Translation of "öğrenmiş" in English

Gerçeği öğrenmiş gibi duruyor.

He seems to have known the truth.

Kim olduğumu öğrenmiş olmalılar.

- They must have found out who I was.
- They must've found out who I was.

Ne olduğunu öğrenmiş olmalılar.

- They must have found out about what happened.
- They must've found out about what happened.

Içeri attırdığı birisi adresini öğrenmiş

And someone that she had put away discovered her address,

Hayatta kaybetmeyi öğrenmiş kişiler içindir.

It is something for people who have learned how to lose in life.

Onun kanser olduğunu öğrenmiş oldu.

She must have known that she had a cancer.

Tom burada olduğumu öğrenmiş olmalı.

- Tom must've found out that I was here.
- Tom must have found out that I was here.

Hiç kimse öğrenmiş olarak doğmaz.

Nobody is born learned.

Büyükbabamız çocukken beş dil öğrenmiş.

Our grandfather learned five languages ​​as a child.

Tom bütün bunları nereden öğrenmiş?

Where did Tom learn all that?

Şimdiye kadar onu öğrenmiş olduğunu düşündüm.

- I thought you had learned that by now.
- I thought that you had learned that by now.

Sanırım Tom'tan birkaç şey öğrenmiş olabilirim.

I think I may have learned a few things from Tom.

Tom üniversitede iken muhtemelen Fransızca öğrenmiş olabilir.

Tom might possibly have studied French when he was in college.

Tom lise öğrencisi iken Fransızca öğrenmiş olmalı.

Tom must've studied French when he was a high school student.

Tom araba kullanmayı nerede öğrenmiş, merak ediyorum.

I wonder where Tom learned how to drive.

Yine de bu kadın kendi kendine okumayı ve yazmayı öğrenmiş

Yet, this woman taught herself to read and write,

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

This bear has learned he can be twice as successful fishing in the darkness.

On yıl içinde onun hakkında çok şey öğrenmiş olacağımı umuyorum.

I hope I'll have learned a great deal about it in ten years.

- Tom bunu yapmayı nereden öğrenmiş?
- Tom bunu yapmasını nerede öğrendi?

Where did Tom learn to do this?