Translation of "Ibas" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Ibas" in a sentence and their turkish translations:

¿Adónde ibas?

Nereye gidiyordun?

¿Ibas a decir algo?

Bir şey söylemek üzere miydin?

¿No ibas a comer?

Yemek yemeyecek miydin?

Volvía cuando te ibas.

Sen giderken ben dönüyordum.

Pensé que ibas a renunciar.

Ben çıkacağını düşündüm.

¿Sabes a qué velocidad ibas?

Ne kadar hızlı gittiğini biliyor musun?

Dijiste que ibas a llamar.

Arayacağını söyledin.

Pensé que ibas a ayudar.

Yardım edeceğinizi düşündüm.

Sabía que ibas a venir.

Geldiğinizi biliyordum.

¿Adónde ibas a la escuela?

- Okula nerede gittin?
- Nerede okudun?

¿Cómo lo ibas a saber?

Nasıl bilirdin?

¿Por qué ibas a querer eso?

Neden onu istiyorsun?

Pensé que te ibas de Boston.

Boston'dan ayrıldığınızı duydum.

Pensé que ibas a ir a Harvard.

Harvard'a gittiğini düşündüm.

Pensé que ibas a hablar con Tom.

Tom'la konuşacağını düşündüm.

Pensé que ibas a esperar a Tom.

Tom'u bekleyeceğini düşündüm.

Pensé que ibas a visitar a Tom.

Bence Tom'u ziyarete gidiyordun.

Tu hermano dijo que ibas a París.

Erkek kardeşin Paris'e gittiğini söyledi.

Pensé que ibas a mantener a Tom ocupado.

Tom'u meşgul edeceğini düşündüm.

Pensé que ibas a dormir todo el día.

Bütün gün uyuyacağını sanıyordum.

Pensé que te ibas a quedar en casa.

Evde kalacağınızı düşündüm.

Creí que te ibas a quedar con Tom.

Tom'la kalacağını düşündüm.

Pensé que ibas a estar en la fiesta anoche.

Dün geceki partide olacağını düşünmüştüm.

Pensé que ibas a dejar de trabajar para Tom.

Tom için çalışmaktan vazgeçeceğini düşündüm.

Pensé que te ibas a poner tu traje nuevo.

Yeni takım elbiseni giyeceğini düşündüm.

Pensé que no ibas a hacer esto otra vez.

Bunu bir daha yapmayacağını düşünmüştüm.

Se suponía que ibas a ayudar a Tom, ¿sabes?

Senin Tom'a yardım etmen gerekiyordu, biliyorsun.

- Me estaba preguntando si vendrías hoy.
- Me preguntaba si ibas a venir hoy.
- Me estaba preguntando si ibas a aparecer hoy.

Bugün gelip gelmeyeceğinizi merak ediyordum.

¿Ibas camino a la estación de trenes cuando te vi?

Seni gördüğümde tren istasyonuna mı gidiyordun?

Yo sabía que tú no ibas a caer en eso.

Buna aldanmayacağını biliyordum.

Pensé que ibas a hacer algo con respecto a eso.

Onun hakkında bir şey yapacağını düşündüm.

¿Por qué no me habías dicho que ibas a venir?

Geleceğini niye söylemedin?

- Sabía que ibas a preguntar eso.
- Sabía que preguntarías eso.

Onu soracağını biliyordum.

¡Maldito truhan! ¿De verdad creías que me ibas a engañar?

Lanet çapkın! Gerçekten beni kandıracağını düşündün mü?

Si supieras que mañana ibas a morir, ¿cómo vivirías hoy?

Yarın öleceğini bilsen bugünü nasıl yaşarsın?

- No pensaba que ibas a llegar.
- No creí que lo conseguirías.

Senin onu yapacağını düşünmüyordum.

Pensé que no ibas a volver por un par de días.

Senin birkaç gün geri gitmeyeceğini düşündüm.

- Sabía que ibas a llegar tarde.
- Sabía que iban a llegar tarde.

Geç kalacağını biliyordum.

Me acuerdo que tú ibas a menudo a la casa de Betty a tomar té cuando eras niñita.

Sen küçük bir kızken sık sık Betty'nin evine çaya gittiğini hatırlıyorum.