Translation of "Recién" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Recién" in a sentence and their turkish translations:

- Somos recién casados.
- Estamos recién casados.

Biz yeni evliyiz.

Recién pintado.

Islak boya.

Recién casado.

Yeni evli.

Estábamos recién casados.

Biz yeni evliydik.

- Su vehículo ha sido reparado recién.
- Recién arreglaron su auto.

Onun arabası henüz tamir edildi.

Es una recién llegada.

Bu hanım geç gelenlerden.

¿Pero por qué recién entonces?

Ama neden ancak o zaman?

Pero los problemas recién comienzan.

Ama henüz yolun çok başında.

La pared está recién pintada.

Duvar yeni boyanmış.

Me siento como un recién nacido.

Yeni doğmuş gibi hissediyorum.

Los libros recién impresos huelen bien.

Yeni basılmış kitaplar güzel kokuyor.

¿Cuántos regalos reciben los recién casados?

Yeni evliler kaç tane hediye alır.

- Recién me levanto.
- Recién me levanté.
- Me acabo de levantar.
- Yo me acabo de levantar.

Henüz kalktım.

- Su vehículo ha sido reparado recién.
- Su vehículo ha sido reparado recientemente.
- Recién arreglaron su auto.

Onun arabası henüz tamir edildi.

Hay que proteger a la recién nacida.

Yenidoğanı korumaları gerek.

Pero, para otros, las pruebas recién comienzan.

Ama başkaları için... ...zorluklar daha yeni başlıyor.

El sacerdote bendijo la iglesia recién construida.

Rahip yeni yapılan kiliseyi kutsadı.

Él está recién salido de la universidad.

O, üniversiteden yeni mezundur.

¡Qué maravilla oler el café recién hecho!

Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!

Tom y Mary son todavía recién casados.

Tom ve Mary hala yeni evliler.

Pero este grupo de guepardos recién está empezando.

Fakat bu çita çetesi işe daha yeni koyuluyor.

Un bebé recién nacido se enferma con facilidad.

Yeni doğan bir bebek kolayca hastalanır.

¿Dónde puedes conseguir el mejor pan recién hecho?

En taze ekmeği nereden alabilirsin?

La recién llegada al serio mundo de la feminidad,

başkalarının işine burnunu sokan biri gibi hissediyorum.

Los jóvenes están sedientos. La recién nacida está exhausta.

Küçükler susamaya başladı. Yenidoğan bitap düşmüş durumda.

Nuestro nuevo profesor viene recién salido de la universidad.

Yeni öğretmenimiz üniversiteden yeni çıkıyor.

Seis cachorros recién nacidos, con solo unas horas de vida.

Altı yeni doğmuş yavru. Birkaç saatlikler.

En realidad intentaba explicarle las cosas a mi hijo recién nacido.

Aslında bir şeyler anlatmaya çalıştığım kişi yeni doğan oğlumdu.

Recién había empezado a trabajar en el laboratorio del Dr. Wirtz

John Hopkins Üniversitesi'nde Dr Danny Wirtz'in laboratuvarında

- Acabo de terminar mi trabajo.
- Recién acabo de terminar mi trabajo.

İşimi az önce bitirdim.

Desearía que pudierais hacer una lista de los libros recién publicados.

Keşke yeni basılmış kitapların bir listesini yapsan.

Ellos encontraron el cuerpo de un recién nacido en un congelador.

Yeni doğmuş bir bebeğin vücudunu bir dondurucunun içinde buldular.

Pero recién comenzamos a entender por qué. Quizá sea para atraer presas.

Nedenini daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz. Belki de av çekmek içindir.

El señor Tanaka nos mostró muchas fotos de su bebé recién nacido.

Bay Tanaka bize yeni doğmuş çocuğunun bir sürü resmini gösterdi.

Este conocimiento recién descubierto no suscitó mucho eco del mundo de la ciencia.

Yeni keşfedilen bu bilgi bilim dünyasından pek de bir yankı uyandırmadı.

- Los habitantes tenían prejuicios contra los forasteros.
- Los vecinos eran recelosos de los recién llegados.

Köylülerin her gelene karşı bir önyargısı vardı.

¿Qué se puede pensar de un hombre que abandona a su esposa e hijos recién nacidos?

Eşini ve yeni doğmuş çocuklarını terk eden bir adam hakkında ne düşünebilirsin ki?

Viajar lejos de día, para la recién nacida, es agotador. Deben cubrir la mayor distancia posible mientras está fresco.

Gündüzleri uzun yol gitmek bu yeni doğmuş yavru için çok zor. Hava serinken olabildiğince yol almalılar.