Translation of "Trabajar" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Trabajar" in a sentence and their turkish translations:

- Odio trabajar.
- Detesto trabajar.

Çalışmaktan nefret ederim.

- Tenés que trabajar.
- Tienes que trabajar.

Çalışmalısın.

- Necesitáis trabajar juntos.
- Necesitáis trabajar juntas.

Birlikte çalışmanız gerekiyor.

- Quiero trabajar acá.
- Quiero trabajar aquí.

Burada çalışmak istiyorum.

Necesito trabajar.

Çalışmam gerek.

Odio trabajar.

- Çalışmaktan nefret ederim.
- Çalışmaktan nefret ediyorum.

Quiero trabajar.

Ben çalışmak istiyorum.

Prefiero trabajar solo a trabajar en grupo.

Yalnız çalışmayı grup içinde çalışmaya tercih ediyorum.

- ¿Qué te impidió trabajar?
- ¿Qué le impidió trabajar?
- ¿Qué les impidió trabajar?

Senin çalışmanı ne engelledi?

- Necesito ir a trabajar.
- Debería ir a trabajar.

İşe gitmeliyim.

- Me agrada trabajar aquí.
- Me gusta trabajar aquí.

Burada çalışmaktan zevk alıyorum.

Para trabajar juntos,

birlikte çalışmalı,

Vinieron a trabajar

çalışmaya gelmişlerdir

Deberías trabajar duro.

- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.

Apenas podía trabajar.

Neredeyse çalışamıyordum.

Voy a trabajar.

- Ben çalışacağım.
- Çalışacağım.

Tengo que trabajar.

- Çalışmak zorundayım.
- Çalışmam gerekiyor.

Tom quiere trabajar.

Tom çalışmak istiyor.

Quiero trabajar acá.

Burada çalışmak istiyorum.

No quiero trabajar.

Çalışmak istemiyorum.

Solíamos trabajar juntos.

Biz birlikte çalışırdık.

Acordaron trabajar juntos.

Birlikte çalışmayı kabul ettiler.

Tuve que trabajar.

Çalışmak zorundaydım.

¿Puedo trabajar aquí?

Burada çalışabilir miyim?

Me gusta trabajar.

- Ben çalışmayı seviyorum.
- Çalışmayı seviyorum.

Prefiero trabajar solo.

Yalnız çalışmayı tercih ediyorum.

Andá a trabajar.

İşe git.

Empecemos a trabajar.

Çalışmaya başlayalım.

¿Quieres trabajar aquí?

Burada çalışmak ister misin?

Limítate a trabajar.

Sadece işi yap.

Prometo trabajar duro.

Çok çalışmak için söz veriyorum.

Necesitáis trabajar juntos.

Beraber çalışmanız gerekiyor.

Quiero trabajar allí.

Ben orada çalışmak istiyorum.

Necesitamos trabajar duro.

Biz çok çalışmalıyız.

- ¿Necesitas trabajar el domingo?
- ¿Tienes que trabajar el domingo?

Pazar günü çalışman mı gerekiyor?

- Me gusta trabajar contigo.
- Me gusta trabajar con usted.

Seninle çalışmayı seviyorum.

- Los hombres tienen que trabajar.
- Los hombres deberían trabajar.

Erkekler çalışmalı.

- No tengo ganas de trabajar hoy.
- Hoy no quiero trabajar.

Bugün çalışmak istemiyorum.

- Tom no quiere trabajar acá.
- Tom no quiere trabajar aquí.

Tom burada çalışmak istemiyor.

- Nos encantaría trabajar con usted.
- Nos gustaría trabajar con vosotros.

Sizinle çalışmak istiyoruz.

- Debo ir a trabajar.
- Me tengo que ir a trabajar.

İşe gitmek zorundayım.

- Debo ir a trabajar.
- Necesito ir a trabajar.
- Tengo que ir a trabajar.
- Tengo que ir al trabajo.
- Me tengo que ir a trabajar.

- Ben işe gitmeliyim.
- İşe gitmek zorundayım.
- İşe gitmeliyim.
- İşe gitmeye ihtiyacım var.
- İşe gitmem gerek.

Tenemos que trabajar juntos,

Birlikte çalışmak zorundayız,

La gente debería trabajar.

İnsanlar çalışmalı.

Llegaste tarde a trabajar.

İşe geç kaldınız.

Mientras vivamos, debemos trabajar.

Yaşadığımız kadar çalışmalıyız.

Déjame trabajar en paz.

İşimi barış içinde yapmama izin verin.

Hoy no quiero trabajar.

Bugün çalışmak istemiyorum.

¿Cuántas horas sueles trabajar?

Normalde günde kaç saat çalışıyorsun?

Todos necesitamos trabajar juntos.

Hepimizin birlikte çalışması gerekir.

¿Querés trabajar en Alemania?

Almanya'da çalışmak ister misin?

No puedo trabajar así.

Böyle çalışamam.

Deberíamos trabajar más rápido.

Daha hızlı çalışmalıyız.

¿Quieres trabajar con Tom?

Tom'la çalışmak ister misin?

Tengo que trabajar mañana.

- Yarın çalışmak zorundayım.
- Yarın çalışmam gerekiyor.

Tenemos que trabajar juntos.

Birlikte çalışmalıyız.

Ellos no pueden trabajar.

Onlar iş yapamazlar.

Estuvo bien trabajar contigo.

Sizinle çalışmak güzeldi.

Ya no necesito trabajar.

Artık çalışmaya ihtiyacım yok.

Desayuno antes de trabajar.

İşten önce kahvaltı ederim.

Ceno después de trabajar.

İşten sonra akşam yemeği yerim.

Tendrás que trabajar mucho.

Çok çalışmak zorunda kalacaksın.

Un hombre debe trabajar.

Bir adam çalışmak zorundadır.

Él no necesita trabajar.

O, çalışmak zorunda değildir.

Los hombres deberían trabajar.

Erkekler çalışmalı.

Hoy tengo que trabajar.

Bugün çalışmak zorundayım.

Está listo para trabajar.

O çalışmaya hazırdır.

- Trabajará.
- Va a trabajar.

O çalışacak.

Solía trabajar con Tom.

Tom'la çalışırdım.

Solía trabajar para Tom.

Tom için çalışırdım.

No puedo trabajar más.

Artık çalışamıyorum.

Solía trabajar en Boston.

Boston'da çalışırdım.

Prefiero relajarme a trabajar.

Dinlemeyi çalışmaya tercih ederim.

Lo importante es trabajar.

Önemli olan iştir.

Necesito ir a trabajar.

- Ben işe gitmeliyim.
- İşe gitmeliyim.
- İşe gitmeye ihtiyacım var.
- İşe gitmem gerek.

Tom no puede trabajar.

Tom çalışamaz.

Casi no podía trabajar.

Neredeyse çalışamıyordum.

Dicen que odia trabajar.

Onun çalışmaktan nefret ettiğini söylüyorlar.

Tienes que trabajar duro.

Sıkı çalışmak zorundasın.

Ellos necesitan trabajar mañana.

Yarın çalışmaları gerekiyor.

Nadie quiere trabajar contigo.

Kimse seninle çalışmak istemiyor.