Translation of "Artık" in Korean

0.011 sec.

Examples of using "Artık" in a sentence and their korean translations:

Artık hazır.

준비됐고요

Artık yeter.

그만두세요.

Artık yetmişti.

더는 못참겠다고요.

Ama artık kapatılıyordu.

그런데 지금은 문을 닫게 생겼잖아요.

Ama artık başladık.

하지만 발을 내디뎠으니

O yoktu artık.

아버지는 떠나갔어요.

Artık tavuklar yok.

닭장 안에 닭이 더이상 없습니다.

Artık patron o.

‎주도권을 잡은 거죠

Bunu artık yapmayacağız.

더이상 안할 거에요.

Artık çok açık görebiliyorum

[이제 분명하게 볼 수 있어]

Artık bir kırmızı değildi.

빨간색이 아니었습니다.

Artık pek de sormuyorum.

소년원 지하실에서 품었던 그 의문을 말이죠.

Özellikle, artık çiftçilikle geçinemeyen

특히, 많은 중앙 아메리카 원주민이

Ancak o artık değişti.

이제 그는 바뀌었으니

Artık bir yere gidemez.

이제 아무 데도 못 갑니다

Ama artık özgür hissettiriyor

해방감도 주었던 이유는

Insanlar artık yaratıcılıklarıyla değerlendirilmiyorlar.

이제 그 가치를 인정받게 되는 건 인간의 창의성이 아닌

Artık bu şekilde düşünemeyiz.

더 이상 그렇게 여겨지지 않습니다.

Artık dünyamızı ölçmenin zamanı,

이제 우리는 우리의 지구를 정량화 해야 할 때입니다.

Artık güç dengesizliği kurulmuştu,

현재, 힘의 불균형이 확립되었습니다.

Ve çocuklarım artık büyümüştü.

아이들은 이미 다 자랐습니다.

Artık evinize ait değilsiniz.

집은 더이상 여러분의 것이 아닙니다.

Artık sadece plastik değil.

그저 단순한 플라스틱이 아닙니다.

Artık baba da uyandı.

‎이제 아빠가 깹니다

Artık, son çıkan kameralarla...

‎지금부터 첨단 카메라를 통해

Artık sadece... Baksanıza, kötüleşiyor.

더 나빠지고만 있어요

Artık daha iyiye gitmiyorlardı.

상황은 더 이상 나아지지 않고 있었죠.

Artık ahtapot dünyama gelebilirsin."

‎문어의 세계로 ‎초대하는 것 같았어요

Boyut karşılaştırması artık doğru.

비교가 더 정확합니다.

Duygularımı artık kontrol edemiyordum.

저는 감정을 통제할 수 없었습니다.

Artık hayatınızdan tamamen gitti.

당신 인생에서 사라진 거라구요.

Bulutlara çıkabilirim, artık gri değiller

[나는 더 이상 잿빛이 아닌 구름 위에 올라탈 수 있어.]

Ama artık pes etmek yoktu.

하지만 포기는 없었습니다.

Artık üstesinden gelmek de istemiyorum.

하지만 더 이상 극복하고 싶지 않습니다.

Ve artık neredeyse çok geç.

문제를 해결하기엔 너무 늦었을지도 모릅니다.

çünkü artık kimse araba sürmüyor --

더이상 차로 이동하지 않는 도시라서요.

Yani artık hipotermi tehlikesi yok.

더는 저체온증을 걱정하지 않아도 됩니다

Tamam, artık geri dönüş yok.

이제 돌아올 수 없습니다

Sosyal plastik artık para ediyor,

소셜 플라스틱은 돈입니다.

Ama artık yeni teknolojiler kullanarak...

‎하지만 이제 신기술을 이용해서...

Ama artık... İlk defa olarak...

‎그러나 이제 ‎처음으로

Artık gündüz vardiyası işbaşı yapabilir.

‎주행성 동물들이 ‎드디어 활동을 시작합니다

Ama bu yasalar artık işlemiyor.

이제 그 법은 작동하지 않습니다.

Birçok insan artık kimseye inanmıyor.

많은 이들이 누구도 믿으려 하지 않죠.

"Bu kadarı artık delilik." dedim.

‎그때 기가 막힌 광경을 봤죠

Artık beslenme veya avlanma yoktu.

‎나와서 배를 채우지도 ‎사냥하지도 않았어요

Artık yapmak istemediğim şeyler neler?

제가 더 이상 하기 싫은 것들이 뭐가 있을까요?

Kaydedilip internete yüklendikleri için artık gördüğümüz

스마트폰에서 캡쳐되고 인터넷으로 전송되었기에

Dolayısıyla da artık bu muhteşem özdeşlikleri

덕분에 현재 우리가 이런 기막힌 항등식을 도출해

Burada yaşayan şey artık burada kalmayacaktır.

여기 있던 녀석은 더는 안 올 겁니다

Artık her şey daha iyi olmalı.

분명 지금은 많이 나아졌어요.

Bu artık bir teori olmaktan çıkmıştı.

갑작스럽게도 이것은 더 이상 이론이 아니게 되었지요.

Artık evinin konforunda IV antibiyotiğini alabilir:

아트는 이제 집에서 IV 항생제를 사용할 수 있게 되었습니다.

Çocuklarım artık üç yıl beş aylık

저는 3살, 그리고 5개월 된 아들이 있는데요.

JC: Yepyeni bir dünya var artık.

제이콥: 완전히 새로운 세상이에요.

Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.

‎이제 의심의 여지가 없군요 ‎어둠은 기회를 불러옵니다

Artık yemek üretmek için güneşten faydalanamıyorlar.

‎이제는 태양을 이용해 ‎양분을 생산할 수 없지만

Wellington artık varlık tehlikesi altındaydı hapsolmuş.

그러자 웰링턴은 그 사이에 갇혀 위험에 처하게 되었고,

Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.

‎해외에서 오래 일하다 보니 ‎"크레이그 포스터" ‎너무 지쳐 버렸죠

Artık yalnızca bilgisayar bilimleri mühendisi olmayacaktım.

단순히 컴퓨터 공학자가 되기 보다는

Müziğin artık hayatımın bir parçası olmayacağı fikri

음악이 더 이상 제 삶의 일부가 될 수 없을 것이란 생각은

Babam artık yaşlanıyor ama hala oldukça zeki

저의 아버지는 나이가 드셨지만

Artık ödeme yapılmazsa gelmeye devam edecekler mi?

학생들이 더 이상 보상금을 받지 못해도 계속해서 프로그램을 이용할까요?

Pekâlâ, artık geç oluyor, sığınağı düşünmemiz gerek.

자, 이제 어두워지니 피난처를 생각해야겠죠

Pekâlâ, artık geç oluyor. Sığınağı düşünmemiz gerek.

자, 이제 어두워지니 피난처를 생각해야겠죠

Artık bir gezegen olmanın bütün kurallarını yıkmıştır.

이건 이제 행성으로서 모든 규칙을 깨버린겁니다.

Söz konusu grevler, artık seçenek olmaktan çıkacaklar

그런 걸 솔직하게 밝히는 것이 더는 자신의 선택이 아니게 될 겁니다.

Annemde demans vardı ve beni artık tanıyamıyordu

어머니는 치매가 있으셔서 저를 이제 알아보시지 못하십니다.

Artık ekstra her vücudun sıcaklığı hoş karşılanıyor.

‎이제는 체온이 있다면 ‎누구든 환영입니다

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

‎번개가 번쩍일 때 외엔 ‎칠흑처럼 깜깜해졌습니다

Güvenlikleri artık duymalarına ve koku almalarına bağlı.

‎이제 녀석들의 안전은 ‎청각과 후각에 달렸습니다

Ama ticarileşme aynı zamanda, artık gelişim yükünü

상업화는 또한 마주하는 것을 말하지요.

Alexander'ın Bactrian karısı Roxana artık hamile kaldı ...

알렉산더의 박트리아 아내 록 사나는 이제 임신 중이었습니다 ...

Artık şunun farkındayım; çeşitlilik, ırktan daha üstün

전 다양성이 인종보다 더 중요하다는 걸 알고

Fakat ırk ayrımcılığı artık en belirgin formunda

하지만 인종 차별은 가장 두드러진 문제고

Gerçekten, Çin'in artık onu inkar edemeyeceği konusunda

이러한 재교육 수용소들이 존재한다는 것을 부정하고 있었습니다

Artık ortam iyice ısınmış, savaş kaçınılmaz olmuştur.

갈등을 위한 기반이 마련된 것이다.

Ancak ülke şekillerinin artık bozulmuş olduğunu görebilirsiniz.

하지만 모양이 이제는 너무 늘여져 있습니다.

Genel olarak, artık istemediğim bir şeyi yapmayacağım.

그러니까 결론은 더이상 하기 싫은 건 안 할 거에요.

Ne bir işim ne de param vardı artık.

저는 돈도 없고, 직업도 없는 상태가 되었죠.

Ama artık bu sorunu çözmede okulların yeterliklerini sorgulamıyorum.

하지만 이제 학교의 역량만으로 문제를 해결할 수 있다고 생각하지는 않습니다.

Açık bir şekilde hastaların krallığına ait değildim artık.

저는 더는 아픈 사람이 아니었습니다.

İnsanların gergedanlara yaşattığı şeyler artık inanılır boyutta değil.

인간이 코뿔소에게 가하는 행동들은 믿기 힘들 정도입니다

Insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

사람들은 지속적으로 야생 공간으로 뻗어 나가

Ve kendisinin de beklediği şekilde artık üretken değilse,

그리고 스스로 자신에게 바라는 바대로 살 수 없다면

O kadar çok duydum ki, artık klişe geliyordu bana

정말 수없이 들으면서, 상투적인 말이라고 생각했고,

Artık bir kurban değil, cinsel istismarla baş etmiş biriydim.

저는 학대의 피해자가 아닌 생존자가 된 것입니다.

Artık bu konuya daha önce hiç olmadığım kadar aşıktım.

수학이 그 어느 때보다도 더 매력적으로 다가왔습니다.

Ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.

동굴 안의 어떤 생물도 더는 동굴 안에 있으려 하지 않을 겁니다

Artık başka seçeneğimiz yok, acil durum kurtarma ekibini çağırmalıyız.

이제 방법이 없습니다 여기서 긴급 구조 요청을 할게요

Panzehir yok olduğuna göre, artık yeni bir görevimiz var.

해독제가 파손되었으므로 우리에겐 새 임무가 생겼습니다

Ve artık buraya sığınıp güneşin tam olarak batmasını bekleyebiliriz.

피난처로 적절합니다 해가 완전히 지길 기다리죠

Çitaların üçte bir oranda geceleri ava çıktığı artık kanıtlandı.

‎이제 치타의 사냥 중 3분의 1이 ‎야간에 벌어지는 게 증명됐죠

Ama artık, yeni teknoloji sayesinde bu karanlığın içine bakabiliyoruz.

‎이제 새로운 기술 덕택에 ‎이 어둠 속을 보는 게 ‎가능해졌습니다

Havza suyunun buz örtüsü tabanına gittiğini artık bildiğimize göre,

이제 대수층의 물이 빙상 아래 기반암에 닿는다는 걸 아니까

Otomobil sanayiinin sırları artık o kadar da gizli değil.

자동차 산업의 비밀들은 더 이상 비밀이 아니죠.