Translation of "şart" in English

Eğitim şart.

Education is important.

Onların gelmesi şart.

They have to come.

İyi çalışmam şart.

I am required to study well.

Fransızca öğrenmem şart.

I must learn French.

Ve birkaç şart vardı...

a few qualifications ...

Yatakta kalmam şart mı?

Must I stay in bed?

Bir şeyler yapılması şart.

Something's got to be done.

Yarın buraya gelmeniz şart.

You are required to come here tomorrow.

Diğerlerine samimi davranmamız şart.

We are required to treat others with sincerity.

Onlar sınavı geçmemizi şart koştu.

They required us to pass an examination.

Ama bir şart var uzaklaşmak yasak

but there is a condition, it is forbidden to walk away

Şart ise tekrar şirkete CEO olmak

The condition is to be the CEO of the company again

Avrupa Birliği olacak, bir şart ekledi.

become the European Union, he added a condition.

Sırtından inmiyor ama tek bir şart var

it does not come back, but there is only one condition

Mary'nin Tom'la bu anlaşmayı imzalaması şart mıydı?

Did Mary have to sign this agreement with Tom.

Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.

Things that you see with your eyes are not necessarily true.

- Bu mutlaka öyle değil.
- Öyle olması şart değil.

- It is not necessarily so.
- It isn't necessarily so.
- It's not necessarily so.

Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.

It is imperative that we find another way out of this situation.

Bu şeylerin doğru olmasını şart koşarsan, sözleşmeyi imzalayacağım.

If you stipulate that these things are true, I will sign the contract.

- Bunu yapmak zorunda mıyız?
- Bunu yapmamız şart mı?

Do we have to do this?

O, laboratuar çalışmalarının sınavı öncesinde teslim edilmesini şart koşuyor.

He requires that the laboratory exercises be handed in before the final exam.

Birçok kişi yüksek maaşın başarı için bir şart olduğunu düşünüyor.

Many people consider a high salary to be a condition for success.

- Bunu tekrar yapmak zorunda mısın?
- Bunu bir daha yapman şart mı?

Do you have to do that again?

Birisi bariz şekilde örnek cümlelerimi çalıyor ve bunun bir son bulması şart.

Someone is openly stealing my example sentences and this has to stop.

- Şemsiyemi kaybettim. Yenisini almak şart oldu.
- Şemsiyemi kaybettim. Yeni bir tane almam gerekiyor.

I've lost my umbrella. I have to buy a new one.

Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar

Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.

- Bu geminin yeni bir kaptana ihtiyacı var.
- Bu gemiye yeni bir kaptan şart.
- Bu gemiye yeni bir kaptan lazım.

This ship needs a new captain.

- Bu geminin yeni bir kaptana ihtiyacı var.
- Bu gemiye yeni bir kaptan şart.
- Bu gemiye yeni bir kaptan lazım.
- Bu gemiye yeni bir kaptan gerekiyor.

This ship needs a new captain.