Translation of "Renunciar" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Renunciar" in a sentence and their turkish translations:

Quiero renunciar.

Bırakmak istiyorum.

Tuve que renunciar.

Geri adım atmak zorundaydım.

No podía renunciar,

Bırakamazdım

Tom quiere renunciar.

Tom istifa etmek istiyor.

Voy a renunciar.

İstifa edeceğim.

Yo debería renunciar.

Bırakmalıyım.

Creo que deberías renunciar.

Bence bırakmalısın.

Tom tuvo que renunciar.

Tom istifa etmek zorundaydı.

Debes renunciar a ese miedo,

korkulardan arınarak

Tom está tratando de renunciar.

Tom bırakmaya çalışıyor.

Pensé que ibas a renunciar.

Ben çıkacağını düşündüm.

Pienso renunciar a esta compañía.

Bu şirketten ayrılmak istiyorum.

- Decidí dimitir.
- He decidido renunciar.

Ben istifa etmeyi seçtim.

Pueden renunciar a lo que quieren,

Ya o şeyi istemekten vazgeçersin,

¿Cómo puedo renunciar a este trabajo?

Bu işi nasıl bırakabilirim?

Tomás va a renunciar el lunes.

Tom pazartesi günü çıkacak.

Tom decidió renunciar a su trabajo.

Tom işini bırakmaya karar verdi.

Tuve que renunciar a mi plan.

Planımdan vazgeçmek zorunda kaldım.

Tom tuvo que renunciar a su sueño.

Tom hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı.

Él no tiene más opción que renunciar.

İstifa etmekten başka seçeneği yoktu.

- ¿Estás segura de que quieres renunciar a tu trabajo?
- ¿Estás seguro de que quieres renunciar a tu trabajo?

İşini bırakmak istediğinden emin misin?

Creo que deberíamos renunciar a la incredulidad ahora

Artık inançsızlıktan bence vazgeçmeliyiz

Hay rumores de que él va a renunciar.

Onun istifa edeceği söylentileri var.

¿Estás pensando seriamente en renunciar a tu trabajo?

İşini bırakmayı ciddi olarak düşünüyor musun?

¿no crees que es hora de renunciar a él?".

sence de bundan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi?"

Y nunca nos permitieron renunciar a nuestros ambiciosos proyectos.

hedeflerimizden ve çabalarımızdan asla vazgeçmememizi sağlayan insanlar.

Se vio obligado el ministro a renunciar al gabinete.

Bakan, kabineden istifa etmek zorunda kaldı.

No hubo más opción, que renunciar al proyecto completo.

Tüm projeden vazgeçmekten başka seçenek yoktu.

Sin renunciar a la medida, sin miedo, pero sin subestimar

Tedbirden vazgeçmeden, korkmadan ama hafife de almadan

No sabía que él había decidido renunciar a su trabajo.

Onun işini terk etmek için karar verdiğini bilmiyordum.

Ahora que decidiste renunciar a tu trabajo, te ves feliz.

İşinden ayrılmaya karar verdiğinden dolayı mutlu görünüyorsun.

Él tuvo que renunciar a su sueño después del accidente.

Kazasından sonra hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı.

Las semanas de 60 horas de trabajo; algunos escogen renunciar enteramente

sessizce uzaklaştığını ve ben de dâhil bazılarının, genç yaşlarda

Tom no sabía que Mary había decidido renunciar a su trabajo.

Tom Mary'nin işini bırakmaya karar verdiğini bilmiyordu.

Fue porque no quería renunciar a mi poder ni a mis ingresos.

sahip olduğum güçten veya gelirden vazgeçmek istemememdi.

- Yo sé cuándo renunciar.
- Yo sé cuándo parar.
- Yo sé cuándo abandonar.

- Ne zaman istifa edeceğimi biliyorum.
- Ne zaman duracağımı biliyorum.

Ella no pudo renunciar completamente a sus esperanzas de casarse con él.

O onunla evlenme umudundan tamamen vazgeçemedi.

Tom no quiere renunciar a su sueño de convertirse en un astronauta.

Tom bir astronot olma hayalinden vazgeçmek istemiyor.

No tengo más remedio que renunciar a mi sueño de ir al extranjero.

Yurt dışına gitme fikrinden vazgeçmekten başka yapabileceğim bir şey yok.

Ella fue incapaz de renunciar completamente a su sueño de viajar al extranjero.

O, yurt dışına seyahat etme hayalinden tamamen vazgeçemedi.

- No creo que debas renunciar a tu trabajo.
- No creo que debas dejar tu trabajo.

İşini bırakman gerektiğini düşünmüyorum.

Serios problemas: se vio obligado a renunciar a su cargo y pasó 6 semanas en prisión.

soktu : görevinden istifa etmek zorunda kaldı ve 6 hafta hapis yattı.

Una nueva ley excluía a los ex aristócratas del ejército, y Davout tuvo que renunciar a su cargo una vez más.

yeni bir yasa, eski aristokratları ordudan men etti ve Davout, görevinden bir kez daha istifa etmek zorunda kaldı.