Translation of "Kendi" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Kendi" in a sentence and their arabic translations:

- Kendi arabasını sürüyor.
- Kendi arabasını kullanıyor.

إنه يقود سيارته الخاصة.

Aslında, kendi şirketimde, kendi kıdemli lider ekibime

في الواقع، لم يكن هناك أي امرأة في القيادة العليا بفريقي

Ve kendi kendine

وفكّرتْ بينها وبين نفسها،

Bazılarını kendi hayatlarımızda,

نستطيع تطبيق بعض هذه الأدوات في حياتنا اليومية،

Kendi kültürümüzden uzaklaşıp

الابتعاد عن ثقافتنا

Kendi işini yap.

قم بعملك بنفسك.

Kendi başına olmayacaksın.

لن تكون وحيدا.

Şimdi kendi başınızasınız.

أنت لوحدك الآن.

Kendi işim var.

لديّ وظيفتي الخاصّة.

- Kendi kararlarımı verebilecek yaştayım.
- Kendi kararlarımı alacak kadar büyüdüm.

أنا نضج كفايةً لأتّخذ قراراتي الخاصّة.

Sami kendi dilini geliştirdi. Eşyalar için kendi sözleri vardı.

طوّر سامي لغة خاصّة به، فكانت لديه عباراته الخاصّة لتسمية الأشياء.

Kendi kendime dedim ki:

قلت لنفسي:

Ben kendi sınıfımdan biliyorum,

وأعلم بصفتي معلمة،

kendi şirketlerini yöneten girişimciler.

وذلك ضمن الإطار القانوني للاتحاد الأوروبي،

Yani kendi ölümümüz üzerinde

إذن، أليس من الطبيعي

Hemen kendi kayağımı aldım

اشتريت مباشرة لوح التزلج الخاص بي

Birincisi, teknolojinin kendi doğası.

الأول هو طبيعة هذه التقنية بحد ذاتها.

çoğunlukla, kendi farklı yollarıyla

غالبًا، استمعت إلى جمهور من الناس، وهم على النقيض مني،

kendi değerimiz üzerine düşünmeyi

وكيف نفكر بقيمتنا،

Ve kendi kendini kanıtlaması.

وأنه يثبتُ نفسه للقيام بعمل جيد.

Gittikçe kendi dişilik organlarını

ويقارنون -بشكل متزايد- فروجهن

Kendi kötü davranışlarımıza gelince

وعندما يتعلق الأمر بسلوكياتنا السيئة،

kendi sera gazlarını azaltmaları,

يجب أن تقلل من غازاتهم الدفيئة

kendi işlerini kurmak istiyorlar.

حيث يمكنهم إنشاء أعمالهم التجارية الخاصة

Kendi aklımızda sıkışıp kalırız.

أو نصبح حبيسين أذهاننا،

Kendi başlarının çaresine bakacaklar.

‫متروكة لتذود عن نفسها.‬

kendi elleriyle yaptığı ev.

المنزل الذي بناه بيديه.

Ekmeği atıp kendi deneyebilir.

يمكنه دفع الخبز المحمص من على الطاولة وسيرى بنفسه.

Kendi başlarına yeterince büyük -

كبيرة بما يكفي لوحدهم -

Ben kendi payımı yedim.

حسنًا! أكلتُ نصيبي حتى شبعت.

Kız kendi gölgesinden korkuyordu.

كانت الفتاة خائفة من ظلها.

Onun kendi arabası var.

لديه سيارته الخاصة.

O kendi gölgesinden korkar.

إنه يخافُ من خيالهِ.

Arabamı kendi başıma bulacağım.

سأجد سيارتي بنفسي.

Herkesin kendi görüşü var.

كل شخص لديه آرائه الخاصّة.

Onu kendi gözlerimle gördüm.

رأيت ذلك بأم عيني.

Siz kendi mezarlarınızı kazıyorsunuz.

انت تحفر قبرك.

O, kendi mezarını kazıyor.

إنه يحفر قبره بنفسه.

Lütfen kendi işine bak.

رجاء اهتم بأمورك.

Sami kendi kızını vurdu.

أطلق سامي النّار على إبنته.

Leyla kendi çocuğunu öldürdü.

قتلت ليلى ابنها.

Leyla kendi köpeğini öldürdü.

قتلت ليلى كلبها.

Leyla kendi babasını gördü.

رأت ليلى أباها.

Sami kendi annesini öldürdü.

قتل سامي أمّه.

Sami kendi soruşturmasını başlattı.

بدأ سامي تحقيقه الخاص.

Sami kendi köpeğini yedi.

أكل سامي كلبه.

- Kendi evinizde gibi davranın.
- Kendi evinizdeymiş gibi davranın.
- Evindeymişsin gibi davran.

خذ راحتك.

Jason neden kendi canına kıydı?

لماذا تخلى جايسون عن حياته؟

Ve kendi hikâyemizi, neler yaşadığımızı

ولكنه كان ايضا يوصل لنا قصصنا،

Müzik kendi topluluğuna ait hâldeyken

لذلك كانت الموسيقى للسكان الاصليين

Kendi inançlarınızı savunmayı mı arzulamalıyız,

هل تتلهفون للدفاع عن مبادئكم؟

Kendi favori tarzınızdaki kadın olun.

كوني نوعك المفضل من النساء.

Ve kendi güzel hayatımı oluşturdum.

و خلقت حياة جميلة خاصة بي .

kendi resmimizin bir yapbozunu oluşturuyoruz

نحن نبني صورة لُغز عن أنفسنا،

Ve kendi seçtiği adamla evlenmişti.

وتزوجت بالنهاية رجلاً من إختيارها

Tüm plan ve yolculuğun kendi,

كل ذلك التخطيط والرحلة بحد ذاتها،

kendi amcası tarafından tecavüze uğraması

التي تم اغتصابها من قبل أعمامها وأجبرت على الولادة

kendi bazı tecrübelerimden bahsetmek istiyorum.

سأحدثكم عن تجاربي الخاصة.

kendi tutunacağın şeylere öncelik vermedin."

فوق احتياجاتكم الشخصية."

Kendi vücudunuzun uzmanı olmakla alakalı.

وبكونك خبيراً بما يريده جسدك.

kendi kendine iyileşen birinin hikâyesi.

فقط بسبب كونه شُخص بالخطأ في المقام الأول

Kendi hayatınızdaki Ingolf'u bulmanızı istiyorum,

أقترح عليكم أن تجدوا شخصًا مثله في حياتكم،

Sadece kendi çocuklarımızın atası değil

ليس فقط لأبنائنا

Böylece kendi politik seçimlerimizi sadeleştirebiliriz

لكي نتمكن من تحسين خياراتنا السياسية،

kendi durumunun sert gerçekleriyle yüzleşti.

متمسكاً بإيمانه أنه سيبقى حياً في النهاية.

Kendi matematik becerilerinden endişe eden

لقد تبيّن أنه عندما يكون الأهل قلقون بشأن قدراتهم في الرياضيات

Ve kendi içeriklerini yaparak büyüdüler.

من ثَم تحولت لتقوم بتقديم محتواها الخاص.

Bunu kendi işimde derinlemesine düşündüğümde

وعندما بدأت أفكر في عملي الخاص،

Kendi ışıklarını üretir, denizleri aydınlatırlar.

‫مصدرة ضوءها الخاص ومنيرة البحار.‬

Kendi yolunuzdaki sorunları fark etmiyorsunuz

لا تستطيع إدراك المشاكل التي تعيق طريقك،

Dirençli bakterilere kendi savaşımı açtım.

أعلنت حربي الشخصية على "البكتيريا المقاومة للمضادات الحيوية".

kendi çapında bizi hayatta tutan.

يبقينا أحياء بطريقته الخاصة.

Insan kendi sonun kendisi hazırlıyor

الإنسان يعد نهايته

kendi başına aşılamayacak bir hastalıktır

هو مرض لا يمكن التغلب عليه بمفرده

Yine kendi içerisinde kırılmalar oluşturdu

خلقت مرة أخرى فواصل في حد ذاتها

Eski Roma'da kadın kendi mallarını

النساء في روما القديمة

Kendi suyunda boğulmak gibi birşey

إنه مثل الغرق في مياهك

Her birinin kendi tadı var.

لكلٍ ذوقه.

Odasını kendi başına aramak zorundaydı.

كان عليه أن يبحث عن غرفته بنفسه.

Her kedinin kendi kişiliği var.

كل قطة لها شخصيتها المستقلة.

Her birinin kendi arabası var.

كلٌّ منهم لديه سيارته الخاصة.

Ona kendi kızım gibi davrandım.

عاملتها كأنها بنتي.

Senin kendi odan var mı?

أعندك غرفة تخصك؟

Ben kendi paramla seyahat ettim.

سافرت على نفقتي.

- Seni ilgilendirmez.
- Kendi işine bak!

- لا تتدخل في ما لا يعنيك!
- اهتم بشؤونك الخاصة.
- لا تتدخل في ما لا يعنيك.

Çocukların kendi odalarına ihtiyacı yok.

لا يحتاج الأطفال غرفًا خاصة بهم.

Tom henüz kendi adını yazamıyor.

ليس بمقدور توم كتابة اسمه بعد.

Her şeyi kendi başıma yapabilirim.

استطيع فعل كل شيء بنفسي.

Kendi deneyimlerimden, kesinlikle bunu öğrendim.

قطعاً، لقد وجدت هذا من تجربتي.

Estonya'nın kendi milli marşı vardır.

استونيا لديها نشيد وطني الخاص بها .

Tom onu kendi tarzında yaptı.

توم فعل ذلك بطريقته الخاصة.

Fadıl kendi hayatı için korkuyordu.

خشي فاضل على حياته.

Tom kendi restoranını açmak istedi.

أراد توم فتح مطعمه الخاص.

Sami kendi hayatına son verdi.

انتحر سامي.

Bunu siz de kendi topluluğunuzda yapabilirsiniz.

وبإمكانك أن تطبق هذا في مجتمعك أيضًا.

kendi çarpık erkeklik algımı kurmak zorundaydım.

كان عليّ أن انشئ مفهومي الخاص عن الرجولة،

kendi ailenizden birini kaybettiğiniz zamanı anlatmayın.

لا تبدأ بالتحدث عن الوقت الذي خسرت فيه أحد أفراد عائلتك.

Insanların kendi performansları konusunda kafalarını karıştırır.

لأنها تربك الناس حول كيفية أدائهم.

Bu yeni model daha kendi kitabına

وبرغم أنه لا يوجَد مَراجِع خاصة بذلك النظام الاقتصادي الجديد بَعد