Translation of "Misma" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Misma" in a sentence and their turkish translations:

Compartiríamos la misma cama y la misma casa,

Aynı yatağı ve evi paylaşacaktık,

- Lo probó ella misma.
- Ella misma lo intentó.

Onu kendisi denedi.

- Vamos a la misma escuela.
- Estudiamos en la misma escuela.

Aynı okula gidiyoruz.

Misma mierda, diferente día.

- Her gün aynı bok.
- Her gün aynı terane.

Tenemos la misma edad.

Aynı yaştayız.

Ella misma le ayudó.

O, kendisi ona yardım etti.

¿De la misma manera?

- Aynı şekilde mi?
- Aynı yolla mı?

- Ellos vienen de la misma ciudad.
- Ellas vienen de la misma ciudad.

Onlar aynı şehirden geliyor.

- Ellas dormían en la misma cama.
- Ellas durmieron en la misma cama.

Onlar aynı yatakta uyudular.

Estudiaron en la misma universidad

bunlar aynı üniversite de okudu

Estoy en la misma situación.

Ben aynı durumdayım.

Ella está murmurando consigo misma.

O kendi kendine mırıldanıyor.

Son de la misma edad.

Onlar aynı yaşta.

No lo hice yo misma.

Onu kendim yapmadım.

No es la misma cosa.

Bu aynı şey değil.

Ella misma hizo el jugo.

O, meyve suyunu kendi başına yaptı.

Tuve exactamente la misma sensación.

Ben tam olarak aynı duyguya sahiptim.

Dormimos en la misma pieza.

Biz aynı odada uyuduk.

Durmieron en la misma habitación.

Onlar aynı odada uyudular.

Ambos queremos la misma cosa.

İkimiz de aynı şeyi istiyoruz.

Yo tengo la misma edad.

- Ben aynı yaştayım.
- Benzer yaştayım.

Ella misma preparó la cena.

O, akşam yemeğini kendisi pişirdi.

Puedo repetir la misma pregunta.

Aynı soruyu tekrar sorabilirim.

Tendré que hacerlo yo misma.

Bunu kendim yapmam gerekecek.

Siempre hace la misma pregunta.

O her zaman aynı soruyu soruyor.

Tienen exactamente la misma cara.

Onlar tam aynı yüze sahipler.

Me sorprendí a mí misma.

Kendim şaşırdım.

Puedo cuidarme a mí misma.

Kendime dikkat edebilirim.

Quizás sea la misma persona.

Belki aynı kişidir.

Yo misma hice esta prenda.

Bu giysiyi ben kendim yaptım.

Ella misma hizo la tarea.

Ödevi kendi yaptı.

No es la misma que cómo me siento pidiendo dinero para mí misma.

hissettiğim ile kendim için para istemekle hissettiğim aynı değil.

- Compré la misma camisa que tú.
- Me compré la misma camisa que tú.

Seninki gibi aynı gömleği aldım.

- Tengo la misma raqueta que tú.
- Tienes la misma raqueta que tengo yo.

Benimki ile aynı rakete sahipsin.

- Él tiene la misma edad que yo.
- Tiene la misma edad que yo.

Benimle aynı yaşta.

- Tenés la misma edad que mi novia.
- Tienes la misma edad que mi novia.
- Tiene la misma edad que mi novia.

Kız arkadaşımla aynı yaştasın.

Y si no es ella misma,

o bağımlı değilse bile,

Y se dijo a sí misma:

ve kendi kendine

"Tiene la misma edad que yo.

"Benimle aynı yaşta.

Pero bueno, es la misma tesis

Neyse... Bunun için yine

Y de la misma clase social.

benzer arka planı olan çocuklar seçildi.

Versiones ligeramente diferentes de la misma

onun biraz daha farklı versiyonları

Creo que muestra la misma sensibilidad

aynı hassasiyeti gösterir diye düşünüyorum

Le gustaba hablar sobre sí misma.

Kendinden bahsetmeyi severdi.

Es necesario que vaya ella misma.

Bizzat gitmesi gerekli.

No sea tan dura consigo misma.

Kendine bu kadar sert olma.

Todos estamos en la misma situación.

Hepimiz aynı durumdayız.

Dio la misma respuesta que antes.

Önceki gibi aynı cevabı verdi.

Quiero la misma cosa que tú.

- Senin istediğinin aynısını istiyorum.
- Seninle aynı şeyi istiyorum.

Él siempre hace la misma pregunta.

O her zaman aynı soruyu sorar.

Los dos tenemos la misma edad.

- İkimiz de aynı yaştayız.
- Biz ikimiz de aynı yaştayız.

Voy a hacer esto yo misma.

Bunu kendim yapacağım.

Ella es ella misma otra vez.

O yine kendisidir.

La misma cosa aplica para mi.

- Aynısı benim için de geçerli.
- Aynısı bana da oluyor.

Siempre está contando la misma historia.

O sürekli aynı hikayeyi anlatıyor.

Somos dos de la misma clase.

Birbirimize çok benziyoruz.

Tú siempre reservas la misma habitación.

Her zaman aynı odayı tutuyorsun.

Porque las he realizado yo misma.

çünkü bunların hepsini tecrübe ettim.

Estudiamos inglés en la misma clase.

Biz aynı sınıfta İngilizce öğrenimi görmekteyiz.

La evidencia habla por sí misma.

Kanıt gün gibi ortada.

Tengo la misma edad que tú.

- Seninle aynı yaştayım.
- Yaşım seninle aynı.

- Él tiene más o menos tu misma edad.
- Él es casi de tu misma edad.

O yaklaşık seninle aynı yaştadır.

- Ella y yo somos de la misma edad.
- Ella y yo tenemos la misma edad.

O ve ben aynı yaştayız.

- Me sentí de la misma manera.
- Yo sentí lo mismo.
- Me sentía de la misma manera.

Aynı şekilde hissettim.

Pero ¿y si cuestionamos la premisa misma?

Bu önermenin kendisini sorgularsak,

Debe ser abordado de la misma manera.

aynı yolun izlenmesi gerektiğine inanıyorum.

Porque la tecnología misma forma la barrera

çünkü teknolojinin kendisi

Quiero decir, todos tienen la misma raíz

Yani hepsinin temelinde aynı şey var, değil mi?

La correspondencia secreta y silenciosa conmigo misma.

Kendimle gizli ve sessiz bir yazışma.

De hecho, la sociedad misma fue criticada

aslında toplumun ta kendisi eleştirildi

Naoki y Kaori tienen la misma edad.

Naoki Kaori kadar yaşlıdır.

¿De verdad horneaste la tarta tú misma?

Turtayı gerçekten kendin mi pişirdin?

Dos familias viven en la misma casa.

İki aile aynı evde yaşamaktadır.

Tú y yo tenemos la misma edad.

Sen ve ben benzer yaştayız.

Esos dos niños tenían la misma edad.

Şu iki çocuk aynı yaştaydı.

Compré la misma cámara que tienes tú.

Senin sahip olduğun kameranın aynısını aldım.

Tiene la misma edad que mi hermana.

O, yaklaşık olarak kız kardeşimle aynı yaşta.

No hace falta que vaya ella misma.

Oraya bizzat gitmesine gerek yok.

Enfatizó que lo había hecho ella misma.

O, onu kendi başına yaptığını vurguladı.

- Ellos tienen la misma edad.
- Son coetáneos.

Onlar aynı yaştalar.

Tú y yo tenemos la misma idea.

Sen ve ben aynı fikre sahibiz.

Él tiene la misma edad que yo.

Benimle aynı yaşta.

Por entonces estábamos en la misma clase.

Biz, o zaman aynı sınıftaydık.

misma lo has dicho a menudo.

Sen sık sık kendin öyle söyledin.

No tendrás la misma suerte otra vez.

Aynı şansa tekrar sahip olmazsın.

Tom y Mary tienen la misma edad.

Tom ve Mary aynı yaşta.

Tomás tiene la misma edad que María.

Tom, Mary kadar yaşlı.

Le hice la misma pregunta a Tom.

Tom'a aynı soruyu sordum.

La música buena habla por sí misma.

İyi müzik kendisi için konuşur.