Translation of "Interior" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Interior" in a sentence and their turkish translations:

En ropa interior".

köpek balıkları ile yüzmeye gidelim."

Establecer un objetivo interior.

içsel odak noktanızı tanımlayın.

No llevo ropa interior.

Hiç iç çamaşırı giymiyorum.

Nuestra política interior y exterior.

iç ve dış politikamız.

Alguien me empujó al interior.

Birisi beni içeri itti.

Sentí como si el andamio interior

Bana tanı koyulduğundan beri beni bir arada tutan

Se oyen voces en el interior.

İçerden sesler geliyordu.

Ahora vemos el interior del castillo.

Şimdi kalenin içini görüyoruz.

En el exterior y en el interior.

Dışlarında olduğu kadar içlerinde de.

La ropa interior ya se habría apagado

Külot mu? Külot şimdiye çoktan sönerdi.

Las frutas tienen semillas en su interior.

Meyvelerin içinde tohumları vardır.

Esta puerta está cerrada desde el interior.

Bu kapı içeriden kilitli.

Vive en una pequeña ciudad del interior.

O, sahilin arkasındaki bölgede küçük bir kasabada yaşıyor.

Cámbiate de ropa interior todos los días.

Günlük olarak iç çamaşırı değiştirin.

Y lo hacíamos al interior del vestidor.

kabinlerde yapardık.

Visitemos en ropa interior la Gran Muralla,

Hadi Çin Seddi'nde iç çamaşırımızla yürümeye gidelim.

¿Dónde está su sección de ropa interior?

İç çamaşırı bölümünüz nerede?

Que es la naturaleza de la paz interior.

ki bu iç huzurunuzun doğasında vardır.

Soy neurocientífica y me centro en el interior

Ben bir nörobilimciyim ve odaklandığım yer içerisi,

¿Qué tal si todos abrazamos nuestro interior perezoso

İçimizdeki tembel hayvanı kucaklayalım mı,

Puede empujar cometas al interior del sistema solar

kuyruklu yıldızları güneş sisteminin iç kısmına doğru itebiliyor

Está prohibido fumar en el interior del cine.

Sinemada sigara içmeye izin verilmez.

Él está caminando por ahí en ropa interior.

İç çamaşırlarıyla geziniyor.

No llevaba nada puesto excepto su ropa interior.

İç çamaşırı hariç hiçbir şey giymiyordu.

Estas cajas tienen mucho espacio en su interior.

Bu kutuların iç kısmında bol alanı var.

Vamos a aventarnos del paracaídas en ropa interior,

Hadi piramitlere iç çamaşırımızla paraşütle atlamaya gidelim.

Me robaron la cartera de un bolsillo interior.

İç cebimden cüzdanımı çaldırdım.

- Estoy empapado hasta la ropa interior.
- Estoy chorreando.

İliklerime kadar ıslandım.

A que empiecen la labor antiracista en su propio interior.

ırkçılık karşıtı çalışma yapmaya başlamaları için destekliyorum.

Son más pequeños que los lobos del interior de Alaska

Alaska'nın iç kesimlerindeki kurtlardan küçük.

Los bordados en el interior estaban cubiertos con un fino yeso

içeride bulunan işlemeler ince bir sıva ile kapatıldı

Él se sacó la cartera del bolsillo interior de su chaqueta.

O iç ceket cebinden cüzdanını çıkardı.

Para encauzar la luz solar directa a un cultivo vertical de interior

Güneş ışığını doğrudan iletebilmek için

Quiero mostrarles un ejemplo más de una escena de interior que capturamos,

Şimdi size kapalı alanda çektiğimiz başka bir örneği göstermek istiyorum.

Pero la verdad es que se extiende hacia el interior del cuerpo.

fakat aslında, vücudun derinlerine uzanıyor.

El edificio en su interior está diseñado en realidad por el sonido, pueden ver.

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

La Tierra es una especie de bola con un gran imán en el interior.

Dünya, içinde büyük bir mıknatısı olan bir top gibidir.

Le deseo a todo el mundo una vida tan buena como su bondad interior.

Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim.

Él es el dueño de cuatro haciendas muy grandes en el interior de São Paulo.

O Sao Paulo'nun içindeki dört tane çok büyük çiftliğin sahibidir.

La ciudad en donde vivo es muy tranquila y parecida a un pueblo del interior.

Yaşadığım kasaba çok sessiz ve bir köye benziyor.

La trampilla interior se fijó en su lugar con 6 pernos grandes, que debían desenroscarse manualmente

İç kapak, bir anahtarla manuel olarak sökülmesi gereken 6 büyük cıvata ile yerine sabitlendi

El taipán del interior, una serpiente encontrada en Australia, es la serpiente más venenosa del mundo.

Avustralya'da bulunan bir yılan olan "içbölge taypanı" dünyanın en zehirli yılanıdır.

Por fuera este edificio no es notable, pero si mira usted adentro, hay un hermoso patio interior.

Bu bina dışarıdan dikkat çekici değildir ama içine bakarsanız çok güzel bahçeli bir iç avlu vardır.

- La muralla es blanca en el interior y verde en el exterior.
- La pared es blanca por dentro y verde por fuera.

Duvarın iç kısmı beyaz, dış kısmı ise yeşil renkte.

Ella piensa que el hecho de que él reconozca su problema es muy positivo, y demuestra que en el interior él quiere cambiar por vos.

Onun sorunun çok olumlu olduğunu itiraf ettiği gerçeğini düşünüyor ve onun derinleştiğini gösteriyor, o sizin için değiştirmek istiyor.