Translation of "Velocidad" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Velocidad" in a sentence and their turkish translations:

Él corrió a toda velocidad

O tam hızda koştu.

El avión aumentó su velocidad.

Uçak hızı artırdı.

¿Sabes a qué velocidad ibas?

Ne kadar hızlı gittiğini biliyor musun?

Tienes que reducir la velocidad.

- Yavaşlaman gerek.
- Yavaşlamalısın.

Y una velocidad de rotación lenta.

yavaş bir dönme hızı oldu.

No excedas el límite de velocidad.

Hız sınırını aşmayın.

Lo detuvieron por exceso de velocidad.

Onu hızlı gitmesi sebebiyle tutukladılar.

La velocidad al volante causa accidentes.

Hız yapma kazalara neden olur.

Siempre manejo a una velocidad moderada.

Ben her zaman orta hızda araba sürerim.

La velocidad no lo es todo.

Hız her şey değildir.

El tren marchaba a toda velocidad.

Tren tam hızda ilerliyordu.

No hay un límite de velocidad.

Hız sınırı yok.

¿A qué velocidad vuela el pájaro?

Kuş ne kadar hızlı uçar?

- El policía le arrestó por sobrepasar la velocidad.
- El policía lo arrestó por exceso de velocidad.

Polis aşırı hızdan onu tutukladı.

El mundo está cambiando a gran velocidad,

Dünyamız çok hızlı değişiyor

La velocidad del avance mongol era aterradora.

Moğol ilerleyişinin hızı korkutucuydu.

La velocidad puede alcanzar los 1000 kilómetros

hızı 1000 kilometreye ulaşabiliyor

La velocidad suele causar accidentes de coche.

Sürat genellikle araba kazalarına sebep olur.

Él calculó la velocidad de la luz.

Işık hızını hesapladı.

El coche ganó velocidad poco a poco.

Araba yavaş yavaş hız kazandı.

Estaba conduciendo el coche a toda velocidad.

Arabayı tam hızda sürüyordu.

En esta red la velocidad de descarga es el doble de rápida que la velocidad de subida.

- Bu ağda indirme hızı yükleme hızının iki misli daha hızlı.
- Bu ağda indirme hızı yükleme hızından iki kat daha hızlı.

Ha sido una continua aceleración a toda velocidad,

bu her zaman son hızda ilerlemiştir,

Elegimos cuándo acelerar y cuándo disminuir la velocidad.

Ne zaman hızlanacağını veya yavaşlayacağını biz seçeriz.

Al oír el silbato, partieron a toda velocidad.

Onlar düdük sesini duyduklarında son hızla başladılar.

Se dirigió hacia la puerta a toda velocidad.

O, son hızla kapıya doğru gitti.

¿Cuánto es la multa por exceso de velocidad?

Aşırı hızın cezası nedir?

Mi amiga fue arrestada por exceso de velocidad.

Arkadaşım aşırı hız yapmaktan tutuklandı.

Mi amigo fue arrestado por exceso de velocidad.

Arkadaşım aşırı hız yapmaktan tutuklandı.

Comparémosla con la velocidad de un superhéroe de historietas

onu ses hızından üç kat hızlı koşan

Usan el celular mientras conducen y exceden la velocidad

araba sürerken mesaj yazıp hızlanmaları,

Un camión iba a toda velocidad por el camino.

Kamyon yolda tüm hızıyla dönüyordu.

El hombre condujo su automóvil a una velocidad uniforme.

Adam arabasını aynı hızda sürdü.

A mi amigo lo arrestaron por exceso de velocidad.

Arkadaşım aşırı hız yapmaktan tutuklandı.

Mediante la vibración, puede calcular el tamaño y la velocidad.

Titreşimler aracılığıyla şeklini ve boyutunu kestirebilir.

Nuestro tiempo es igual a la velocidad de la luz.

Bizim zamanımız ışık hızına eşit

Aquí viene un coche a toda velocidad ¡Vamos a cruzar!

İşte bir hız arabası geliyor, geçelim!

Ken fue multado con 7.000 yenes por exceso de velocidad.

Ken hızdan dolayı 7.000 yen para cezasına çarptırıldı.

Corrí a toda velocidad para llegar a tiempo al tren.

Treni yakalamak için koşabildiğim kadar hızlı koştum.

En este caso, si la luz es igual a la velocidad

Bu durumda zaman ışık hıza eşitse

velocidad de fusión del hielo en el Ártico y la Antártida

hızlandırıyor . Sonuç olarak, denizlerin ve okyanusların seviyesi,

El tren viaja a una velocidad de 50 millas por hora.

Tren saatte 50 mil hızla gidiyordu.

Las extensiones del bordillo obligan al tráfico a disminuir la velocidad.

Genişleyen kaldırımlar trafiğin akışını yavaşlatıyor.

Capaz de correr tres veces más rápido que la velocidad del sonido.

bir çizgi roman süper kahramanı ile kıyaslayalım.

En los pueblos, la velocidad está limitada a los 50 km/h.

- Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.
- Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır.

La velocidad de la luz es mucho mayor que la del sonido.

Işık hızı sesten çok daha büyüktür.

Muchas personas exceden la velocidad máxima, por lo que debe ser aceptable.

Birçok insan hız limitini aşıyor bu yüzden bu kabûl edilebilir olmalı.

La velocidad de un aeroplano es mucho mayor que la de un helicóptero.

Bir uçağın hızı helikopterin hızından daha fazladır.

Nada puede ir más rápido que la velocidad de la luz por el vacío.

Hiçbir şey vakum içindeki ışık hızından daha hızlı seyahat edemez.

Si la velocidad a la que fluye el agua del acuífero glaciar es bastante alta.

akış oranı yeterince yüksekse telafi edilebilir.

La velocidad a la que piensa y toma decisiones de vida o muerte es bastante increíble.

Bu kadar çabuk düşünebilmesi ve böyle ölüm kalım kararlarını alabilmesi gerçekten olağanüstü.

Hay grandes diferencias en la velocidad y calidad de ancho de banda entre país y país.

Geniş bant hızında ve kalitesinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar vardır.

- Tom me ha dicho que vaya más despacio.
- Tom me ha dicho que disminuya la velocidad.

Tom yavaşlamamı söyledi.

De verdad se vuelve aparente cuanto se le dificulto, cuando escuchas a coltrane comenzar a la velocidad

Ne kadar zorlandığı, Flanagan'ın durduğu vakit Coltrane'in yıldırım gibi

Vemos la estrella como lo éramos hace años. Porque esa imagen nos alcanza con la velocidad de la luz.

Yıldızın biz yıllar önceki halini görüyoruz. Çünkü o görüntü bize ışık hızıyla ulaşıyor.

Aunque exista vida en otras galaxias, es imposible para el hombre viajar a la velocidad de la luz para estudiarla.

Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.

El cerdo hormiguero tiene poderosas extremidades y garras afiladas, así que puede hacer una madriguera bajo tierra a alta velocidad.

Yer domuzunun güçlü bacakları ve keskin pençeleri var böylece yüksek hızda toprağa tünel kazabilir.

Cuando el Apolo 8 llegó a la Luna, la tripulación tuvo que encender su gran motor SPS para reducir la velocidad

son söze sahipti . Apollo 8 aya ulaştığında, mürettebat yavaşlamak ve Ay'ın yerçekimi tarafından ele geçirilmek

Tom le dijo a Mary que pensaba que un hipopótamo podía correr a una velocidad de unos 30 kilómetros por hora.

Tom Mary'ye su aygırlarının saatte yaklaşık 30 kilometrelik bir hızla koşabileceğini düşündüğünü söyledi.

De hecho, para moverse a cualquier velocidad el oso polar usa el doble de la energía que usan los demás mamíferos.

Aslında, herhangi bir hızda hareket etmek için kutup ayısı, çoğu diğer memelilerden iki katı daha fazla enerji harcar.

Ha habido un montón de quejas últimamente de que los conductores no respetan los límites de velocidad en el centro de Boston.

Son zamanlarda Boston şehir merkezinde hız limitlerine uymayan sürücüler hakkında çok sayıda şikâyet oldu.

Si la gravedad y la distancia son proporcionales a ella, si procedemos con la velocidad de la luz desde la región ecuatorial al opuesto del mundo

Yer çekimi ve uzaklık ile orantılıysa biz ekvator bölgesinden dünyanın tersine doğru ışık hızıyla ilerlersek

- El propósito de una rotonda es alentar el tráfico.
- El propósito de una rotonda es reducir la velocidad del tráfico.
- El propósito de una rotonda es ralentizar el tráfico.

Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.