Translation of "Escapar" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Escapar" in a sentence and their turkish translations:

- No podés escapar.
- No puedes escapar.

- Kaçamazsın.
- Kaçamazsınız.

Intenté escapar.

Ben kaçmaya çalıştım.

Logré escapar.

Ben kaçabildim.

- No seremos capaces de escapar.
- No podremos escapar.

Biz kaçamayacağız.

Ellos intentaron escapar.

Onlar kaçma girişiminde bulundular.

Ella logró escapar.

O kaçmayı başardı.

Tom quiere escapar.

Tom kaçmak istiyor.

No podés escapar.

Kaçamazsın.

Él intentó escapar.

O, kaçma girişiminde bulundu.

Nadie pudo escapar.

Hiç kimse kaçamadı.

No pueden escapar.

Onlar kaçamazlar.

Y rehusarse a escapar,

kaçacak çıkışlar olmasına rağmen kaçmayı reddetmek ve

Estaba desesperado por escapar.

Kaçmak konusunda umutsuzdu.

No te dejaré escapar.

Kaçmana izin vermeyeceğim.

Tom estaba intentando escapar.

Tom kaçmaya çalışıyordu.

Por fortuna pudieron escapar.

Neyse ki onlar kaçabildi.

No trataré de escapar.

Ben kaçmaya çalışmayacağım.

No los dejen escapar.

Onların kaçmasına izin vermeyin.

Y ya no podía escapar.

Istakozun kaçma şansı yoktu.

No tuve oportunidad de escapar.

Kaçmak için şansım yoktu.

El pez se quiere escapar.

Balık kaçmak istiyor.

No dejes escapar la oportunidad.

Bu fırsatı kaçırmayın.

No tiene caso tratar de escapar.

Kaçmaya çalışmanın faydası yok.

No puedes escapar de tus responsabilidades.

Sorumluluklarından vazgeçemezsin.

Dan intentó escapar de la comisaría.

Dan karakoldan kaçmaya çalıştı.

No te dejaré escapar de aquí.

Burada kaçmana izin vermeyeceğim.

Creo que me voy a escapar.

Sanırım kaçacağım.

- Esta niña pequeña dejó escapar a los pájaros.
- Esta chiquita dejó escapar a los pájaros.

Bu küçük kız kuşların kaçmasına izin verdi.

¡Nunca traten de escapar de un lobo!

Asla bir kurttan hızlı koşmaya çalışmayın!

Me soltó e intentó escapar del lugar.

Beni bıraktı ve bölmeden çıkmaya çalıştı.

Él admitió que quería escapar de aquí.

Buradan kaçmak istediğini itiraf etti.

Fui arrestado porque lo ayudé a escapar.

- Onun kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.
- Kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.

Yo no ayudé a Tom a escapar.

Tom'un kaçmasına yardım etmedim.

Esta vez no podremos escapar del castigo.

- Bu kez cezadan kaçamayacağız.
- Bu defa cezalandırılmaktan kaçamayacağız.

Mi lucha no es escapar de la tormenta.

Mücadelem fırtınadan kaçmak değil.

Y dejé escapar un gran suspiro de alivio.

Rahat bir nefes aldık.

La rosquilla no puede escapar, pero sí contraatacar

Düğme mercan kaçamaz... ...ama karşı koyabilir.

Para escapar de los peligros de la noche.

...usulca ağaçların arasında uçarlar.

Y ahí ya no me pude escapar más.

Ondan sonra da ellerinden kurtulamadım.

Tom habló demasiado y dejó escapar el secreto.

Tom çok fazla konuştu ve sırrı ağzından kaçırdı.

Lo atamos para que así no pudiera escapar.

Kaçamasın diye onu bağladık.

El hombre no puede escapar a la muerte.

İnsan ölümden kaçamaz.

¡Maldita sea! Se me ha vuelto a escapar.

Kahretsin! Beni yine kaçırdı.

- ¿Por qué intentaste escapar?
- ¿Por qué trataste de escapar?
- ¿Por qué trataste de arrancarte?
- ¿Por qué intentó usted huir?

Neden kaçmaya çalıştın?

Mariscal Murat que le habrían permitido escapar al enemigo.

Mareşal Murat'tan düşmanın kaçmasına izin verecek

Esta vez no te vas a escapar del castigo.

Bu kez cezadan kaçamazsın.

Tom ayudó a Mary a escapar de la prisión.

Tom Mary'nin hapishaneden kaçmasına yardım etti.

Si te topas con un rinoceronte enojado, no podrás escapar.

Öfkeli bir gergedanla karşılaşırsanız pek kaçma şansınız olmaz.

El hombre, un padre en sus 50, intenta escapar desesperadamente.

Ellili yaşlardaki bu baba can havliyle kaçmaya çalışıyor.

Estas crías crecen tan rápido que ya pueden escapar del cocodrilo.

Bu yavrular o kadar hızlı büyüyor ki, daha şimdiden timsahtan koşarak kaçabiliyorlar.

Fabio había sido humillado por permitir que su enemigo para escapar.

Fabius hasmının kaçışına izin vermesinden ötürü küçük düşürülmüştü.

Y ayudar a las familias camboyanas a escapar de la pobreza.

ve Kamboçyalı ailelerin fakirlikten kurtulmasına uğraşıyoruz.

Algunos niños recurren al suicidio para escapar de una presión insoportable.

Bazı çocuklar dayanılmaz baskıdan kaçmak için intihara başvuruyorlar.

Tom intentó distraer a la policía para que Mary pudiese escapar.

- Tom Mary'nin kaçabilmesi için polisin dikkatini dağıtmaya çalıştı.
- Tom Mary kaçabilsin diye polisin dikkatini dağıtmaya çalıştı.

Tom trató de escapar pero fue capturado rápidamente por los secuestradores.

Tom kaçmaya çalıştı ama onu kaçıranlar tarafından hızla tekrar yakalandı.

- No te puedes escapar de mí.
- No puedes escaparte de mí.

Sen benden kaçamazsın.

Tom corrió tan rápido como pudo para escapar del oso furioso.

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

O individuos que intentan escapar de la violencia infligida por los humanos.

veya insanların korkunç zorbalığından kaçmak istemeleri olarak yorumluyor.

- La niña dejó escapar al pájaro.
- La niña dejó al pájaro libre.

Kız kuşu serbest bıraktı.

Tom logró escapar de la habitación donde sus secuestradores lo tenían encerrado.

Tom onu kaçıranların kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.

Tom describió como fue capaz de escapar del cuarto cerrado con llave.

Tom onun kilitli bir odadan nasıl kaçabildiğini tarif etti.

Y que sabía que ambas opciones me ayudarían a escapar de la situación,

ve her iki seçeneğin de beni bu durumdan kurtarabileceğini bilsem de

Porque pensé que si ellos pudieron encontrar la manera de escapar al odio,

çünkü onlar nefretten arınmayı başarabilmişlerse geri kalanımız da

- No dejes que esta oportunidad se te vaya.
- No dejes escapar esa oportunidad.

- Bu fırsatın kaçmasına izin vermeyin.
- Bu fırsatı kaçırmayın.

Dice que en casos así, los humanos no tienen opción de escapar del ataque.

insanların azgın bir gergedandan kurtulma şansı olmadığını söylüyor.

Las órdenes mal redactadas provocaron retrasos y el ejército de la Coalición pudo escapar.

Kötü hazırlanmış emirler gecikmeye neden oldu ve Koalisyon ordusu kaçmayı başardı.

Brian se arrepiente de haber empezado una relación amorosa con ella y quiere escapar.

Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.

El diseño de la pesada escotilla de varias piezas de la nave hizo imposible escapar.

Uzay aracının ağır, çok parçalı ambarının tasarımı kaçmayı imkansız hale getirdi.

Como dijo nuestro capitán, es tarde para escapar cuando los tiburones te están devorando las piernas.

Kaptanımızın söylediği gibi, köpek balıkları bacaklarınızı yiyorsa kaçmak için çok geçtir.

Un sondeo del que ninguna larva puede escapar. La selva se arrastra y se desliza de noche.

Hiçbir kurtçuk bu sondadan kaçamaz. Yağmur ormanını geceleyin böcekler basar.

Al esquivarlo con mucho susto una y otra vez, cada vehículo trata de escapar de la bestia rompehuesos.

Yürek hoplatan tehlikeli yakınlaşmalar nedeniyle araçlar teker teker kemikleri kıracak güce sahip canavardan kaçmaya çalışıyor.

Sí, quieren escapar, pero a veces causan daños colaterales al tratar de salir y vemos eso en los ataques.

kaçmak isterler ama bazen gitmeden biraz zarar vermek isterler. Saldırılarda bunu görüyoruz.

- El perro se está tratando de escapar.
- El perro está tratando de huir.
- El perro se está tratando de arrancar.

Köpek kaçmaya çalışıyor.

- Creo que es altamente improbable que podamos escapar de esta prisión.
- Creo que es muy improbable que podamos huir de esta cárcel.

Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.