Translation of "Intenté" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Intenté" in a sentence and their turkish translations:

- Intenté decirte.
- Intenté decírselo.

Ben bunu sana anlatmaya çalıştım.

- Intenté salvarle.
- Intenté salvarlo.

- Onu korumaya çalıştım.
- Onu kurtarmaya çalıştım.

- Intenté hacerlo.
- Intenté hacer eso.

Onu yapmaya çalıştım.

Intenté ayudarle.

Ona yardım etmeye çalıştım.

Intenté escapar.

Ben kaçmaya çalıştım.

Intenté decírtelo.

Ben bunu sana anlatmaya çalıştım.

Intenté protegerte.

Seni korumaya çalıştım.

Intenté salvarla.

- Onu korumaya çalıştım.
- Onu kurtarmaya çalıştım.

Intenté salvarte.

Seni kurtarmaya çalıştım.

Lo intenté.

Denedim.

Intenté llamarla.

Onu aramaya çalıştım.

Intenté detenerlos.

Onları durdurmayı denedim.

- Intenté seguir tus instrucciones.
- Intenté seguir sus instrucciones.
- Intenté seguir vuestras instrucciones.

Sizin talimatlarınızın sonucuna güveniyorum.

Me intenté integrar.

- Araya kaynamaya çalıştım.
- Ortama uyum sağlamaya çalıştım.

Intenté escucharle atentamente.

Ben onu dikkatle dinlemeye çalıştım.

Intenté correr rápido.

Ben hızlı koşmak için gayret ettim.

Intenté no preocuparme.

Endişelenmemeye çalıştım.

Nunca intenté entrometerme.

Ben asla burnumu sokmaya çalışmadım.

Sólo intenté divertirme.

Ben sadece eğlenmeye çalıştım.

Intenté no despertarte.

Seni uyandırmamaya çalıştım.

Intenté constantemente perder peso

Sürekli kilo vermeye çalıştım.

Intenté de muchas maneras,

Elimden gelen her yolu denedim

Intenté escalar la montaña.

Dağa tırmanmaya çalıştım.

Intenté no parecer decepcionado.

Hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştım.

Intenté ocultar mi decepción.

Hayal kırıklığımı gizlemeye çalıştım.

Intenté dejar de fumar.

- Sigarayı bırakmaya çalıştım.
- Sigarayı bırakmayı denedim.

Por eso intenté hacerme invisible.

Ben de kendimi yokmuşum gibi göstermeye çalıştım.

Intenté una y otra vez.

Tekrar tekrar denedim.

Intenté comérmelo, pero no pude.

Bunu yemeye çalıştım ama yiyemedim.

Al menos intenté hacer algo.

En azından bir şey yapmaya çalıştım.

Intenté llamar, pero no contestaron.

Aramaya çalıştım ama cevap vermediler.

Intenté llamarte pero no pude.

Seni aramaya çalıştım ama arayamadım.

No intenté detener a Tom.

Tom'u durdurmaya çalışmadım.

Lo intenté, pero... jazz no.

Denedim, bu kadar, caz yok.

Lo encontré fácil cuando lo intenté.

Onu denediğimde, kolay buldum.

Lo intenté, pero no lo conseguí.

Denedim,ama başarılı olmadım.

Intenté distraerlo, pero fue en vano.

Dikkatini dağıtmaya çalıştım, ama boşuna oldu.

Intenté escribir con la mano izquierda.

Ben sol elimle yazmaya çalıştım.

Intenté enseñarle a conducir un coche.

Ona araba sürmeyi öğretmeye çalıştım.

Intenté poner fin a la discusión.

Kavgaya son vermeye çalıştım.

Lo intenté, pero no pude hacerlo.

Denedim ama ben onu başaramadım.

Intenté ayudarle, pero no hubo manera.

Ona yardımcı olmaya çalıştım ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Downton Abbey, de verdad, lo intenté.

Downtown Abbey, dinleyin, denedim.

Intenté llamarte anoche pero no contestaste.

Dün gece seni aramaya çalıştım, fakat cevap vermedin.

Intenté que hubiera mujeres en el directorio

Çalıştığım birçok şirketin yönetim kurulunda

Primero intenté ser comedi.. comedia... ¿Lo ven?

Stand-up komeddi -- komeddi... Gördünüz mü?

Cuando intenté procesar lo que él decía,

Ne dediğini çözmeye çalıştığımda

Intenté escribir todo lo que él dijo.

Onun söylediği her şeyi yazmaya çalıştım.

Intenté hacer indagaciones sobre su opinión indirectamente.

Onun fikrini dolaylı olarak araştırmaya başladım.

Intenté ponerme en contacto con la policía.

- Polise ulaşmaya çalıştım.
- Polisle bağlantı kurmaya çalıştım.

Intenté hablar con Tomás sobre mis sentimientos.

Duygularım hakkında Tom'la konuşmaya çalıştım.

Intenté y di lo mejor de mí;

Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.

Intenté encontrar el número de teléfono de ella.

Onun telefon numarasını bulmaya çalıştım.

- Ya lo intenté.
- Yo ya lo he intentado.

Onu zaten denedim.

Lo intenté más o menos por una hora.

Neredeyse bir saat denedim.

Intenté hacerme amigo de los compañeros de clase.

Sınıf arkadaşları ile arkadaş olmaya çalıştım.

Intenté muchas cosas pero después de todo fallé.

Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.

Intenté abrir la puerta a golpes, pero fue imposible.

Ben kapıyı kırarak açmaya çalıştım, ki bunu imkansız buldum.

Intenté convencer a un amigo de que no se casase.

Bir arkadaşımı evlenmekten vazgeçirmeye çalıştım.

Intenté darle algo de dinero, pero él no lo cogió.

Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.

Intenté cambiar de tema, pero ellos siguieron hablando de política.

Konuyu değiştirmeye çalıştım, ancak siyasetten söz etmeye devam ettiler.

No intenté etiquetarlo como suicida o como alguien que necesita tratamiento.

Ona intihara meyilli veya iyileşmesi gereken biri yaftası yapıştırmadım.

Hallé una enorme reja de metal que intenté trepar y cruzar,

Büyük bir metal kapı buldum, tırmanıp atlamaya çalıştım,

Intenté animarla, pero lo único que ella quería era estar sola.

Onu neşelendirmeye çalıştım ama tek istediği yalnız kalmaktı.

- Intenté fingir que no me importaba.
- Traté de fingir que no me importaba.
- Intenté fingir que me la traía al fresco.
- Traté de fingir que me la traía al fresco.
- Intenté fingir que me traía sin cuidado.
- Traté de fingir que me traía sin cuidado.

Umursamıyorum gibi davranmaya çalıştım.

Intenté hacer mis deberes, pero no sabía cómo hacerlos, así que me rendí.

Ev ödevimi yapmaya çalıştım, fakat nasıl yapacağımı gerçekten bilmiyordum, bu yüzden vazgeçtim.

No importa lo que intenté, Ken no haría lo que le dije que hiciese.

Ne kadar çabalarsam çabalayayım önemi yok, Ken ona yapmasını söylediğim şeyi yapmadı.

- Intenté ser como tú.
- He intentado ser como tú.
- He pretendido ser como tú.

Senin gibi olmaya çalıştım.

Intenté explicarle los ejercicios de álgebra, pero le entró por una oreja y le salió por la otra.

Ona cebir ev ödevini açıklamaya çalıştım ama o bir kulağından girdi diğerinden geri çıktı.

- Quiero hacer que Tom y Mary jueguen con John.
- Intenté hacer que Tom y Mary jugaran con John.

Tom ve Mary'yi John'la oynatmaya çalıştım.

- Intenté animarla, pero ella no hacía más que llorar.
- Traté de animarla, pero ella no hacía más que llorar.

Onu neşelendirmeye çalıştım ama o ağlamaktan başka bir şey yapmadı.