Translation of "Aldı" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Aldı" in a sentence and their arabic translations:

Elbette zaman aldı --

استغرق الأمر بعض الوقت...

O, topu aldı.

- أصبحت الكرة معه.
- حصل على الكرة.

O kitabını aldı.

أَخَذَتْ كِتَابَها.

Leyla cevabı aldı.

تلقّت ليلى الإجابة.

Leyla yardım aldı.

تلقّت ليلى المساعدة.

Sami kızı aldı.

أقلّ سامي تلك الفتاة.

Sami abdest aldı.

توضّأ سامي.

Anahtarlarımı kim aldı?

من أخذ مفاتيحي؟

- Sami bir davetiye aldı.
- Sami bir davet aldı.

تلقّى سامي دعوة.

- "O bir saat mi aldı?" "Evet, aldı."
- "O saat mi satın aldı?" "Evet, öyle."

"هل اشترت ساعةً؟" "أجل".

Taramasını aldı, tabii ki.

وقام، بالطبع، بإجراء الأشعة.

Geçen yıl alev aldı.

قد ارتطم به مذنب العام الفائت.

Bulaşıcı bir hâl aldı.

إنها معدية.

Dev havuzlar halini aldı.

وتجمعت في برك ضخمة.

Brian bazı güller aldı.

أخذ براين بعض الورود.

O, birçok övgü aldı.

تلقى الكثير من المديح.

Babasının ölümünün intikamını aldı.

انتقم لموت أبيه.

O düzineyle yumurta aldı.

- اشترت البيض بالدزينة.
- اشترت البيض بالدرزن.

Tom havaalanında Mary'yi aldı.

أقلّ توم ماري من المطار.

Fadil Dania'nın parasını aldı.

- أخذ سامي مال دانية.
- استولى سامي على مال دانية.

Leyla hemşirelik sertifikası aldı.

تحصّلت ليلى على شهادة ممرّضة.

Tom kamerasını yanına aldı.

أخذ توم كمرته معه.

Leyla uyku hapları aldı.

- كانت ليلى تتناول أقراص النّوم.
- تناولت ليلى أقراص النّوم.

Leyla gelip beni aldı.

- أتت ليلى و أقلّتني.
- أتت ليلى و أخذتني.
- أتت ليلى و اصطحبتني.

Sami, Leyla'nın hayatını aldı.

قتل سامي ليلى.

Sami uyku hapları aldı.

تناول سامي أقراص النّوم.

Sami, Leyla'yı evinden aldı.

- أقلّ سامي ليلى من منزلها.
- اصطحب سامي ليلى من منزلها.

Sami, şirketinden ödünç aldı.

استعار سامي مالا من شركته.

Sami, Leyla'yı üniversiteden aldı.

- أقلّ سامي ليلى من الجامعة.
- أخذ سامي ليلى من الجامعة.
- اصطحب سامي ليلى من الجامعة.

Sami, Leyla'yı havaalanında aldı.

- اصطحب سامي ليلى من المطار.
- أقلّ سامي ليلى من المطار.

Sami'nin ailesi onu aldı.

- سامي اصطحباه والديه.
- سامي أقلّاه والديه.

Sami Müslüman ismi aldı.

اتّخذ سامي اسما مسلما.

Arkadaşından ödünç para aldı.

استدان من رفقائه

Sami bir köpek aldı.

اشترى سامي كلبا.

- On bir öğrenci mükafat aldı.
- On bir öğrenci ödülü aldı

استلم الجائزة أحد عشر طالباً.

Ve bu standart hâlini aldı.

وهكذا أصبح هذا الشكل هو المعيار.

Belki de ondan cesaret aldı

ربما تطلب منه الشجاعة

Orada da Budizm eğitimi aldı

كما درس البوذية هناك.

Haziran 1811'de Tarragona'yı aldı.

في يونيو 1811 ، استولى على تاراغونا.

Ve Milet'i kuşatma ile aldı.

وأخذ ميليتوس بالحصار.

O, kitapları nerede satın aldı?

أين اشترت كتبا؟

O, bu biletleri parasız aldı.

حصل توم على هذه التذاكر بالمجان.

O, kaleyi miras olarak aldı.

لقد ورث ذلك القصر.

O, iki paundluk tereyağ aldı.

- اشترت رطلين من الزبدة.
- اشترت رطليْ زبدة.

Dün amcam bir köpek aldı.

اشترى عمي البارحة كلباً.

Tom o bisikleti Mary'den aldı.

توم حصل على هذه الدراجة من ماري.

O, İngilizcede iyi dereceler aldı.

حصلت على علامة جيدة في مادة الإنجليزية.

Tom, zeminden bir şey aldı.

أخذ توم شيئا ما من فوق الأرض.

Tom bir cep telefonu aldı.

اشترى توم هاتفا جوالا.

Tom bu biletleri bedava aldı.

حصل توم على هذه التذاكر دون مقابل.

Tom epeyce olumlu tepkiler aldı.

تلقى توم كما لا بأس به من الردود الجيدة.

Tom, onun olmayan şeyi aldı.

أخذ توم شيئا ليس ملكه.

Leyla, Sami'nin arabasını ödünç aldı.

استعارت ليلى سيّارة سامي.

Sami, Leyla'dan birkaç mektup aldı.

تلقّى سامي عددا من الرّسائل من ليلى.

Sami, Leyla'dan para borç aldı.

استعار سامي مالا من ليلى.

Sami biraz para ödünç aldı.

استعار سامي مالا.

Sami elmas yüzüğünü yanına aldı.

أخذ سامي خاتم الألماس ذاك معه.

Sami yataktan bir yastık aldı.

أخذ سامي وسادة من السّرير.

Sami altmış dolar ödünç aldı.

استعار سامي ستّون دولارا.

Sami, doktorası için eğitim aldı.

درس سامي من أجل شهادة الدّكتورا.

Güneyde Polonyalı birlikler şimdi Utitsa'yı aldı, Ruslar geri çekilmeden önce alev aldı.

إلى الجنوب ، استولت القوات البولندية الآن على Utitsa ، التي أحرقها الروس قبل الانسحاب.

Ama 90'larda zararın karşılığını aldı.

ولكن التسعينات هم من جنو الخراب.

Dizlerimden aşağı her iki bacağımı aldı.

وساقيَّ،

Hele şükür biri beni ciddiye aldı.

أخذني أحدهم على محمل الجد!

Bu çalışmanın tamamlanması 29 gün aldı.

وقد استغرق إنهاء البحث 29 يوماً.

Sadece o sözcükleri söyleyebilmek yıllarımı aldı.

‫واستغرق الأمر سنوات عديدة‬ ‫لأكون قادرة على التصريح بتلك الكلمات فقط.‬

Kargaşa her yeri etkisi altına aldı,

تعمُ الفوضى الأرض،

Kargaşa her yeri etkisi altına aldı!

تعم الفوضى الأرض،

Sonra hikâye farklı bir yol aldı

ومن ثم تغيرت القصة

Bir dişi kurt o çocuğu aldı

أخذت ذئب ذلك الطفل

Bağışlar aldı - diğer Mareşallerden daha fazla.

عن مليون فرنك سنويًا من الإمبراطور - أكثر من أي مشير آخر.

İtalya'ya kadar kovalayarak 15.000 esir aldı.

مرة أخرى إلى إيطاليا ، وأخذ 15000 سجين.

Karmaşık bir kadro sistemini miras aldı

ابتكار بيرتييه.

Mayuko benim elmamdan bir ısırık aldı.

أخذت مايوكو قضمة من تفاحتي.

Annem bana yeni bir elbise aldı.

اشترت لي أمي فستاناً جديداً.

Tom eğildi ve bir taş aldı.

انحنى توم والتقط حجرا.

Bu şapkayı bana babam satın aldı.

اشترى لي أبي هذه القبعة.

O, onun için bir elbise aldı.

اشترى لها فستاناً.

O, çocuğu için bir oyuncak aldı.

اشترت لعبة لطفلها.

Babam bana bir bisiklet satın aldı.

اشترى لي أبي دراجةً.

Ağabeyim bir tefeciden ödünç para aldı.

اقترض أخي الأكبر مالاً من مرابي

Bu cümleyi ezberlemek iki saatimi aldı.

أمضيت ساعتين و أنا أحفظ هذه الجملة.

Fadıl, Leyla'dan bir dizi mektup aldı.

تلقّى فاضل عددا من الرّسائل من ليلى.

Fadıl, Kahire'de bir ev satın aldı.

اشترى فاضل منزلا في القاهرة.

Fadıl yardım için Leyla'yı işe aldı.

وظّف فاضل ليلى كي تساعده.

Fadıl hak ettiğini tam olarak aldı.

تحصّل فاضل على ما استحقّه تماما.

Leyla'nın ömür boyu hapis cezası aldı.

- تلقّت ليلى حكما بالسّجن المؤبّد.
- تلقّت ليلى حكما بالمؤبّد.

Leyla hayatında bazı korkunç kararlar aldı.

اتّخذت ليلى بعض القرارات السّيّئة في حياتها.

Leyla, Sami'den bir silah ödünç aldı.

- استعارت ليلى مسدّسا من سامي.
- استعارت ليلى سلاحا ناريّا من سامي.

Leyla duş aldı ve elbiselerini değiştirdi.

- استحمّت ليلى و غيّرت ملابسها.
- استحمّت ليلى و بدّلت ملابسها.

Sami ağrıyı hafifletmek için ilaç aldı.

كان سامي يتناول الدّواء كي يهدّء ألمه.

Sami her zaman şirketinden ödünç aldı.

كان سامي يستعير المال من شركته طوال الوقت.

Sami akşam namazı için abdest aldı.

توضّأ سامي لصلاة المغرب.

Olduğu haberini aldı ve Napolyon'un taç giyme töreni için Paris'e dönme emri aldı. Ertesi yıl

للإمبراطورية الفرنسية الجديدة ، وأمر بالعودة إلى باريس لتتويج نابليون.

Aldı. Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni orada destekledikten sonra onunla savaşmak için Suriyeli savaşçıları işe aldı ve

وذلك لدعم حكومة الوفاق هناك ثم جندت مقاتلين سوريين للقتال معها

- Tom altı odalı bir ev satın aldı.
- Tom, altı odaya sahip bir ev satın aldı.

اشترى توم بيتا بستة غرف.

Beni yasa dışı bir takip listesine aldı.

لعملي في مساعدة اللاجئين عند الحدود.

Ve şirketi en büyük rakibimiz satın aldı.

وقد تم شرائها من قِبَل أكبر منافسينا.