Translation of "Duro" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Duro" in a sentence and their turkish translations:

Es duro.

Zor.

Eres duro.

Zor birisin.

Trabaja duro ese perezoso, trabaja muy duro.

Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.

- Estaba tan duro como una roca.
- Estaba duro como una piedra.
- Estaba duro como piedra.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.
- Era duro como la piedra.

O, kaya gibi sertti.

- Trabajas demasiado.
- Trabajas muy duro.
- Trabajas demasiado duro.

Siz çok çalışıyorsunuz.

- Sabía que sería duro.
- Sabía que resultaría duro.

Bunun zor olacağını biliyordum.

- Tom me pegó duro.
- Tom me golpeó duro.

Tom bana sert vurdu.

- Estaba tan duro como una roca.
- Estaba duro como una piedra.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.

O, kaya gibi sertti.

- Estaba tan duro como una roca.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.

O, kaya kadar sertti.

Era muy duro,

Zordu

Deberías trabajar duro.

- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.

Él trabajó duro.

O çok çalıştı.

Ella trabaja duro.

O işte sıkıdır.

Siempre trabaja duro.

O her zaman çok çalışıyor.

Llovió duro ayer.

Dün şiddetli yağmur yağdı.

Es muy duro.

Bu gerçekten zor.

¡Tú trabajas duro!

Sıkı çalış!

Prometo trabajar duro.

Çok çalışmak için söz veriyorum.

¿Ella trabaja duro?

O çok çalışır mı?

John trabaja duro.

John sıkı çalışır.

Ella trabajó duro.

O çok çalıştı.

Necesitamos trabajar duro.

Biz çok çalışmalıyız.

- Era duro como piedra.
- Era duro como la piedra.

O, kaya gibi sertti.

Tom trabaja muy duro, pero no tan duro como María.

Tom çok çalışır ama Mary kadar çok değil.

- Mi madre siempre trabajó duro.
- Mi mamá siempre trabajó duro.

Annem her zaman sıkı çalıştı.

Al principio será duro, pero todo es duro al principio.

O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.

- Tiene que haberte sido duro.
- Debe de haberle sido duro.

Senin için zor olmuş olmalı.

Y fue muy duro.

ve mücadele ettik.

Al principio, es duro.

İlk başta zor.

Cuando fue tan duro

o kadar zor durumdayken

Él siempre estudia duro.

O her zaman çok çalışır.

- Trabajas duro.
- Trabajas mucho.

Çok çalışıyorsun.

Él trabaja muy duro.

O çok çalışır.

Él trabajó muy duro.

O, çok çalıştı.

Es duro, pero justo.

Kırıcı ama adil.

Esto es demasiado duro.

Bu çok zor.

Él estudia muy duro.

Sıkı çalışıyor.

Ella trabaja muy duro.

O çok sıkı çalışıyor.

¿Es duro ser vegano?

Vegan olmak zor mu?

¿El trabajo es duro?

İş zor mu?

Toqué su pene duro.

Onun sert penisine dokundum.

He trabajado realmente duro.

Ben gerçekten çok çalıştım.

Tienes que trabajar duro.

Sıkı çalışmak zorundasın.

No tengo un duro.

- Tek meteliğim yok.
- Beş kuruş param yok.

El hierro es duro.

Demir serttir.

Él trabajó duro ayer.

Dün sıkı çalıştı.

Tom fue bastante duro.

Tom oldukça sertti.

Yo soy bastante duro.

Ben oldukça sertim.

- Nosotros fuimos forzados a trabajar duro.
- Fuimos forzados a trabajar duro.

Biz çok çalışmak için zorlandık.

- El disco duro fue completamente inutilizado.
- El disco duro fue completamente destruido.

Hard disk tamamen mahvoldu.

Es muy duro hacer eso.

Bunu yapması çok zor.

Con trabajo duro y perseverancia

Sıkı çalışma ve sabır ile

Pero ha trabajado muy duro.

Ama çok çalıştı.

Recaudar fondos es muy duro.

Para toplamak çok zor olduğu için...

Espero que trabajes más duro.

- Daha çok çalışmanı bekliyorum.
- Daha sıkı çalışmanı bekliyorum.

No seas tan duro conmigo.

Bana çok yüklenme.

Tom fue duro con Mary.

Tom, Mary'ye karşı katıydı.

Ella está trabajando muy duro.

O çok çalışkan.

Tom ha estado trabajando duro.

Tom sıkı çalışıyor.

Tom es un tipo duro.

Tom sert bir adam.

El pan se puso duro.

Ekmek sertleşti.

El próximo invierno será duro.

Önümüzdeki kış sert olacaktır.

No seas duro con Tom.

Tom'a karşı çok kötü davranma.

Estudio duro en la escuela.

Okulda sıkı çalışıyorum.

Trabajé duro el último mes.

Geçen ay çok çalıştım.

Tienes que trabajar muy duro.

Çok sıkı çalışmalısın.

Está acostumbrado a trabajar duro.

O, zor işe alışkındır.

Está acostumbrado al trabajo duro.

O, zor işe alışkındır.

Sé que puede ser duro.

Onun zor olabileceğini biliyorum.

Sé que esto es duro.

Bunun çetin olduğunu biliyorum.

Trabajé duro por este dinero.

Ben bu para için çok çalıştım.

Tuvimos un invierno especialmente duro.

Biz özellikle sert bir kış geçirdik.

Trabajé duro toda mi vida.

Ben hayatım boyunca çok çalıştım.

Este colchón es muy duro.

Bu çok sert bir yatak.

Gracias por tu trabajo duro.

Sıkı çalışman için teşekkürler.

Estoy acostumbrado al trabajo duro.

Sıkı çalışmaya alıştım.

Este filete está demasiado duro.

Bu biftek çok serttir.

Trabajar duro y ser competente.

sıkı çalışmak ve bir şeyde iyi olmak.

- Ellos trabajan duro.
- Trabajan mucho.

Onlar çok çalışırlar.

Tuve un día realmente duro.

Ben gerçekten zor bir gün geçirdim.

No podemos decir: "Es demasiado duro".

"Bu çok zor" diyemezsiniz.

Como progenitora, mi madre trabajaba duro,

Bir ebeveyn olarak annem çiftçiliği, ucuz mal ticaretini

Las borré. Queda lo más duro.

Hafızamdan silmişim. Şimdi işin en zor kısmı kaldı.

No seas tan duro contigo mismo.

Kendinize çok sert olmayın.

Guárdalo en el disco duro externo.

Onu harici hard diskte sakla.

Bob está acostumbrado al trabajo duro.

Bob, çok çalışmaya alışkın.

Ella está trabajando duro este semestre.

Bu dönem çok çalışıyor.

Ellos trabajaban duro día y noche.

Onlar gece gündüz çok çalıştılar.

Trabaja duro para ganarse la vida.

- Hayatını kazanmak için çok çalışır.
- Ekmeğini taştan çıkarıyor.

Estudió duro y aprobó el examen.

Sıkı çalıştı ve testi geçti.

Él trabaja duro y es honesto.

O, çok çalışır ve dürüsttür.

- Ella estudia arduamente.
- Ella estudia duro.

O çok çalışır.

Él estudió duro para no fallar.

O, başarısız olmasın diye çok çalıştı.

Su ambición le hacía trabajar duro.

Onun hırsı onu sıkı çalıştırdı.

Has trabajado duro para tener éxito.

Başarılı olmak için sıkı çalıştın.