Translation of "şey" in Arabic

0.015 sec.

Examples of using "şey" in a sentence and their arabic translations:

şey

شيء

Hiçbir şey.

لا شيء.

Her şey.

أي شيء.

Şey gibi...

‫الأمر أشبه بـ...‬

Her şey ama her şey vardı

كان هناك كل شيء ما عدا كل شيء

- Her şey yolunda.
- Her şey güzel.

كل شيء على ما يرام.

Bu farklı bir şey. İlginç bir şey.

‫بات الآن الأمر مختلفًا وممتعًا.‬

- Ben bir şey duymadım.
- Hiçbir şey duymadım.

لم أسمع شيئاً.

- Ben bir şey göremiyorum.
- Hiçbir şey göremiyorum!

- لا أرى شيئاً.
- لا أستطيع رؤية شيء.

Her şey altından

كل شيء ذهبي

üç şey var.

أن هناك 3 أشياء يجب علينا فعلها

Genelde söyledikler şey,

عادة، هذا ما يقولوه،

İkinci şey: meditasyon.

الأمر الثاني هو التأمل.

Mikrobiyom denilen şey.

أما البقية يطلق عليها خلايا المايكروبايوم.

Arkamdaki bu şey,

لذا بالذي ورائي،

Bir şey anlatayım.

دعوني أخبركم شيئًا،

"Bildiğimiz her şey,"

"كل ما نعرف،"

Birçok şey olacaktır.

ستصبح أشياء عديدة.

Öğrendiğim ikinci şey,

والدرس الثاني الذي تعلمته

Hiçbir şey değişmeyecek.

لن يتغير شيء،

Harika bir şey.

إنها مدهشة!

Büyük bir şey,

حان الوقت لفعل شيء كبير.

Şuan hissettiğiniz şey,

واعلم أن هذا الشعور الذي تشعر به الآن،

Bundan öğrendiğim şey,

أنظر، ما تعلمته

Yazdığı şey şuydu...

وما كتبته كان..

Yakınlaştıracak olan şey.

بدل أن نبتعد عن إنسانيتنا.

Sana söyleyeceğim şey

ما سأخبرك به لا يمكن تفسيره

çok şey kazanıyorsun.

فإنّك تفوز بالكثير.

Güneşte parlayan şey.

‫هذه تحت الشمس.‬

Mümkün olan şey.

كيف يصبح الناس أفضل في ما يقومون به.

Başka bir şey

شيء اخر

Aklıma şey geldi

شيء ما يتبادر إلى ذهني

Önemli bir şey

شيء مهم

Başaramadığı bir şey .

فشلت الجمهورية الفرنسية باستمرار في تحقيقه.

Hiçbir şey değil.

لا شيئ.

Olan şey şuydu,

لذا كان ما حدث،

Bir şey yapılmalı.

يجب القيام بشيء.

Bir şey oynayalım.

هيا لنلعب.

Bir şey bilmiyorum.

لا أعرف شيئاً.

Her şey bitti.

انتهى كل شيء.

Her şey kayboldu.

كل شيء فُقِد.

Her şey değişecek.

كل شيئ سيتغير.

Bir şey dikmiyorum.

أنا لا أخيط شيئا.

Bir şey yapmalıydım.

كان ينبغي أن أقوم بشيء.

Alıştığımız şey bu.

هذا ما اعتدنا عليه

Yapılacak tek şey

الشيء الوحيد الذي يجب القيام به هو

Hiçbir şey bilmiyorum.

لا أعرف شيئًا البتّة.

Bir şey söyledim.

أنا قلت شيئا.

Önerdiğin şey aptalca.

ما تقترحه غباء.

Bu bulduğumuz şey.

هذا ما وجدناه.

Hiçbir şey hatırlamıyorum.

لا شيء يُذكر.

Bir şey değil.

لا شكر على واجب.

Hiçbir şey olmadı.

لم يحدث شيء.

Her şey yolunda.

كل شيء على ما يرام.

İstediğin şey çoğu zaman beklediğin ilk şey değildir.

ما تريد، هو في كثير من الأحيان الشيء الذي كنت لا تتوقعه.

Her şey, tamamen her şey bunun üzerine kurulu.

كل شيء -أعني كل شيء- مبني على هذا.

Evrende her şey ama her şey yuvarlaktır demiş

قال كل شيء ولكن كل شيء مستدير في الكون

- Orada bir şey yok.
- Orada hiçbir şey yok.

لا يوجد شيء هناك.

- O bir şey değiştirmez.
- Bu bir şey değiştirmez.

- هذا لا يغير شيء.
- هذا لا يغير شيئاً.

- Bir şey unuttun mu?
- Bir şey mi unuttun?

هل نسيت شيئا؟

- Bir şey unutmuyor musun?
- Bir şey unutmuyor musunuz?

ألم تنس شيئا؟

- Bir şey mi oldu?
- Bir şey oldu mu?

- هل حصل شيء ما؟
- هل حدث أي شيء؟

- Buzdolabında hiçbir şey kalmadı.
- Buzdolabında hiçbir şey kalmamıştı.

لم يبقَ شيء في الثلاجة.

- Kız bir şey söylemedi.
- Kız hiçbir şey söylemedi.

ما قالت البنتُ شيئاً.

Fakat konuşmak istediğim şey, çok daha görünmez bir şey

ولكن ما أردت أن أتحدث عنه هو شيء غير ظاهر

- Herhangi bir şey değişti mi?
- Bir şey değişti mi?

هل تغير أي شيء؟

- Burada bir şey kaybettin mi?
- Burada bir şey mi kaybettin?
- Burada bir şey mi kaybettiniz?
- Burada bir şey kaybettiniz mi?

هل أضعت شيئاً هنا؟

Öyle bir şey yok

لا شيء يُضاهي ذلك

Nostalji ağır bir şey.

الشوق يملأ المكان.

İşte gösterdiğim şey bu.

هذا ما وضحته هنا

Beyin hassas bir şey."

الدماغ شيء حساس"

Mahçup edici bir şey.

شيئ محرج بعض الشيئ.

Başlangıçta duyduğunuz şey hakkında,

أريدك أن تفكر فيم سمعت في البداية،

Yani büyüleyici bir şey.

إنه أمر مبهر حقا.

Yönetici bir şey demez.

ولم يقل المدير التنفيذي شيئاً.

Bahsettiğim şey motivasyon değil.

فأنا لا أتحدث عن التحفيز.

Her şey gayet güzel.

"كل شيء بخير الأن"،

Bende bir şey söylemedim.

لذا لم أقل شيئاً.

Aslında hiçbir şey değişmemiş.

لم يتغير شيء حقيقة.

Bir şey yapılmak zorundaydı.

يجب القيام بشيء ما.

Bundan önce iki şey:

هناك أمران قبل ذلك:

Fark etmeye başlayacağınız şey,

وستدرك أنك

Farklılık yaratan şey neydi?

إذًا ما هو سبب الاختلاف؟

Yaptığımız şey süzmeyi öğrenmek.

ولذلك نحن نتعلّم كيف نقوم بالتّصفية.

Ve duydukları şey olağanüstüydü.

وكان ما سمعوه باهرًا.

Ancak buradaki önemli şey,

لكن الشيء المهم هنا

Şimdi gördüğümüz her şey

كل الذي نراه الآن

Pekâlâ, ilk şey: Döşek!

‫حسناً، أول شيء: الفراش!‬

Baksanıza, her şey sırılsıklam.

‫انظر، كل شيء هنا غارق في الماء.‬

Hayır, hiçbir şey yok.

‫لا يوجد شيء.‬

Hayır, bir şey yok.

‫لا يوجد شيء.‬

ışığa bir şey tutabilirim.

طالما لدي ما أملك

Düşünebildiğim tek şey şuydu:

وكان كل ما فكرت به لأقوله،

Geriye kalan tek şey

لذلك ما تبقى

Oynayarak, çok şey öğrendik.

وعبر الاستكشاف، تعلمنا الكثير.