Translation of "Oler" in Turkish

0.002 sec.

Examples of using "Oler" in a sentence and their turkish translations:

Puedo oler el océano.

Okyanusun kokusunu alabiliyorum.

Desde aquí puedes oler el mar.

Buradan okyanusu koklayabilirsin.

¡Qué maravilla oler el café recién hecho!

Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!

Tom podía oler el desayuno cocinándose en la cocina.

Tom mutfakta pişen yemeğin kokusunu alabiliyordu.

Las flores bonitas no tienen que oler necesariamente bien.

Güzel çiçekler mutlaka güzel kokmaz.

No va a oler muy bien, pero me refrescará un poco.

Bu pek hoş kokmayacak ama serinlememe yardımcı olacaktır.

¿Por qué le gusta a la gente oler sus propios pedos?

Neden insanlar kendi osuruklarını koklamayı sever?