Translation of "Evidencia" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Evidencia" in a sentence and their turkish translations:

Tengo evidencia.

Kanıtım var.

- La evidencia es irrefutable.
- La evidencia es irrebatible.

Kanıtlar tartışmasızdır.

Tráeme la evidencia.

Bana kanıtı getir.

Debemos destruir la evidencia.

Kanıtları yok etmemiz lazım.

La evidencia es clara.

Kanıt açıktır.

Aunque no hay evidencia completa

Tam bir kanıt olmasada

Dan intentó destruir la evidencia.

Dan kanıtı yok etmeye çalıştı.

Las afirmaciones extraordinarias requieren evidencia extraordinaria.

Olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıt gerektirir.

La evidencia estaba en mi contra.

- Bu delil bana karşı.
- Bu delil benim aleyhime.

La evidencia habla por sí misma.

Kanıt gün gibi ortada.

Fue entonces cuando comenzamos a ver evidencia

İşte o zaman gerçek, önemli

Apenas el año pasado, finalmente publicamos evidencia

Geçen yıl sonunda kanıtlar yayınladık,

Porque la evidencia los obliga a corroborarla.

Çünkü bulgular sizi kanıtlamaya zorlar.

La evidencia nos convenció de su inocencia.

- Delil bizi onun masumluğuna ikna etti.
- Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.

- No hay evidencia.
- No tienen ninguna prueba.

Hiçbir kanıt yoktur.

Vas a dejar a Tom en evidencia.

Tom'u utandıracaksın.

Este coche pondrá a otros coches en evidencia.

Bu yeni araba diğer arabalara taş çıkartacak.

Pero incluso la evidencia puede no ser prueba suficiente.

Ancak bulgu bile kanıt olmayabilir.

Tenemos evidencia especial que prueba que él es culpable.

Bazı özel kanıtlarımız var onun suçlu oluşunu kanıtlayan.

La policía plantó evidencia en la escena del crimen.

Polis olay yerinde kanıt gizledi.

Pero el verdadero conocimiento experto se basa en la evidencia.

Fakat gerçek uzmanlık bulguda bulunur.

Si es verdad, ¿está sustentada con evidencia a gran escala?

Eğer doğruysa bunu destekleyen geniş ölçekli bulgu var mı?

Y solamente con evidencia podemos avanzar de un mundo posverdad

Ve ancak kanıtlar ile hakikat ötesi dünyadan

Las cinco soluciones basadas en evidencia para lo que funciona.

beş delile dayalı çözümü buluyoruz.

El policía investigó cuidadosamente el cuarto en busca de evidencia.

Polis kanıt ararken odayı inceledi.

Desafortunadamente, no podemos llegar a la evidencia que respalda estas afirmaciones.

Bu iddiaları destekleyici delillere maalesef ulaşamıyoruz

La policía encontró evidencia de que el hombre cometió el crimen.

Polis, adamın suçu işlediğine dair kanıt buldu.

- Cuando estuvo frente a la evidencia, tuvo que admitir que él era el culpable.
- Cuando fue confrontado con la evidencia tuvo que admitir su culpa.

O delil ile karşı karşıya geldiğinde, suçlu olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.

No hay evidencia de que esta enfermedad sea causada por la dieta.

Bu hastalığın diyetten kaynaklandığına dair hiçbir kanıt yoktur.

La huella digital de Tom era evidencia de que él estaba ahí.

Tom'un parmak izi onun orada olduğuna dair delildi.

La versión de Dan de la historia no coincide con la evidencia.

Dan'ın hikaye versiyonu kanıtla eşleşmedi.

A pesar de esto, a pesar de la evidencia que conecta terrorismo con falsificación,

Ama buna rağmen, terörizm ve sahteciliğin ilişkisini gösteren bu kanıtlara rağmen,

Sigo pensando que es poco probable que encontremos alguna evidencia para demostrar la culpabilidad de Tom.

Tom'un suçsuzluğunu kanıtlamak için herhangi bir kanıt bulmamızın hala olası olmadığını düşünüyorum.

- No hay evidencia de que Tom haya hecho nada ilegal.
- No hay pruebas de que Tom haya hecho nada ilegal.

Tom'un yasadışı bir şey yapmış olduğuna dair hiçbir kanıt yok.