk niet langer naar het voetbal.

Artık Boston'da oturmuyorum.

Ik woon niet meer in Boston.

Sanırım artık güvendeyiz.

Ik denk dat we nu veilig zijn.

Biz artık aileyiz.

We zijn nu familie.

Artık umurumda değil.

- Het kan me allemaal niet meer schelen.
- Het kan me niet meer schelen.
- Het maakt me niet meer uit.

Artık pratik yapmıyorum.

Ik oefen niet meer.

Artık bunu alamadım.

Ik kon het niet meer aan.

Artık kimse dinlemiyor.

Niemand luistert meer.

Artık ona güvenemem.

Ik kan hem niet langer vertrouwen.

Artık onları görmüyorum.

Ik zie ze niet meer.

Bilgisayarım artık çalışmayacak.

Mijn computer gaat niet meer aan.

Artık yeterince yaşlısın.

- Jullie zijn nu oud genoeg.
- Je bent nu oud genoeg.

Tom artık içmiyor.

Tom drinkt niet meer.

Artık onu istemiyorum.

Ik wil het niet meer.

Gürültüye artık katlanamıyorum.

Ik kan dit lawaai niet meer verdragen.

Artık soğuğa dayanamıyorum.

- Ik kan niet langer tegen die kou.
- Ik hou die kou niet langer uit.

Of, bıktım artık!

Pff, ik ben het beu!

Sakin ol artık!

- Ontspan u!
- Kalmeer je!
- Rustig maar.

Bunu artık yapmayacağız.

Doen we niet meer.

Çocuk artık ağlamaz.

Het kind weent al niet meer.

Artık gürültüye katlanamam.

- Ik kan dit lawaai niet meer verdragen.
- Ik kan deze herrie niet langer verdragen.