Translation of "Sexo" in Turkish

El sexo vende.

Seks satar.

¿Qué es el sexo, entonces?

Peki cinsellik nedir?

Quiero tener sexo con él.

Onunla sevişmek istiyorum.

Me encanta el sexo anal.

Ben anal seksi seviyorum.

Tom tuvo sexo con Mary.

Tom Mary ile cinsel ilişkiye girdi.

Tom era adicto al sexo.

Tom seks bağımlısıydı.

Quieren sexo, riqueza y fama.

Onlar seks, zenginlik ve ün istiyorlar.

Conocimiento carnal, por supuesto, significa sexo.

Bedensel bilgi, tabii ki seks anlamında.

¡pero lo hacemos con el sexo!

ama cinsellik konusunda yapıyoruz!

El sexo es importante para mí.

Seks benim için önemli.

También las mujeres quieren tener sexo.

Kadınlar da seks yapmak ister.

Yo solía relacionar amor con sexo.

Eskiden sevgi ile cinselliği ilişkilendirirdim.

El sexo es más que un acto.

Cinsellik, bir eylemden fazlasıdır.

Bienvenido a Tatoeba, tequila, sexo y marihuana.

Tatoeba, tekila, seks ve marihuanaya hoş geldiniz.

Se preguntan: ¿qué es para mí el sexo?

Soruyorlar: Cinsellik benim için nedir?

Así que no hablamos de sexo en clase.

bu yüzden sınıfta seks hakkında konuşmuyoruz.

¿Tendrías sexo conmigo por un millón de dólares?

Bir milyon dolar için benimle seks yapmak ister misin?

¿Cuándo fue la última vez que tuviste sexo?

En son ne zaman seks yaptın?

Pero lo que realmente hacemos es menospreciar el sexo.

Fakat yaptığımız şey, aslında cinselliği küçümsemek.

La idea del consentimiento está fuertemente ligada al sexo,

rıza düşüncesi seksle oldukça bağlantılı

Las operaciones de cambio de sexo, ahora son deducibles.

Cinsiyet değiştirme işlemleri artık vergiden düşülebilir.

- El software es como el sexo: es mejor cuando es libre.
- El software es como el sexo: es mejor cuando es gratis.

Yazılım seks gibidir: parasız olunca daha iyidir.

Vivimos en una cultura que parece obsesionada con el sexo.

Cinselliğe kafayı takmış gibi görünen bir kültürde yaşıyoruz.

Hay mucho sexo y violencia en las películas de hoy.

Bugünün filmlerinde çok fazla seks ve şiddet vardır.

El exceso de selfies es señal de falta de sexo.

Çok fazla selfie çekmek cinsel hayatın durgun olduğunun işaretidir.

Es poco confortable para nosotros hablar de sexo con los niños.

Çocuklarla cinsellik hakkında konuşmak bizi çok rahatsız eder.

A nunca hablar sobre sexo, política o religión en la mesa.

yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir.

El sexo gira en torno a nuestra relación con los sentidos.

cinsellik, hislerimizle olan ilişkimizle alakalıdır.

- Quiero tener sexo con ella.
- Quiero hacer el amor con ella.

Onunla sevişmek istiyorum.

En el momento que se determina el sexo biológico de la persona.

onun karakterine ve beklentilerimize karar veriyoruz.

No discrimines a la gente basándote en su nacionalidad, sexo u ocupación.

İnsanlara milliyet, cinsiyet veya meslek temelinde ayrımcılık yapmayın.

Que no quieran tener sexo en el baño de un Boeing 747.

daha gelişmiş bir kadın sınıfından biriyle flört etmeye ihtiyacım var.

- Un intelectual es una persona que ha descubierto algo más interesante que el sexo.
- Un intelectual es alguien que ha descubierto algo más interesante que el sexo.

Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.

La ansiamos casi tanto como anhelamos la comida, el refugio y el sexo.

Neredeyse yemeğe, barınağa ve sekse ihtiyaç duyduğumuz kadar.

A hablar del sexo y las partes del cuerpo con padres y maestros,

seks ve vücut bölümleri hakkında konuşmayı öğretirsek,

Un intelectual es alguien que ha descubierto algo más interesante que el sexo.

Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.

En el fondo, no se trata de que las mujeres practiquen más sexo o mejor,

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

Taiwán será el primer país asiático en legalizar el matrimonio entre personas del mismo sexo.

Tayvan, eşcinsel evliliği resmi kılan ilk Asya ülkesi oldu.

Cincuenta y dos por ciento de las mujeres británicas prefieren el chocolate en vez del sexo.

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

- Tomás y María tienen relaciones sexuales aproximadamente una vez por semana.
- Tomás y María tienen sexo aproximadamente una vez por semana.

Tom ve Mary haftada bir kez sevişirler.