Examples of using "Bağışlamayı" in a sentence and their english translations:
Bağışlamayı öğrenmem gerekiyordu.
I had to learn to forgive.
- Sen hiç öldükten sonra organlarını bağışlamayı düşündün mü? - Öldükten sonra hiç organlarınızı bağışlamayı düşündünüz mü? - Öldükten sonra organlarını bağışlamayı hiç düşündün mü?
Have you ever thought about donating your organs after you die?
Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.