Translation of "Eski" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Eski" in a sentence and their arabic translations:

eski teknoloji kullanıyorlar

ومع تقنية قديمة

Biz eski arkadaşız.

نحن أصدقاء قدامى.

Eski öğrenciyle tokalaştım.

سلّمت على التلميذ الأسبق.

Bu kitap eski.

هذا كتاب قديم.

Yine şehrin isimleri eski dönemi eski olarak gösterildi

مرة أخرى ، تم عرض أسماء المدينة على أنها قديمة

- Yunanistan eski bir ülkedir.
- Yunanistan eski bir ülke.

اليونان بلد عريق.

Muhtemelen eski madenci aletleri.

‫ربما تكون من إمدادات عمال المنجم القدامى.‬

Baksanıza, eski bir fıçı!

‫انظر، برميل قديم!‬

Eğer eski bir terörist...

إذا الإرهابي السابق..

Yarasalar çok eski canlılardır

الخفافيش مخلوقات قديمة جدا

Eski ve yaşlı orman.

‫تصبح في غابة بدائية.‬

Bu eski bir hile.

هذه خدعة قديمة.

Eski bir arabam var.

لدي سيارة قديمة.

Hobim eski oyuncaklar toplamaktır.

هوايتي جمع اللعب القديمة.

Araba eski ama iyi.

السيارة قديمة و لكنها جيدة.

Roma eski bir şehirdir.

روما مدينة قديمة.

Eski dilleri öğrenmeyi severim.

أُحب تعلم اللغات القديمة.

O eski bir piyano.

إنه بيانو قديم.

Tom eski paraları toplar.

يجمع توم العملات القديمة.

Sami eski bir Müslümandır.

سامي مسلم سابق.

O eski bir haber.

انها اخبار قديمة.

Şeref duydum. ESKİ SAVUNMA BAKANI ESKİ ULUSAL KURTULUŞ HAREKETİ ÜYESİ

تشرّفت. "(إلوتيريو فيرنانديز هويدوبرو) وزير دفاع سابق - عضو (إم إل إن) سابق"

Eski eşim Cathy'e kaç defa

لا أستطيع إحصاء المرات التي قلت فيها لكاثي،

Biraz eski  ve yıpranmış görünüyor.

‫يبدو قديماً ومتداعياً.‬

Eski bir madenci zincirine benziyor.

‫يبدو أنها سلسلة عمال مناجم قديمة.‬

Eski bir maden kuyusuna benziyor.

‫يبدو أنه واحد من المناجم القديمة.‬

Hey, bakın. Eski aletler var.

‫انظر، بعض الأدوات القديمة.‬

eski terk edilmiş kasabalara gireceğiz.

‫التي تحتوي على الكثير من أماكن الاختباء.‬

Eski bir fabrikayı bulmaya çalışıyordum.

أحاول إيجاد هذا المصنع القديم.

Emekli olan eski profesörüme sordum,

فسألت بروفيسوري السابق المتقاعد،

Yani eski haline geri dönüyor

لذا فهو يعود

Ismini paşa dönemini eski yaptılar

جعلوا اسم باشا قديم

Nazar çok eski bir inançtır

العين الشريرة معتقد قديم جدا

eski mısırlılar pi sayısını biliyordu

عرف القدماء المصريون الرقم بي

Eski Roma'da da böyledir aslında

في الواقع ، هذا هو الحال أيضًا في روما القديمة.

Eski Roma'da kadın bekarken babasına

تنتظر المرأة في روما القديمة

Eski Roma'da kadın kendi mallarını

النساء في روما القديمة

Eski Roma'da kadın eve kapatılmazdı

في روما القديمة ، لم تكن المرأة مغلقة في المنزل

Ama çok eski bir yer.

إنها قديمة جدًا.

Tepede duran ev çok eski.

المنزل الواقف على التلة قديم جداً.

Hobim eski tapınakları ziyaret etmektir.

هوايتي زيارة المعابد القديمة.

Gutties oynarken, golfçüler eski toplarının,

لعب Gutties ، لاحظ لاعبي الغولف أن كراتهم القديمة ،

Tom eski bir Mısır bilimcisi.

توم عالم في المصريات.

Tom eski bir binada yaşıyor.

يعيش توم في مبنى قديم

Eski ekonomik model tabii ki doğru;

إذن، فالنظام الاقتصادي القديم مُحِق، بالتأكيد،

Birleştirici teknolojinin en eski biçimlerinden biriydi.

إنها إحدى أُول الأشكال من تكنولوجيا الاتصالات.

Eski madenciler bu tünelleri elle kazmışlar.

‫حفر عمال المناجم القدامى ‬ ‫هذه الأنفاق بأيديهم.‬

Buranın yalnızca eski bir fabrika olmamasıydı.

أن هذا لم يكن مجرد مصنع قديم.

Fikir adamları eski doktrinlerle mücadele ediyorlar.

كان الرجال المبدعون يواجهون بعض التحديات العقائديّة القديمة.

Ve eski usul söylenti yöntemini kullandılar.

لتنظيم مسيراتهم.

çünkü çok eski bir şaheser yapıydı

لأنها كانت تحفة قديمة جدًا

Dedim ya dönemi eski gösterildi sadece

قلت ، تم عرض العصر للتو

çok eski zamanlarda bir topluluk vardı

كان هناك مجتمع في العصور القديمة

Sagaları ; Fornaldarsögur, Eski Zamanların Sagaları var.

of Kings ؛ هناك Fornaldarsögur ، ملحمة العصور القديمة.

Ormanları mümkün olduğunca eski haline getirerek,

وإعادة تشجير الغابات أينما كان ذلك ممكناً،

Olan Federal Güvenlik Servisi'nin eski başkanına

تصنيفٍ اخر.

Kasabada çok eski bir tapınak vardır.

هناك معبد قديم جدا في المدينة.

Eski kilise şehrin kuzey kısmında yerleşik.

الكنيسة القديمة تقع في شمال المدينة

Eski güzel günler hakkında konuşmak istiyorum.

أود الحديث عن الأيام الجميلة الماضية.

Eski şehir popüler bir turistik yerdir.

المدينة القديمة مقصد سياحي مشهور.

- Eski alışkanlıklar zor biter.
- Can çıkar huy çıkmaz.
- Eski alışkanlıkları terk etmek kolay değil.

الطَبعْ يغلبُ التطبّع.

Teröristler, cihatçılar ve eski aşırılık yanlılarıyla geçirdim.

جهاديينَ ومتطرفين سابقين.

Ve en eski türden bir güç yaratmak.

وأن نستحضر قوة من أكثر الأنواع قدماً.

Çok eski nesillere dayanan bir gelenek bu.

‫تقليد مرّت عليه أجيال عديدة.‬

Oysaki Türk en eski ırklardan bir tanesi

في حين أن اللغة التركية هي واحدة من أقدم السباقات.

eski savaşlarımızı Çin ve Rus kaynaklarından öğrenebiliyorduk

يمكننا أن نتعلم حروبنا القديمة من مصادر صينية وروسية

Ve bir o kadar da eski canlılardır

وهم أيضا مخلوقات قديمة

O zaman eski mısırlılar elektrik mi kullanıyorlardı

ثم استخدم المصريون القدماء الكهرباء

Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.

- أنا مجرد موظف كأي موظف.
- أنا مجرد موظف عادي.

Julio, eski meşe ağacına kurduğum salıncakta sallanıyor.

خوليو يتأرجح في الأرجوحة الشبكية التي علقتها تحت شجرة البلوط القديمة.

Ve eski, bol çatışmalı kovboy filmlerine olan sevgi

هذا الحب ل "الاب الروحي"

Yer farklı ama maalesef hikâye aynı eski hikâyeydi.

مكانٌ مختلف، لكن نفس القصة القديمة لسوء الحظ.

"Meno" olarak adlandırılan eski bir diyalogun bir bölümünde,

في أحد أجزاء حوار قديم يسمى "مينو"،

Ve eski fotoğraflarınıza bakarken hissettiğiniz duygularla ilişkili değil.

ولا بالمشاعر التي تنتابكم عند رؤية صور من الماضي.

Nasıl tıpkı eski biçimde yaşamaya devam ederdik ki?

كيف بإمكاننا المتابعة مثل قبل؟

Eski ve terk edilmiş bir madenci kasabasına benziyor.

‫يبدو أنها بلدة تعدين قديمة مهجورة.‬

En eski ayakta kalan yapılardan da bir tanesi

واحدة من أقدم الهياكل الباقية

Şamanizm'e göre eski Türkler bir yabancı ormana girerken

وفقا للشامانية ، دخل الأتراك القدماء غابة أجنبية

Eski Türklerde su içerken kafayı böyle elle desteklemek

دعم الرأس باليد أثناء شرب الماء في الأتراك القدماء

Bir bakalım mı Eski Roma'yla bizim atalarımızın arasındaki

دعونا نرى ما إذا كانت بين روما القديمة وأجدادنا.

Eski Roma'da ayrılık durumunda ise malı geri alabiliyordu

في حالة الانفصال في روما القديمة ، يمكنه استعادة الملكية

Bu noktada, bazı eski Fransız komutanlar saldırıyı durdurmak,

في هذه المرحلة، أراد بعض القادة المخضرمين من الإفرنج وقف التقدم،

Dünyanın en eski gökdelenleri olmak . Yani gökdelenlerle ilgiliyseniz.

والطين والماء لكن دون مصاعد. فاذا كنت عن ناطحات السحاب.

Onun evi çok küçük ve üstelik çok eski.

- بيته صغير، زدْ على أنّه قديم أيضاً
- بيته صغيرٌ، وكذلك قديمٌ

Bu öğleden sonra senin eski bir arkadaşını gördüm.

التقيت بأحد أصدقائك القدامى هذا المساء.

Venedik Film Festivali dünyadaki en eski film festivalidir.

مهرجان البندقية السينمائي هو أقدم مهرجان سينِمائي في العالم.

Bu, 2000 yıldan uzun süreyle, sihrin en eski numarası

إنها أقدم خدعة في السحر عمرها حوالي 2000 عام،

Plato'nun yapmaya karar verdiği şey eski dostu Socrates'ı çağırmak

الذي قرر بليتو فعله هو دعوة صديقه القديم، سقراط،

Ancak bugün, belki de eski filozoflarımıza bir övgü olarak

لكن يمكننا أن نقول اليوم، في قصيدة غنائية لأسلافنا من الفلاسفة،

Madenciler bu eski zincirleri dağlarda taş taşımak için kullanıyorlardı.

‫كان عمال المناجم يستخدمون هذه السلاسل‬ ‫لنقل الأحجار أعلى الجبل وأسفله.‬

Eski bir madenci merdivenine benziyor, duvarın bu tarafında duruyor.

‫يبدو أنه سلم مناجم قديم،‬ ‫على طول هذا الجدار.‬

Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.

‫هناك طريق قديم وخفي‬ ‫خفي في أعماق الغابات الجنوبية،‬

Eski kabileler gergedan boynuzu takmanın düşmanları uzak tuttuğuna inanırdı.

‫اعتقدت القبائل القديمة أن ارتداء‬ ‫قرن وحيد القرن من شأنه صد الأعداء.‬

Kendinden daha eski olan önemli yerlerden önemli taşlar getirtildi

تم إحضار الأحجار الهامة من أماكن مهمة أقدم منك