Translation of "Miel" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Miel" in a sentence and their turkish translations:

Las abejas hacen miel.

Arılar bal yapar.

Él usó mucha miel.

O, çok bal kullandı.

Me gusta la miel.

Balı severim.

- Estamos de luna de miel.
- Estamos en nuestra luna de miel.

Balayımızdayız.

Las abejas nos dan miel.

Arılar bize bal temin eder.

Estamos de luna de miel.

Biz balayına çıkıyoruz.

- Él usa miel en vez de azúcar.
- Él toma miel en lugar de azúcar.

O, şeker yerine bal kullanır.

Mejor dicho, un año de miel

Daha çok bir yıllık balayı gibiydi.

Ella es dulce como la miel.

O, bal kadar tatlı.

Metí mi dedo en la miel.

Parmağımı bala daldırdım.

¿Cuánta miel empleas para este pastel?

Bu pasta için ne kadar bal kullanırsın?

Las abejas nos proveen de miel.

Arılar bizim için bal sağlar.

¿Cómo fue tu luna de miel?

Balayınız nasıldı?

La miel no cae del cielo.

Bal gökten damlamaz.

Todavía estamos en nuestra luna de miel.

Biz hâlâ balayımızdayız.

Todos saben que las abejas beben miel.

Herkes arıların bal içtiğini bilir.

- Tom y Mary están de luna de miel.
- Tom y Mary están en su luna de miel.

Tom ve Mary balayındalar.

El azúcar sustituyó a la miel como endulzante.

Şeker tatlandırıcı olarak balın yerini aldı.

La miel es dulce, pero la abeja pica.

Bal tatlıdır ama arı sokar.

Tu beso es más dulce que la miel.

Öpücüğün baldan daha tatlı.

He estado pensando en nuestra luna de miel.

- Balayımızı düşünüyordum.
- Aklıma balayımız geliyor.

Fuimos a Australia para nuestra luna de miel.

Balayımız için Avustralya'ya gittik.

¿Por qué hicimos eso para nuestra luna de miel?

Peki balayı için neden böyle bir şey yaptık?

Se alimentan, durante el invierno, de la miel almacenada.

Kış boyunca, stokladıkları balla beslenebilirler.

Él pasó la luna de miel en las Maldivas.

O, balayını Maldivler'de geçirdi.

Queremos ir a Austria en nuestra luna de miel.

Balayımız için Avusturya'ya gitmek istiyoruz.

Queremos ir a Francia para nuestra luna de miel.

Balayımız için Fransa'ya gitmek istiyoruz.

Una luna de miel en Canadá cuesta mucho dinero.

- Kanada'da bir balayı çok paraya mal olur.
- Kanada'da balayı yapmak pahalıdır.

Se atrapan más moscas con miel que con vinagre.

Balla sirkeyle yakaladığından daha çok sinek yakalarsın.

Mi esposa y yo nos fuimos de luna de miel

Karım ve ben balayına gittik.

miel y el chocolate desaparecerán de nuestras vidas también el

bal ve çikolatanın hayatımızdan kaybolması gibi kahve de yok olacak,

Por la mañana, me gusta poner miel en mi tostada.

Sabahları, tostuma bal koymayı severim.

¿Dónde está tu miel que provoca a las abejas, Pyragy?

Arıları heyecanlandıran balın nerede, Pyragy?

Siempre le hecho una cucharada de miel a mi té.

Ben her zaman çayıma bir kaşık dolusu bal eklerim.

Me gusta poner miel en mi tostada por las mañanas.

Sabahleyin tostuma bal sürmeyi severim.

Es la primera vez que lleno mi jarro con miel.

Şimdiye kadar ilk kez sürahimi balla doldurdum.

¿A dónde vas a ir en tu luna de miel?

Balayında nereye gidiyorsun?

Tomás y María fueron a Australia de luna de miel.

Tom ve Mary balayları için Avustralya'ya gitti.

De hecho, las flores son las creadoras de la miel.

Aslında, balın yaratıcıları çiçeklerdir.

Estamos planeando ir a Australia para nuestra luna de miel.

Balayımız için Avustralya'ya gitmeyi planlıyoruz.

Me gustaría llevarte a un buen sitio de luna de miel.

Balayımız için seni iyi bir yere götürmek istiyorum

Nos acabamos de casar y esta es nuestra luna de miel.

Biz henüz evlendik ve bu bizim balayımız.

Limón caliente con miel es un buen remedio para los resfriados.

Ballı sıcak limon soğuk algınlığı için iyi bir ilaçtır.

El señor y la señora West están en su luna de miel.

Bay ve Bayan West balayındalar.

Agregue la miel, el jugo de limón, las almendras picadas y las manzanas picadas.

Balı,limon suyunu,doğranmış bademleri ve doğranmış elmaları ekle.

Para endulzar el té y el café les echamos miel en lugar de azúcar.

Çay ve kahveye tatlandırıcı olarak şeker yerine bal koyuyoruz.

Puso la botella boca abajo y la agitó, pero aún así la miel no salía.

O, şişeyi başaşağı çevirdi ve salladı fakat bal hâlâ akmıyordu.

¡Tengo que decir que no hay mejor sitio para pasar mi luna de miel que Gandrange!

Söylemek zorundayım ki, balayımı geçirmek için Gandrange'dan daha iyi bir yer yoktur.

Tierra de una vez por todas. En cuanto a la miel, no la encontraremos en absoluto en un futuro

şey. Bala gelince, yakın gelecekte onu hiç bulamayacağız