Translation of "Tuvo" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Tuvo" in a sentence and their turkish translations:

Tuvo pesadillas.

Kabus görüyordu.

- Tom tuvo fiebre anoche.
- Anoche Tom tuvo fiebre.

Tom'un dün gece ateşi vardı.

Tuvo 9 hijos

9 tane çocuğu oldu

Ella tuvo gemelos.

Onun ikizleri vardı.

Tom tuvo apendicitis.

Tom'un apandisiti vardı.

¿Quién tuvo éxito?

- Kim başardı?
- Kim başarılı oldu?

Tom tuvo éxito.

Tom başardı.

Tom tuvo sed.

Tom susamıştı.

Sami tuvo problemas.

- Sami'nin sorunları vardı.
- Sami sorunlara sahipti.

- Tom tuvo un mal sueño.
- Tom tuvo una pesadilla.

Tom kötü bir rüya gördü.

- Ella tuvo una niñez feliz.
- Ella tuvo una infancia alegre.
- Ella tuvo una infancia feliz.

Onun mutlu bir çocukluğu vardı.

- Tom tuvo un mal día.
- Tom tuvo un día malo.

Tom kötü bir gün geçirdi.

Belle nunca tuvo cáncer.

Belle hiçbir zaman kanser olmadı.

Él tuvo problemas respiratorios.

Nefes alma zorluğu vardı.

El tuvo que retirarse.

O geri çekilmek zorunda kaldı.

Eso no tuvo sentido.

- Onun gerçekten anlamı yoktu.
- O gerçekten mantıklı değildi.

Tom no tuvo elección.

Tom'un seçeneği yoktu

Finalmente, ella tuvo éxito.

Sonunda o başardı.

Tuvo un hijo sano.

Onun sağlıklı bir bebeği vardı.

Tomás nunca tuvo hijos.

Tom'un hiç çocukları yoktu.

Quizá Tom tuvo suerte.

Belki Tom şanslıydı.

Tom tuvo que renunciar.

Tom istifa etmek zorundaydı.

Tom tuvo un golpe.

Tom beyin kanaması geçirdi.

Ella tuvo un golpe.

Onun bir felci vardı.

Tomás nunca tuvo dudas.

Tom'un şüpheleri yoktu.

Tom tuvo un accidente.

Tom bir kaza geçirdi.

Él tuvo un accidente.

O bir kaza geçirdi.

Tuvo una muerte rápida.

O, hızla öldü.

¿Tuvo un buen viaje?

İyi bir yolculuk geçirdin mi?

Tom tuvo que irse.

Tom gitmek zorunda kaldı.

Tom tuvo mucha suerte.

Tom çok şanslıydı.

- Su clase tuvo una gran audiencia.
- Su conferencia tuvo una gran audiencia.
- Su discurso tuvo una gran audiencia.

Konferansının büyük bir izleyicisi vardı.

- Tuvo el descaro de decir eso.
- Tuvo el valor de decir eso.
- Tuvo la osadía de decir eso.

O onu söylemeye cüret etti.

De lo que se tuvo,

Sahip olduklarına

Y luego tuvo que representarlos.

ve sonrasında onları temsil etmek zorunda kaldı.

La reunión tuvo lugar ayer.

Toplantı dün yapıldı.

Tuvo la amabilidad de invitarme.

O, beni davet etmek için yeterince nazikti.

Tuvo que irse de casa.

O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.

Tuvo su cuota de suerte.

Onun şans payı vardı.

Ella tuvo una infancia feliz.

Onun mutlu bir çocukluğu vardı.

Él tuvo una amarga experiencia.

Onun acı bir deneyimi oldu.

Tuvo un amago de infarto.

O hafif bir kalp krizi geçirdi.

Tom tuvo un grave accidente.

Tom büyük bir kaza geçirdi.

Tom tuvo tres matrimonios fallidos.

Tom'un üç başarısız evliliği vardı.

Mayuko tuvo un sueño extraño.

Mayuko garip bir rüya gördü.

Tom tuvo un día arduo.

Tom zor bir gün geçirdi.

Tuvo el valor de decirlo.

Onu söyleme cesareti vardı.

Ella no tuvo un hermano.

Onun bir erkek kardeşi yoktu.

El encuentro tuvo lugar ayer.

Toplantı dün yapıldı.

Él tuvo una buena idea.

Onun aklına iyi bir fikir geldi.

Tom tuvo un paro cardíaco.

Tom bir kalp krizi geçirdi.

Él tuvo un mal día.

Kötü bir gün geçirdi.

Ella tuvo una infancia difícil.

Zor bir çocukluğu vardı.

Tom tuvo una infancia feliz.

Tom'un mutlu bir çocukluğu vardı.

Él tuvo un sueño extraño.

O tuhaf bir rüya gördü.

Tom tuvo una pesadilla anoche.

Tom dün gece korkunç bir rüya gördü.

Tom se tuvo que ir.

Tom terk etmek zorunda kaldı.

Ella no tuvo ningún hermano.

Onun erkek kardeşi yoktu.

Tom tuvo sexo con Mary.

Tom Mary ile cinsel ilişkiye girdi.

Él tuvo una vida feliz.

O, mutlu bir hayat yaşadı.

Tuvo que dar la cara.

- Yaptıklarının bedelini ödemek zorundaydı.
- Bedelini ödemek zorundaydı.

Tuvo que empeñar su reloj.

O saatini rehin bırakmak zorunda kaldı.

La disputa tuvo malas consecuencias.

Kavganın talihsiz sonuçları oldu.

Tom tuvo un buen profesor.

Tom'un iyi bir öğretmeni vardı.

Tom tuvo una buena razón.

Tom'un iyi bir sebebi vardı.

Tom tuvo un problema ayer.

Dün Tom'un bir sorunu vardı.

Tom tuvo algo que esconder.

Tom'un saklayacak bir şeyi vardı.

Esta decisión tuvo importantes consecuencias.

Bu kararın önemli sonuçları vardı.

Me tuvo una hora esperando.

O beni bir saat bekletti.

Ella tuvo lástima por él.

O ona acıdı.

Tom nunca tuvo mucho dinero.

Tom'un asla çok parası olmadı.

Tom tuvo una semana ajetreada.

Tom yoğun bir hafta geçirdi.

Tom tuvo una buena idea.

Tom'un, iyi bir fikri vardı.

Tom no tuvo ningún hijo.

Tom'un hiç çocuğu yoktu.

Mi hija tuvo una concusión.

Kızım beyin sarsıntısı geçirdi.

Tom tuvo una semana ardua.

Tom zor bir hafta geçirdi.

Tom no tuvo buen desempeño.

Tom iyi performans göstermedi.

Tom tuvo una experiencia traumática.

- Tom travmatik bir deneyim yaşadı.
- Tom sarsıcı bir olay yaşadı.

- Tom tuvo que hacer una difícil elección.
- Tom tuvo que tomar una difícil decisión.

Tom zor bir karar vermek zorundaydı.

- La función tuvo una buena aceptación.
- La función tuvo una buena acogida.
- La función fue bien acogida.
- La función tuvo un buen inicio.

Gösteriye katılım iyiydi.

De lo que no se tuvo.

ve sahip olmadıklarına duyduğun özlem.

Este evento tuvo lugar 18,000 veces

18.000 defa gerçekleşti bu olay

Tom tuvo un ataque de pánico.

Tom panik atak geçirdi.

El comité tuvo una larga sesión.

Komite uzun bir oturum yaptı.

El viejo matrimonio no tuvo hijos.

Yaşlı çiftin çocukları yoktu.

El remedio tuvo un efecto inmediato.

İlacın anında etkisi oldu.

El incidente tuvo lugar a medianoche.

Olay gece yarısı gerçekleşti.

Él tuvo que cancelar la deuda.

Borcu silmek zorunda kaldık.

Su gato tuvo otros cuatro gatitos.

Kedisinin dört yavrusu daha oldu.

Él tuvo un accidente de tráfico.

Bir trafik kazasına karıştı.

Él tuvo que dejar la villa.

O, köyü terk etmek zorunda kaldı.

Él tuvo que llevar la bolsa.

O çantayı taşımak zorunda kaldı.

El señor Wood no tuvo hijos.

Bay Wood'un hiç çocuğu yoktu.