Translation of "Mar" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Mar" in a sentence and their turkish translations:

- Nosotros nadamos en el mar.
- Nadábamos en el mar.

Biz denizde yüzdük.

- Él quería viajar al mar.
- Él quería ir al mar.

O, denize gitmek istedi.

El mar de noche

Geceleri deniz...

Conduzcamos hasta el mar.

Denize kadar araba sürelim.

Llegó al mar azul.

O, mavi denize ulaştı.

Vivimos junto al mar.

Biz deniz kenarında yaşıyoruz.

El mar es azul.

Deniz mavidir.

¿Eligen la lechuga de mar?

Yosunu mu seçtiniz?

Demasiado profundo para un mar

bir denize göre çok fazla derin

El mar estaba en calma.

Okyanus sakindi.

Contemplé el mar durante horas.

- Saatlerce denize baktım.
- Saatlerce denizi seyrettim.

Miré abajo hacia el mar.

Ben denize baktım.

Fui a nadar al mar.

Denizde yüzmeye gittim.

Prefiero la montaña al mar.

Dağları denizlerden daha çok severim.

No hay mar en Armenia.

Ermenistan'da deniz yoktur.

El mar está en calma.

Deniz sakin.

Hay islas en el mar.

Denizde adalar var.

Fuimos a nadar al mar.

Denizde yüzmeye gittik.

Betty ayer fue al mar.

Dün Betty denize gitti.

Jamás había visto el mar.

O hiç okyanus görmedi.

Había islas en el mar.

Denizde adalar vardı.

El mar no es transparente.

Deniz suyu saydam değildir.

El viento sopla del mar.

Rüzgar denizden esiyor.

Nosotros nadamos en el mar.

Biz denizde yüzdük.

- Algunos niños están nadando en el mar.
- Algunos niños nadan en el mar.

Bazı çocuklar denizde yüzüyor.

Primero, aumento del nivel del mar.

İlki deniz seviyesi yükselmesi.

El río fluye hasta el mar.

Nehir denize doğru akmaktadır.

El acantilado cuelga sobre el mar.

Uçurum deniz üzerinde duruyor.

La mar es una áspera amante.

Deniz haşin bir metrestir.

Él le tiene miedo al mar.

O, denizden korkar.

Mary es un erizo de mar.

Mary bir deniz kestanesidir.

El mar estaba lleno de barcos.

Deniz teknelerle doluydu.

Muchos hombres murieron en el mar.

Birçok erkek denizde öldü.

Muchas personas murieron en el mar.

Birçok insan denizde öldü.

El mar está infestado de tiburones.

Deniz köpek balıklarıyla istila edilmiş.

Yo prefiero las montañas al mar.

Ben dağları okyanusa tercih ederim.

Eso es hablar de la mar.

O sadece hüsnükuruntu.

Él caminaba en dirección al mar.

O, denize doğru yürüyordu.

Los peces viven en el mar.

Balık denizde yaşar.

Japón está rodeado por el mar.

Japonya denizle çevrilidir.

Desde aquí puedes oler el mar.

Buradan okyanusu koklayabilirsin.

Algunos niños nadan en el mar.

Bazı çocuklar okyanusta yüzerler.

El viento del mar es húmedo.

Denizden gelen rüzgarlar nemlidir.

Tom se ahogó en el mar.

Tom okyanusta boğuldu.

También yo quería ver el mar.

Ben de okyanusu görmek istiyorum.

Su casa está cerca del mar.

Evi denize yakın.

Puedo oír el mar desde aquí.

Buradan denizi duyabiliyorum.

Nunca he visto un mar rojo.

Ben hiç kırmızı bir deniz görmedim.

Podemos oír el mar desde aquí.

Okyanusu buradan duyabiliriz.

Mi casa tiene vista al mar.

- Evim denize bakıyor.
- Benim evim denize doğru bakar.
- Evim full deniz manzaralı.

El nivel del mar está subiendo.

Deniz seviyesi yükseliyor.

Yo quería salir a la mar.

Ben denize açılmak istedim.

¿Eres el mar o el puerto?

Deniz misin, liman mı?

El cielo es azul; el mar también es azul. El cielo y el mar son azules.

Gökyüzü mavidir, deniz de mavidir. Gökyüzü ve deniz mavidir.

- Me gusta más la montaña que el mar.
- La montaña me gusta más que el mar.

Dağı denizden daha çok severim.

Quiero que miren esta imagen del mar.

bu okyanus görüntüsüne bakmanızı istiyoruz.

Y quieres nadar ahí en el mar.

ve okyanusa doğru yüzmek istiyorsunuz.

Tampoco tiene profundidad oceánica con el mar

aynı zamanda denizle okyanusal derinliğe de sahip değil

El mar estaba agitado por la tormenta.

Fırtınadan dolayı deniz haşindi.

El cielo parecía fundirse con el mar.

Gökyüzü,deniz ile karışmış gibi göründü.

Hubo una tormenta violenta en el mar.

Denizde şiddetli bir fırtına vardı.

¿Tiene una mesa con vista al mar?

Okyanus manzaralı bir tablonuz var mı?

Debes tener cuidado nadando en el mar.

Denizde yüzerken dikkatli olmalısın.

El sol se elevó desde el mar.

Güneş denizden yükseldi.

El río fluye lentamente hacia el mar.

Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.

Vi el barco hundirse en el mar.

Ben denizde geminin battığını gördüm.

Ella tenía dinero como arena el mar.

Denizdeki kum kadar parası vardı.

El barco se sumergió en el mar.

Gemi denizde battı.

Siempre pasamos nuestras vacaciones junto al mar.

Tatilimizi her zaman deniz kenarında geçiririz.

La Atlántida se hundió en el mar.

Atlantis denize battı.

Se echó un clavado desnuda al mar.

O, denize çıplak daldı.

Él se fue al mar para nadar.

O yüzmek için denize gitti.

Me baño en el mar cada día.

Ben her gün denizde yüzerim.

Hay arena en el fondo del mar.

Okyanusun dibinde kum vardır.

Ella se quedó mirando hacia el mar.

Denize bakarak durdu.

Perdió a su padre en el mar.

O, denizde babasını kaybetti.

Italia está rodeada por el mar Mediterráneo.

İtalya, Akdeniz'le çevrilidir.

Me gustan las olas del Mar Negro.

Karadeniz'in dalgalarını severim.

Ven aquí y puedes ver el mar.

Buraya gelip denizi görebilirsin.

Ese lago se ve como el mar.

Şu göl denize benziyor.

Ella tiene una casa cerca del mar.

Onun deniz kenarında bir evi var.

En verano, la gente prefiere el mar.

Yazın insanlar denizi tercih ediyor.

El narval es el unicornio del mar.

Deniz gergedanı denizin tek boynuzlu atıdır.

¿Comemos las lapas? ¿O la lechuga de mar?

Deniz minaresi mi, çiçekli yosun mu?

Y esta es mi oficina, en el mar.

Ve bu da benim denizin üstündeki ofisim.

Porque el mar de Mármara tiene profundidad oceánica

çünkü Marmara Denizi okyanusal derinliğe sahip

Había sido destruido en el mar al sur.

Pasifik'in güneyinde battığından habersizdi.

El aire del mar es puro y sano.

Deniz havası saf ve sağlıklıdır.

Cuando contemplo el mar, me siento en calma.

Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.

Una mujer cayó de un barco al mar

Bir kadın, gemiden denize düştü.

El barco se hundió al fondo del mar.

Gemi denizin dibine battı.

El río desemboca en el Mar de Japón.

Nehir Japon Denizi'ne akar.

Irlanda e Inglaterra son separados por el mar.

İrlanda ve İngiltere deniz ile ayrılır.

Se crió cerca del mar, pero odia nadar.

Denize yakın yerde büyüdü fakat yüzmekten nefret eder.