Translation of "Hasta" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Hasta" in a sentence and their arabic translations:

- O, hasta.
- O hasta.

- إنه مريض.
- هو مريض

O hasta.

إنه مريض.

Hasta görünüyorsun.

- يبدو عليك المرض.
- تبدو مريضاً.

Hasta olduğumuz zaman

عادة عندما نمرض

hasta veya sağlıklı,

بين المرض والعافية،

- Robert'n hasta olduğunu duydum.
- Robert'ın hasta olduğunu duyuyorum.

سمعت أن روبرت مريض.

Size bahsettiğim şu hasta

المريض الذي ذكرته سابقا ؟

İşyerime hasta olduğumu söyledim,

لذا، تحججت بالمرض لكي لا أذهب لعملي،

Bölge sadece hasta değil,

المنطقة ليست مريضة فحسب.

Babam on yıldır hasta

كان أبي مريضًا لمدة عشر سنوات،

O hasta gibi görünüyor.

تبدو مريضة.

Hasta olduğu için gelemez.

لن يكون بوسعه القدوم بسبب مرضه.

Onun hasta olduğunu düşünüyorum.

أظن أنها مريضة.

Onun hasta olduğunu bilmiyordum.

لم أكن على علم بمرضها.

Hasta kız kardeşime baktım.

اعتنيت بأختي المريضة.

Kendimi biraz hasta hissediyorum.

أشعر أنّي مريض قليلا.

Genelde bununla birlikte hasta oluyoruz.

‫مما يجعلنا نمرض.‬

hasta sağlık hizmetleri hakkında konuşuyor.

عن خدمات الرعاية الصحية للمرضَى.

Bölgedeki insanlara bulaşıp hasta edip

يصيب الناس في المنطقة ويجعلهم مرضى

O, hasta olduğundan dolayı gelmedi.

هى غائبة بسبب المرض.

O, hasta olduğu için, gelemiyor.

- لن يكون بوسعه القدوم بسبب مرضه.
- لن يستطيع المجيء لأنه مريض.

Onun hasta olduğunundan haberim yoktu.

- لم أعرف أنها مريضة.
- لم أكن على علم بمرضها.
- لم أعلم أنّها كانت مريضة.

O hasta. Bu yüzden gelmedi.

هي مريضة. هذا هو سبب غيابها.

Ne de olsa hasta klinik araştırmada

فالمريض يخضع لعلاج تجريبي على أية حال،

Karşı çıkmak için hasta savunucularıyla çalıştı.

لأن أسعار الأدوية كانت فوق المتناول.

Ama beni hasta edip etmeyeceğini bilmiyorum.

‫ولكن لا أعرفه إن كانت ستصيبني بالعياء.‬

Hastaneler genelde bizi daha hasta yapıyor.

غالبًا ما يتفاقم مرضنا بسبب المستشفيات.

Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.

أعتقد أنه من الأفضل لك أن تستريح. إنك تبدو مريضاً.

Daha hasta olduğunuzu hissetmeden önce bile.

قبل أن تدرك انك مريض

Tom bana artık hasta olmadığını söyledi.

أخبرني توم أنه لم يعد مريضا.

Hayatımda asla bir gün hasta olmadım.

لم أمرض يوما في حياتي.

Ve "Will, 31 yaşında kronik hasta oldun

وقال لي: "يا (ويل)، في سن ال 31، لقد أصبحت مريضًا مزمنًا،

Ama riskleri de var. Hasta olmak istemezsiniz.

‫ولكن هذا يأتي بمخاطره.‬ ‫فأنت لا تريد أن تصاب بالمرض.‬

Bazen tekrar hasta olmanın hayalini bile kurdum.

أحيانًا، أتوهم حتى أنني سأصاب بالمرض ثانيةً.

Gerçekten hasta olan bile karantinaya girmek istemiyor

حتى أولئك المرضى حقا لا يريدون دخول الحجر الصحي

Örneğin, göğüs kanseri olan bir kadın hasta

على سبيل المثال، مريضة مصابة بسرطان الثدي

Yeni doğmuş bir bebek hasta olmaya eğilimlidir.

من السهل على صبي حديث الولادة أن يمرض.

Koşuya çıkan biri sizi hasta edebilir mi?

و هل يمكن أن يصيبك العداء بالمرض؟

Çok fazla içki içmek seni hasta eder.

الإكثار من شرب المسكر سيصيبك بالمرض.

Bu hasta için bir elektrokardiyograma ihtiyacım var.

أحتاج إلى مخطّط كهربيّة القلب لهذا المريض.

Bunu düşünmek bile sizi hasta ediyor, değil mi?

مجرد التفكير بهذا يجعلك مريضاً، صحيح؟

Sizi hasta edebilecek bir sürü şeyle dolu olacaktır.

‫لأنها ستكون مليئة بالكائنات الضارة ‬ ‫التي ستتسبب في إصابتك بتوعك.‬

Sağlık hazineye benzer, kıymeti ise hasta olduğunda anlaşılır.

الصحة كنز لا يعرف قيمته إلا المرضى.

Bizi hasta eden virüslerin birçoğunun kaynağı esasında hayvanlar.

الكثير من الفيروسات التي تصيبنا ، تنشأ بالأصل في الحيوانات.

Ama bilmediğim şey, bunlardan birinin beni hasta edip etmeyeceği.

‫ولكن ما لا أعرفه،‬ ‫هو إن كان من الأنواع ‬ ‫التي يمكن أن تصيبني بالتوعك.‬

Ayrıca en hasta olduğum zamanlardaki netlik hissini de özlemiştim.

إنني أيضًا افتقدت إحساس الوضوح الذي امتلكته أثناء أحلك فترات إعيائي.

Sağlık değerli bir hazinedir, kıymeti sadece hasta olunca bilinir.

الصحة كنز لا يعرف قيمته إلا المرضى.

İçlerinden birinde Covid-19 vardı ama henüz hasta hissetmiyordu.

أحد افراد العائلة كان مصابًا بكوفيد-١٩، لكنه لم يكن يشعر بالإعياء.

Virüs hala ellerinizde. Sizi ve diğerlerini hala hasta edebilir.

بمعنى أن الفيروس لا يزال موجوداً وقادراً على إصابتك أنت وغيرك.

O, hasta arkadaşını ziyaret etmek için her gün gelir.

يأتي كل يوم لزيارة صديقه المريض.

"Ne yapıyorsunuz? Benim kızım hasta, uzun süreli yardıma ihtiyacı var.

"ماذا تفعلون؟ طفلتي مريضة، إنها بحاجة للعلاح لأمد طويل.

"Daha iyi takımlar, hasta bakıcılar daha az hata mı yapıyorlar?"

بأن أسأل هذا السؤال، ومن ثم أجيب عنه،

hasta ruhlu bir adam bu nasıl başkan seçildi aklım almıyor

أنا لا أمانع كيف تم انتخاب رجل بروح مريضة رئيسًا

İkisinin de tadı oldukça iğrenç ama ancak biri beni hasta edebilir.

‫كل منهما سيكون مذاقه بشعاً،‬ ‫ولكن أحدهما فقط يمكن أن يصيبني بالمرض.‬

İkisinin de tadı oldukça iğrenç, ama ancak biri beni hasta edebilir.

‫كل منهما سيكون مذاقه بشعاً،‬ ‫ولكن أحدهما فقط يمكن أن يصيبني بالمرض.‬

Ve bu taraf da bir grup hasta insan tarafından üzerinize öksürülmesiyse

و هذه الجهة هي أن تعرض نفسك لكحة أشخاص مصابين بالمرض،

Henüz hasta olmak için virüse ne kadar maruz kalınması gerektiğini bilmiyoruz

نحن لا نعلم بعد كمية الفيروسات التي يجب أن تتعرض لها لتصاب بالمرض،

Gribin R-sıfır'ı 1.3 ise, bu demektir ki her kişi 1 - 2 kişiyi hasta edebilir.

ان كان عدد التكاثر للإنفلونزا 1.3، هذا يعني ان كل شخص بإمكانه نشر العدوى لشخص او اثنين