Translation of "Biliyordu" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "Biliyordu" in a sentence and their arabic translations:

Sami biliyordu.

- كان سامي يعلم.
- علم سامي بالأمر.

- O, John'un onu sevdiğini biliyordu.
- John'un kendisini sevdiğini biliyordu.

عَرَفَت أَنَّ عَشِقَهَا جون.

Tom mutlu olmadığımı biliyordu.

علم توم أنني لست سعيدا

Eski mısırlılar pi sayısını biliyordu

عرف القدماء المصريون الرقم بي

Çünkü Hıristiyanların Orsova'ya taşındığını biliyordu

عندما علم أن المسيحيين عبروا أورشوفا،

O zaten onun hakkında biliyordu.

لقد عرف عنها.

Fadil polisin yolda olacağını biliyordu.

كان فاضل يعلم أنّ الشّرطة ستكون في الطّريق إلى هناك.

Fadıl kendisinin tehlikede olduğunu biliyordu.

كان فاضل يعلم أنّه في خطر.

Leyla mahallenin bütün fahişelerini biliyordu.

كانت ليلى تعرف كلّ عاهرات الحيّ.

Sami pencerenin kilitli olmadığını biliyordu.

كان سامي يعلم أنّ تلك النّافذة لا تُقفل.

Sami ona kimin saldırdığını biliyordu.

كان سامي يعلم من هجم عليه.

Sami, Leyla'nın tehlikede olmadığını biliyordu.

كان سامي يعلم أنّ ليلى لم تكن في خطر.

Kurtulmayı ummuyordu, hiç ümidi olmadığını biliyordu.

لم يكن يأمل في الإنقاذ ، كان يعلم أنه ليس لديه أي أمل.

Az sayıda insan plan hakkında biliyordu.

- القليل يعرف الخطة.
- القليل يعرف أي شيء عن الخطة.

Fadıl savunmasız kadınların nasıl bulunacağını biliyordu.

كان يعرف فاضل كيف يعثر على النّساء الضّعيفات.

Sami, genç kadınlarla nasıl konuşulacağını biliyordu.

كان يعرف سامي كيف يخاطب النّساء الشّابّات.

Avrupalıların yalnızca %15'i okuma yazma biliyordu.

استطاع فقط 15% من الأوروبيين القراءة أو الكتابة.

Buraya gelmeden önce anlatacaklarımı bir Allah biliyordu,

قبل أن آتي إلى هنا، ما كنت سأقوله كان الله وحده يعلمه،

Artık iki general de birbirlerinin nerde olduğunu biliyordu.

عرف كلا القائدين مكان وجود بعضهما البعض

Üniversiteye gittiğinde Steve Jobs bu durumu biliyordu zaten

عندما ذهب إلى الكلية ، كان ستيف جوبز يعرف بالفعل هذا الوضع

Sami Müslümanların senin benim gibi insanlar olduğunu biliyordu.

كان سامي يعلم أنّ المسلمين أناس عاديّون.

Napolyon, Ney'in savaştaki değerini biliyordu ve ordunun ona taptığını ...

عرف نابليون قيمة ناي في المعركة ، وأن الجيش كان يعشقه ...

Stratejik önemi büyük bir şehrin ele geçirilmesi gerektiğini biliyordu.

وكانوا يعلمون أن المدينة ذات الأهمية الاستراتيجية يجب أن تُحفظ.

Leyla, Fadıl'ın sıcak kalpli cömert bir insan olduğunu biliyordu.

كانت ليلى تعلم أنّ فاضل رجل ودود و كريم.

- Bu doğru karardı.
- Bu doğru karardı ve o bunu biliyordu.

لقد كان قرارا صحيحا.

Hannibal ordunun kendisine yaklaştığını, Servilius henüz Flaminius'un kaybettiğini öğrenmeden öncesinde biliyordu.

علم حنبعل بحركتهم حتى قبل أن يعلم سيرفيليس بهزيمة فلامينيوس

- ordunun güvenli bir şekilde geri çekilmesi için yeterli köprü olmadığını biliyordu,

لايبزيغ - فقد كان يعلم أنه لا توجد جسور كافية للجيش للتراجع بأمان ،

Hannibal etrafının çevrildiğini biliyordu ve erzakı azalacak olursa süvarilerinin kullanışsız olacağı...

عرف حنبعل أنه تعرض للتطويق وأنه بمجرد أن تتضاءل إمداداته، سيضطر إلى

O, buranın kaynakları ve insan gücü sayesinde Osmanlı İmparatorluğunun arazisini daha da büyütebileceğini biliyordu.

مستعرفا بأن مواردها وقوتها البشرية يمكن أن تغذّي التوسع العثماني.

Olduğunu biliyordu . "Bu ulusun, bu on yıl bitmeden bir adamı Ay'a indirip onu güvenli bir şekilde Dünya'ya geri

"أعتقد أن هذه الأمة يجب أن تلتزم بتحقيق الهدف ، قبل نهاية هذا