Examples of using "Encima" in a sentence and their turkish translations:
Pekâlâ, üzerimizde ne var?
O benim üst katımda yaşıyor.
Bunun üzerine oturmayın.
Yanımda hiç param yok.
- Yanında hiç para yok mu?
- Üstünde hiç para yok mu?
Ellerini çek üzerimden!
Ellerini üzerimden çek.
Yanınızda kaç para var?
Benim odam tam yukarıda.
Omzunun üzerinden arkasına baktı.
Onu masanın üzerine bırak.
Yanımda çok para yok.
Cookie Kate'nin üzerinden atladı.
Bazı taşların üstünde dinlendik.
Çocuk kanepeye uzandı.
Masada hiç dolma kalem yok.
Çatının üstünde ay gördüm.
Masanın üzerinde oturuyorum.
Onu masanın üzerine koydum.
Her şeyden önce görev.
Masanın üstünde bazı kitaplar vardır.
- Güneş ufuktan yükseldi.
- Güneş ufuktan doğdu.
Tom hendeğin üzerinden atladı.
Jani üst katımda ve Mari alt katımda yaşıyor.
Kedi masanın üstüne atlar.
Senin fincanın masada.
Mermi dizin üzerine girdi.
- Hiç kimse hukukun üstünde değil.
- Kimse yasalardan üstün değildir.
- Masanın üzerinde iki tabak var.
- Masanın üstünde iki tabak var.
Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.
Masada bir vantilatör var.
Şu anda yanımda çok az param var.
Anahtarlarımı masada bıraktım.
Kadın masanın üstündedir.
Tom çitin üzerinden baktı.
Ben bulutların üzerinde uçmak istiyorum.
Isıtıcının üstüne cüzdanını koyma.
Tom çiti aştı.
Anahtar masanın üstünde.
Ken duvarın üzerinden atladı.
Tom çitin üzerine tırmandı.
Kedi masanın üzerinde uyuyor.
Masanın üstünde bazı kitaplar var.
Tavşan köpeğin üstünden atladı.
Uçaklar üzerimizde uçar.
Gözümü ondan alamıyordum.
Masanın üstünde toz birikmiş.
Maymun ona atladığında korkmuştu.
dikilerek yapay bir tümsek yapıldığını söyledim.
elleriniz dizlerinizin üzerinde.
Ağırlığınızı ona bıraktığınız an.
Masanın üstünde bir kedinin ayak izleri var.
Uçak Fuji Dağının üzerinden uçtu.
Uçak bulutların üzerinden uçtu.
O, pijamasının üstüne kaftan giydi.
Lavabonun üstünde birkaç viski şişesi var.
- Sağlık zenginliğin üstündedir.
- En büyük servet sağlıktır.
"Kitabın nerede?" "Masanın üstünde."
Uçak dağın üzerinde uçtu.
John başını suyun üstünde tuttu.
Uçağımız bulutların üstünden uçtu.
Yanında ne kadar paran var?
Benim notlarım ortalamanın üzerindedir.
Cep telefonun yanında mı?
O, gözlerini ondan alamadı.
Lütfen bu kitabı en üste koyun.
Tom, anahtarlarını masanın üzerine bıraktı.
Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.
Ailemi kariyerimin önünde tuttum.
Tom bizim üstümüzdeki odada yaşıyor.
Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.
Masadaki gazeteyi verebilir misin?
Onu masaya bırakın.
Bulutların üstünde, güneş parlamaya devam ediyor.
Sığ hendek üzerinden atladı.
Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?
Kayanın üzerinde yeşil ve sümüksü bir şey vardı.
Uçağımız bulutların üzerinde uçuyor.
Her zamanki gibi anahtarı masaya koydu.
Bunu masaya koymamı istiyor musun?
Lütfen ceketini sandalyenin üstüne koy.
Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.
İçtiğim kahvenin üstünde fındık kreması vardı.
Yine de sıcaklık donma noktasının sadece biraz üstünde.
Bir kısmınız çözümü bugün yanınızda taşıyorsunuz:
2000 metreden daha yüksekte ağaçlar yetişmez.
Buz üzerinde yürüyecek kadar kalındı.
Polis sarhoştu.
Kostümlerimiz kendi benliğimiz üzerine giydirdiğimiz şeylerdir,
yaratmak için tasarlandığı bir ülkede yaşıyoruz.
kurtarmaya çalışan yaşlılar kaldı.
Vantilatör pervanelerinin üzerinde bir ton toz var.
Sıranın üstündeki sözlük Tom'undur.
Masadaki para benim değil.