Translation of "Triunfar" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Triunfar" in a sentence and their turkish translations:

- Mereces triunfar.
- Tú mereces triunfar.

Başarılı olmayı hak ediyorsun.

Él quería triunfar.

O başarılı olmak istedi.

Creo que quiere triunfar.

Onun başarılı olmak istediğini düşünüyorum.

Estoy seguro de triunfar.

Ben başarıdan eminim.

El amor debe triunfar.

Aşk zafer kazanmalıdır.

Y él lucha por triunfar

Ve başarabilmek için ise mücadele veriyor

Él está destinado a triunfar.

Başarması kesin gibi.

Él tuvo su oportunidad de triunfar.

O, başarma şansını yakaladı.

Si quieres triunfar, deberías trabajar duro.

Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.

Para ser capaz de triunfar como comediante profesional.

şakalardan daha fazlasına ihtiyacınız var.

A pesar de sus esfuerzos, no consiguió triunfar.

Tüm çabaları ile, o başarılı olamadı.

Fui capaz de triunfar gracias a tu consejo.

Senin tavsiyenden dolayı başarabildim.

Él está seguro de que va a triunfar.

O, başaracağından emindir.

Mi sueño es triunfar como actor en Hollywood.

Hayalim Holivud'da bir aktör olarak başarılı olmaktır.

- No se puede ganar siempre.
- No puedes triunfar siempre.

Her zaman kazanamazsın.

Perdió toda su fe en su capacidad para triunfar.

O, başarılı olmak için yeteneğine olan tüm inancını kaybetti.

Él quería triunfar aún a costas de su salud.

O, kendi hayatı pahasına bile olsa başarmak istedi.

Las mejoras en la tecnología les ayudaron a triunfar.

Teknolojideki gelişmeler onların başarmasına yardım etti.

Y triunfar donde la gente lo ha intentado y fallado.

İnsanların denediği, ama başarısız olduklarını başarmak için.

El que busca excusas no tiene ninguna posibilidad de triunfar.

Mazeretler arayanın başarı için herhangi bir şansı yoktur.

Él no es lo suficientemente agresivo para triunfar en los negocios.

O, iş dünyasında başarılı olmak için yeterince agresif değil.

Para triunfar en la vida necesitas dos cosas: ignorancia y confianza.

Hayatta başarılı olmak için iki şeye ihtiyacın var: bilgisizlik ve güven.

Él tiene lo que se necesita para triunfar en el mundo de los negocios.

O iş dünyasında başarılı olmak için ne gerekliyse sahip.

Y obliga a los animales a encontrar formas nuevas de triunfar a la noche. CIUDADES NOCTÁMBULAS

Hayvanları, geceyle başa çıkmak için yeni yöntemler bulmaya itiyor. UYUMAYAN ŞEHİRLER

Todos creían que el musical iba a ser un exitazo, pero estuvo muy lejos de triunfar.

Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.