Examples of using "Trabajar" in a sentence and their turkish translations:
Çalışmaktan nefret ederim.
Çalışmalısın.
Birlikte çalışmanız gerekiyor.
Burada çalışmak istiyorum.
Çalışmam gerek.
- Çalışmaktan nefret ederim.
- Çalışmaktan nefret ediyorum.
Ben çalışmak istiyorum.
Yalnız çalışmayı grup içinde çalışmaya tercih ediyorum.
Senin çalışmanı ne engelledi?
İşe gitmeliyim.
Burada çalışmaktan zevk alıyorum.
birlikte çalışmalı,
çalışmaya gelmişlerdir
- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.
Neredeyse çalışamıyordum.
- Ben çalışacağım.
- Çalışacağım.
- Çalışmak zorundayım.
- Çalışmam gerekiyor.
Tom çalışmak istiyor.
Burada çalışmak istiyorum.
Çalışmak istemiyorum.
Biz birlikte çalışırdık.
Birlikte çalışmayı kabul ettiler.
Çalışmak zorundaydım.
Burada çalışabilir miyim?
- Ben çalışmayı seviyorum.
- Çalışmayı seviyorum.
Yalnız çalışmayı tercih ediyorum.
İşe git.
Çalışmaya başlayalım.
Burada çalışmak ister misin?
Sadece işi yap.
Çok çalışmak için söz veriyorum.
Beraber çalışmanız gerekiyor.
Ben orada çalışmak istiyorum.
Biz çok çalışmalıyız.
Pazar günü çalışman mı gerekiyor?
Seninle çalışmayı seviyorum.
Erkekler çalışmalı.
Bugün çalışmak istemiyorum.
Tom burada çalışmak istemiyor.
Sizinle çalışmak istiyoruz.
İşe gitmek zorundayım.
- Ben işe gitmeliyim.
- İşe gitmek zorundayım.
- İşe gitmeliyim.
- İşe gitmeye ihtiyacım var.
- İşe gitmem gerek.
Birlikte çalışmak zorundayız,
İnsanlar çalışmalı.
İşe geç kaldınız.
Yaşadığımız kadar çalışmalıyız.
İşimi barış içinde yapmama izin verin.
Bugün çalışmak istemiyorum.
Normalde günde kaç saat çalışıyorsun?
Hepimizin birlikte çalışması gerekir.
Almanya'da çalışmak ister misin?
Böyle çalışamam.
Daha hızlı çalışmalıyız.
Tom'la çalışmak ister misin?
- Yarın çalışmak zorundayım.
- Yarın çalışmam gerekiyor.
Birlikte çalışmalıyız.
Onlar iş yapamazlar.
Sizinle çalışmak güzeldi.
Artık çalışmaya ihtiyacım yok.
İşten önce kahvaltı ederim.
İşten sonra akşam yemeği yerim.
Çok çalışmak zorunda kalacaksın.
Bir adam çalışmak zorundadır.
O, çalışmak zorunda değildir.
Erkekler çalışmalı.
Bugün çalışmak zorundayım.
O çalışmaya hazırdır.
O çalışacak.
Tom'la çalışırdım.
Tom için çalışırdım.
Artık çalışamıyorum.
Boston'da çalışırdım.
Dinlemeyi çalışmaya tercih ederim.
Önemli olan iştir.
- Ben işe gitmeliyim.
- İşe gitmeliyim.
- İşe gitmeye ihtiyacım var.
- İşe gitmem gerek.
Tom çalışamaz.
Neredeyse çalışamıyordum.
Onun çalışmaktan nefret ettiğini söylüyorlar.
Sıkı çalışmak zorundasın.
Yarın çalışmaları gerekiyor.
Kimse seninle çalışmak istemiyor.