Translation of "İftira" in English

İftira bir suçtur.

Slander is a crime.

Bana iftira etmeyin.

Don't vilify me!

Söylediği her şey iftira.

Everything he's saying is slander.

Tom Mary'ye iftira ediyor.

Tom speaks ill of Mary.

Ama bu bir iftira!

But this is libel!

Aktris dergiye iftira davası açtı.

The actress sued the magazine for libel.

Başkaları iftira ederken bazıları çevirir.

Some translate while others denigrate.

Bu iftira olarak değerlendirilmiyor mu?

Isn't that considered slander?

Mary iftira niteliğinde bir mektup aldı.

Mary received a poison pen letter.

Dan iftira nedeniyle Linda'ya dava açtı.

Dan sued Linda for slander.

Tom komşularının çoğuna iftira niteliğinde mektup yazdı.

Tom wrote poison pen letters to most of his neighbors.

Bir istatistikçi olarak onun yeteneğine iftira atıyorum.

I'm casting aspersions on his competency as a statistician.

Serbest konuşma özgürlüğün var ama iftira etme hakkın yok.

You have the right to free speech, but not the right to slander.

İftira niteliğindeki sütun hâlâ önceden bahsedilen gazetenin internet sitesinde okunabilir.

The libelous column can still be read on the website of the previously mentioned newspaper.

İftira ve hakaret içeren yorumlarını çıkarmanı istiyorum yoksa avukatım seninle temas kuracak.

I demand that you remove your slanderous and defamatory comments at once or my lawyers will be in touch.

İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.

Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.