Examples of using "Tráeme" in a sentence and their turkish translations:
Bana gazeteyi getir.
Bana sözlüğü getir.
Bana elbiselerimi getir.
Bana kanıtı getir.
Bana bir bira daha getir.
Bana bardağımı ver.
Bana şapkamı getir.
Bana bir havlu getir.
Bana flütü getir.
Bu kitabı benim için alın.
Bana dergileri getir.
Bana bir parça tebeşir getir.
Anahtarı bana getir.
Bana gözlüğümü getir.
Gözlüğümü getir.
- Gözlüğümü getir.
- Bana gözlüğümü getir.
Bana bir kova su getirin.
Bana kuru bir havlu getirin.
Bana nemli bir havlu getirin.
Bana biraz buz getir.
Bana yiyecek bir şey getir.
Bana gazeteyi getir lütfen.
Bana da bir bardak süt getir.
Bana bir parça tebeşir getir.
O bardak sütü bana getir.
Bana biraz soğuk su getirin.
Bana bir bardak bira getir.
- Lütfen bana bir sandalye al.
- Lütfen bana bir sandalye getir.
- Bana bir sandalye getirin lütfen.
- Bana bugünkü gazeteyi getir.
- Bana bugünün gazetesini getir.
Lütfen bana temiz bir bıçak getir.
Bana bir fincan kahve getir, lütfen.
Bana bir parça kağıt getir, lütfen.
Bana bir bardak su getir lütfen.
Lütfen bana bir fincan kahve daha ver.
Lütfen bana bir bardak çay getir.
Bana bir fincan kahve getir, lütfen.
- Kitabı bana getir, Tom'a değil.
- Kitabı Tom'a değil bana getir.
Lütfen bana bir bira getir, çok soğuk bir tane.
Renk benim için fark etmez, bana bir kalem getir.
Lütfen bana bugünün gazetesini getir.
Bana gazeteyi getir lütfen.
Lütfen bana bir fincan çay getir.
Bana temiz bir tabak getir ve bu kirli tabağı alıp götür.