Translation of "öğrenmem" in English

Öğrenmem gerekiyor.

I need to learn.

Japonca öğrenmem gerek.

I need to learn Japanese.

Yarın öğrenmem gerek.

I need to know tomorrow.

Bağışlamayı öğrenmem gerekiyordu.

I had to learn to forgive.

Fransızca öğrenmem şart.

I must learn French.

Almanca öğrenmem zaman alacak.

It will take me some time to learn German.

Sadece sebebini öğrenmem gerekiyor.

I just need to find out why.

Bu yetenekleri öğrenmem gerek.

I need to learn these skills.

Yeni şeyler öğrenmem gerekiyor.

I need to learn new things.

Öğrenmem gereken şey bu.

That's what I need to find out.

- Tom'un kim olduğunu öğrenmem lâzım.
- Tom'un kim olduğunu öğrenmem gerekiyor.

I need to know who Tom is.

Birden Lehçe öğrenmem gerektiğini hissettim.

All of a sudden, I realized I must learn Polish.

Tom'un nerede çalıştığını öğrenmem gerekiyor.

I need to find out where Tom works.

Benim birçok dil öğrenmem gerekir.

I need to study many languages.

Sanırım obua çalmayı öğrenmem imkansızdır.

I guess it's impossible for me to learn how to play the oboe.

Bunu yapmayı öğrenmem uzun sürdü.

It took me a long time to learn how to do this.

Neden bu şeyleri öğrenmem gerekiyor?

Why do I need to learn this stuff?

Neden Fransızca öğrenmem gerektiğini söyledin?

- Why did you say that I should learn French?
- Why did you say I should learn French?

Ne yapılması gerektiğini öğrenmem gerekiyor.

I need to find out what needs to be done.

Onun ne yaptığını öğrenmem tamamen tesadüftü.

It was entirely by chance that I found out what he was doing.

Tom'un neden burada olmadığını öğrenmem gerekiyor.

I need to find out why Tom isn't here.

Sadece onun neden olduğunu öğrenmem gerekiyor.

I just need to find out why that happened.

Tom'un kimle birlikte olduğunu öğrenmem gerekiyor.

I need to find out who Tom was with.

Onunla ilgili daha fazla öğrenmem gerekir.

I need to know more about her.

Tom'un yapmamızı istediği şeyi öğrenmem gerekiyor.

I need to find out what Tom wants us to do.

Tom, Fransızca öğrenmem gerektiğini düşündüğünü söyledi.

- Tom said he thought I should study French.
- Tom said that he thought I should study French.
- Tom said that he thought that I should study French.
- Tom said he thought that I should study French.

Tom bana Fransızca öğrenmem gerektiğini söyledi.

- Tom told me I should study French.
- Tom told me that I should study French.

- Ne yapacağımı öğrenmeliyim.
- Ne yapacağımı öğrenmem gerekiyor.

I need to find out what to do.

Doktor acı ile yaşamayı öğrenmem gerektiğini söyledi.

The doctor said I needed to learn to live with the pain.

O dili öğrenmem için hiçbir neden yok.

- I have no reason to learn that language.
- There is no reason for me to learn that language.

Hava kirliliği hakkında bir şeyler öğrenmem gerektiğini biliyordum.

I had to get smart about air pollution first,

Benim öğrenmem için kalan çok fazla şey var.

There's so much left for me to learn.

Birçok dili öğrenmem gerek ve ben bunu seviyorum.

I need to study many languages and I love it.

- Bunların ne olduklarını öğrenmem gerekiyor.
- Bunların ne olduklarını öğrenmeliyim.

I need to find out what these are.

- Nerede olmamız gerektiğini öğrenmem gerekiyor.
- Nerede olmamız gerektiğini öğrenmeliyim.

I need to find out where we should be.

Ben hayatımda öğrenmem gereken her şeyi bir kardan adamdan öğrendim.

All I need to know about life, I learned from a snowman.

- Tom'un şimdi nerede olduğunu öğrenmem gerekiyor.
- Tom'un şimdi nerede olduğunu öğrenmeliyim.

I need to find out where Tom is right now.

- Dün Tom'un nerede olduğunu öğrenmem gerekiyor.
- Dün Tom'un nerede olduğunu öğrenmeliyim.

I need to find out where Tom was yesterday.

- Ne zaman orada olmamız gerektiğini öğrenmem gerekiyor.
- Ne zaman orada olamamız gerektiğini öğrenmeliyim.

I need to find out when we need to be there.

- O tavsiyeyi Tom'a kimin verdiğini öğrenmem gerekiyor.
- O tavsiyeyi Tom'a kimin verdiğini öğrenmeliyim.

I need to find out who gave Tom that advice.

İngilizce benim ana dilim değil ve hâlâ öğrenmem gereken birçok şey olduğunun farkındayım.

I'm a non-native speaker of English and realize there is a lot that I still need to learn.

- Bunu nasıl yapacağımı öğrenmeliyim.
- Bunu nasıl yapacağımı öğrenmem gerekiyor.
- Bunu nasıl yapacağımı öğrenmek zorundayım.

I've got to find out how to do this.

- Onun hakkında daha fazla öğrenmem gerekir.
- Onun hakkında daha fazla bilgi sahibi olmam gerek.

I need to know more about him.

- Araba kullanmayı öğrenmem ne kadar zaman alır?
- Araba sürmeyi öğrenmek ne kadar zamanımı alır?

How much time would it take me to learn how to drive a car?

Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.

This animal has spent millions of years learning to be impossible to find. I had to learn what octopus tracks looked like.