Translation of "Onu" in Arabic

0.022 sec.

Examples of using "Onu" in a sentence and their arabic translations:

- Onu biliyorum.
- Onu tanıyorum.

- أعرِفها.
- أنا أعرفها

- Onu yapabilirsin!
- Onu yapabilirsiniz.

- يمكنك أن تفعلها!
- تشجع!

Onu tanıyanlar onu seviyorlar.

من عرفه، أحبه.

- Onu tanımıyorum.
- Onu bilmiyorum.

- لا أعرفها.
- أنا لا أعرفها

- Onu izle.
- Onu takip et.
- Onu izleyin.

اتبعه.

- Onu küçümsüyorsun.
- Onu hafife alıyorsun.

- أنت تستخف به .
- أنت تستهين به.

- O onu öptü.
- Onu öptü.

قبّلها.

- Ben onu söyledim, ama onu demek istemedim.
- Onu söyledim, ama onu demek istemedim.

صحيح قلت هذا، لكني لم أقصده.

Onu yenemeyeceğimi.

ولا يمكنني إيذاؤه

Onu açtığımda,

وعندما فتحتها،

Onu gördüğümde -

ولكن عندما رأيته

Onu duyabiliyorum.

‫يمكنني سماعها!‬

Onu alacağız.

‫سنأخذه.‬

onu koruyun.

حافظ عليه

Onu anladım.

أستطيع فهم ذلك.

Onu yapamam.

- لا يمكنني فعل ذلك.
- لا أستطيع أن أفعل ذلك.

Onu tanıyorum.

- أعرفه.
- أنا أعرفه

Onu azarlayacağım.

سأوبخه.

Onu seviyorum.

انا احب ذلک.

Onu söyledim.

قلت ذلك.

Onu unutalım.

لننسى ذلك.

Onu durdur.

اوقفه.

Onu unutmayın.

لا تنس ذلك.

Onu suçlamıyorum.

أنا لا ألومهُ.

Onu gördüm.

- قد رأيته.
- لقد قابلته.

Onu sevmiyorum.

لا أحبه

Onu yapmamalıydı.

لم يكن عليه فعل هذا.

Onu yememeliydim.

لم يكن عليّ أكل هذا.

Onu tanımıyoruz.

نحن لا نعرفها

Onu bilmiyordu.

إنه لم يعلم بذلك .

Onu vuracağım.

- سأطلق عليه الرصاص.
- سأطلق النار عليه.

Onu özlüyorum.

أشتاق إليه.

Onu tanımıyorum.

- لا أعرفه.
- أنا لا أعرفه

Onu karşılamalısın.

عليك أن تقابله.

Onu kızdırdım.

أغضبتها.

Onu kandırdı.

خدعها.

Onu yapmamalıydın.

لم يكن عليك فعل هذا.

Onu yedim.

اكلته.

Onu anlıyoruz.

نفهم ذلك.

Onu soğut.

هدّء من روعك.

Onu yazın.

اكتب ذلك.

Onu satabilirsin.

يُمكِنُكَ بَيعُ ذلِك

Onu yapmalısın.

ينبغي أن تنجح في هذا.

Onu göremiyorum.

لا يمكنني رؤيته.

- Onu deneyeyim.
- Onu denememe izin ver.

دعني أجربها.

- Onu bana getir.
- Onu bana getirin!

أحضره إلي.

- Onu nasıl biliyorsun?
- Onu nasıl bilebilirsin?

كيف بإمكانك معرفة ذلك؟

- Onu okumanı istemedim.
- Onu okumanızı istememiştim.

لم أكن أريد أن تقرأ هذا.

- Onu nasıl biliyorsun?
- Onu nereden biliyorsun?

- من أينَ تعرف هذا؟
- أنتَ من أينَ تعلم هذا؟
- أنتَ كيف تعرف هذا؟
- كيف تعرفين هذا؟
- كيفَ تعلمين هذا؟
- كيف تعلم ذلك؟

- Onu gerçekten seviyorum.
- Onu ölümüne seviyorum.

اني احبه جدا.

"Onu öptün mü?" "Evet, onu öptüm."

"هل قبلته؟" "نعم قبلته".

- Onu masamın üzerine koymayın.
- Onu masama koymayın.

ليس على مكتبي.

O,onu seviyor. O da onu seviyor.

هو يحبها و هي أيضا تحبه.

- Onu dört gözle bekliyorum.
- Onu sabırsızlıkla bekliyorum.

اني اتطلع لذلك.

- Onu görebilir miyim?
- Onu bana gösterir misin?

أيمكنك أن تُرِيَني ذلك؟

- Bekleyin. Onu ben silebilirim.
- Bekleyin. Onu silebilirim.

انتظر. بإمكاني حذفه.

- Onu ilk adından biliyorum.
- Onu ilk ismiyle tanıyorum.
- Onu ilk adıyla tanıyorum.
- Ben onu ilk ismiyle tanıyorum.

أعرفه بإسمه الأول.

onu caddelerde aradık,

بحثًا عنها،

onu konuşmamızı engelliyor

فهذا يحد من قدرتنا على الحديث عنه،

onu hatalı bulmadım.

ولا على محاولته الانتحار.

Babası onu dövüyordu.

كان والدها يضربها.

Onu biz üretiyoruz.

نحن الّذين نخلقه.

Onu yakaladım, işte.

‫أمسكتها. ها نحن ذا.‬

Ama onu buldum

ولكني عثرت عليه.

Ve onu bulamıyorlar.

لا يجدون أحداً.

Polis onu durdurdu.

أوقفته الشرطة.

İşte onu bulamayacaksın

هنا لن تجده

Onu kendin yapmalısın.

يجب عليك فعل ذلك بنفسك.

Onu bitirdin mi?

هل أنهيتها؟

Onu nasıl söyleyebilirsin?

كيف لك أن تقول ذلك؟

Onu yere koy.

ضعها أرضاً.

Onu buraya getir.

احضره الى هنا.

Ben onu satmayacağım.

لن أبيعه.

Onu mutlaka dene.

- عليك أن تجربه.
- أنصحك أن تجربه.

Onu korumakla sorumluyum.

أنا مسؤول عن حمايتها.

O onu sevmiyordu.

لم تكن تحبه.

Onu gördüğümü hatırlıyorum.

أتذكر أني رأيتها.

Onu anlıyor musun?

هل تفهَمُها؟

Onu hak ediyorsun.

تستحق ذلك.

O onu dinledi.

استمعت له.

Onu mutlu edeceğim.

سأسعدها.

Sonunda onu buldum.

- لقد وجدتها أخيرا.
- و أخيرا وجدتها.

O onu dolandırdı.

- لقد خدعتهُ.
- لقد إحتالت عليه.