Translation of "Gördü" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Gördü" in a sentence and their arabic translations:

Ivo üzüm gördü.

رأى إيفو حبة العنب تلك.

Sami evi gördü.

رأى سامي ذلك المنزل.

O onu hor gördü.

- كرهته.
- احتقرته.

Sanırım onlar beni gördü.

أظن أنهم قد رأوني

Leyla kendi babasını gördü.

رأت ليلى أباها.

Ve aslan da beni gördü,

ورآني الأسد -

Köşeden dönüp bir yengeç gördü.

‫إنها تقترب من الزاوية وتراقب سلطعونًا.‬

Bir devlet okulunda eğitim gördü.

تعلم في مدرسة عمومية.

Belki Tom bir şey gördü.

ربما توم رأى شيئاً.

Herhangi birisi Tom'u gördü mü?

هل شاهدتم توم؟

Sami orada Leyla'nın elbiselerini gördü.

رأى سامي ملابس ليلى هناك.

Tom Mary'nin bunu yaptığını gördü.

توم رأى ماري تقوم بذلك

Sami Müslümanları namaz kılarken gördü.

رأى سامي مسلمين يصلّون.

Kız kardeşim onu kendi gözleriyle gördü.

رأته أختي بأم عينيها.

Yüzlerce şehir ve kasaba hasar gördü.

تضررت مئات المدن والقرى.

Leyla, Sami'nin arabasında bir tüfek gördü.

رأت ليلى بندقيّة داخل سيّارة سامي.

Sami, Layal'in arabasını her zaman gördü.

كان سامي يرى سيّارة ليلى طوال الوقت.

RH: Çoğunuz onu tanıyor ya da gördü.

ر.ه:حسنًا، أغلبكم يعرفه أو رأهه من قبل.

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

عمل والدي في وظيفة جزئية وتدرب كأستاذ،

Sami İslam'ı harika bir din olarak gördü.

اعتبر سامي الإسلام دينا رائعا.

Onu gördü, onunla tanıştı. Defalarca kez yanına gittik.

‫لقد رآها وقابلها.‬ ‫لقد اصطحبته إلى هناك مرات عديدة.‬

Kız gözlerini açtı, ayıyı gördü ve pencereye kaçtı.

فَتَحَتْ الفَتَاةُ عَيْنَيْهَا وَرَأَتْ الدُّبَّ وَهَرَبَتْ إِلَى النَّافِذةِ.

Leyla pencereden dışarı baktı ve Sami'nin arabasını gördü.

نظرت ليلى من النّافذة و رأت سيّارة سامي.

Leyla, Sami'nin profil resmini gördü ve onu beğendi.

رأت ليلى صورة الملفّ الشّخصي لسامي و أُعجبت بها.

- Sami İslam eğitimi aldı.
- Sami İslami eğitim gördü.

درس سامي الإسلام.

Bunu acı ve sinir bozucu bir deneyim olarak gördü.

وجدها تجربة مريرة ومحبطة.

Fuhuş dedikleri sahtekarlığı gördü ve diğerleri Şiiler için ortak

تحايل على ما اسموه الدعارة واخرون رأوا في نسخة شبيهة لزواج

O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü

لقد رأى أحداث درامية، أثرت على حياة الآخرين

Ancak kısa süre sonra ordunun Napolyon'un sancağına akın ettiğini gördü.

لكنه سرعان ما رأى أن الجيش يتدفق على راية نابليون.

- Tom'un Mary'yi gördüğünü düşünüyor musun?
- Sence Tom Mary'yi gördü mü?

أتظنّ أنّ توم رأى ماري؟

Leyla, Arapça rüya gördü, Arapça düşündü, Arapça konuştu ve Arapça ağladı.

كانت ليلى تحلم بالعربيّة، تفكّر بالعربيّة، تتكلّم العربيّة و تبكي بالعربيّة.

Ertesi yıl Polonya'da, tümeni Pultusk'ta zorlu bir savaş gördü, ancak daha sonra

في العام التالي في بولندا ، شهد فريقه قتالًا شاقًا في بولتوسك ، لكنه أوقف بعد ذلك

Suchet, birliklerinin yetersiz tedarik edildiğini, disiplinsiz olduğunu ve morallerinin düşük olduğunu gördü.

وجد سوشيت أن قواته تعاني من ضعف الإمداد وعدم الانضباط وانخفاض الروح المعنوية.

Askeri yeteneklerinden dolayı övgü gördü. Fakat kendisinin sert ve korkusuzca Müslüman olmayı istememesi

وأشاد بخصائصه الجنونية لكن خشنته ومقاومته الشجاعة رفض بأن يسلم

Mareşal Ney gibi, başlangıçta Napolyon'un sürgünden dönüşüne karşı çıktı, ancak rüzgarın hangi yönden estiğini gördü

مثل مارشال ناي ، عارض في البداية عودة نابليون من المنفى ، لكنه رأى الاتجاه الذي

Rus Çarı, II. Nicholas, kardeş bir Slav devleti olan Sırbistan'ı korumayı bir onur meselesi olarak gördü ve

القيصر الروسي نيكولاس الثاني، يشعر الشرف محددة للدفاع عن صربيا، وهي دولة السلاف زملائه، و

2012 yılında Himalayan Trust, az gelişmiş Khumbu bölgesinde usanmadan gerçekleştirdiği yol yapım çalışmaları için Pasang Sherpa'yı ödüle layık gördü.

في عام 2012، أعربت مؤسسة Himalayan Trust عن تقديرها وشكرها لباسانج شيربا عن عمله الدؤوب في بناء الطرق في منطقة كومبو غير المتطورة.