Examples of using "Exterior" in a sentence and their turkish translations:
iç ve dış politikamız.
O, yurt dışında eğitim gördü.
Japonya dış ticarete bağlıdır.
Pencerelerden dışarı eğilmek yasaktır.
Ben bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.
İkinci unsur ise dış kilidi açmak.
Dışlarında olduğu kadar içlerinde de.
Babam dış ticaretle uğraşır.
Ben önümüzdeki yıl yurt dışına gitmek istiyorum.
Yurt dışına gittiğinde çok para harcar.
Hükümet dış politikasını değiştirmek zorunda kaldı.
Evin dışarısı çok köhneydi.
Vücutların ve düş görünüşün o kadar çok üzerinde duruyoruz ki
dış yüzeyindeki buzul erimeye başlıyor
onun en dış çevresini ise yer kabuğu çevreliyor
O yurt dışında.
Gelecek yıl yurt dışında eğitim almak istiyorum.
Bunun anlamı bir dış gezegenin her iki yörüngesi için
tutuksuz bir şekilde davası için savaşabiliyor.
Bu fotoğraf, kapalı alan çiftliğine dönüştürdüğümüz
Tanınmış psikolog görünüşte amcama benziyor.
Mürettebat uzaya yolculuk yapmak için hazırlanmakla meşgul.
- Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı.
- O, yurt dışındaki deneyimi hakkında çok sayıda kitaplar yazdı.
Hükümet, dış politikasında değişiklikler yapmak zorunda kaldı.
Bu doktora dış dünyayla bir bağlantı olduğunu gösterir.
Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.
Evde kalmak, kendinizi izole etmek ve dış dünyayla sıfır kontakta bulunmak.
Bu sizin yurt dışına ilk seyahatiniz mi?
Terör örgütü, elçilik dışındaki bomba patlamasından sorumluydu.
Kurumsallıktan uzak,sadece kendi yasaları olan,dışarıya kapalı bir şirket.
Duvarın iç kısmı beyaz, dış kısmı ise yeşil renkte.
Maria yatalaktı. Dışarıdaki dünyayla tek irtibatı televizyon yayınları aracılığıyla oluyordu.