Translation of "Crecer" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Crecer" in a sentence and their turkish translations:

Volverá a crecer.

O tekrar büyür.

No quiero crecer.

Büyümek istemiyorum.

Nunca dejan de crecer.

Sürekli uzayan dişler.

- El árbol ha dejado de crecer.
- El árbol paró de crecer.

Ağaç büyümeyi durdurdu.

Es hora de crecer, amigos.

Arkadaşlar, büyüme zamanı.

Lo hace crecer de nuevo

yeniden yetişmesini sağlar

Los alimentan, los hacen crecer

onları besliyorlar büyütüyorlar

Tu pelo volverá a crecer.

- Saçın yine çıkacak.
- Saçların tekrar uzayacak.

Su pelo volvió a crecer.

- Saçı geri büyüdü.
- Onun saçı tekrar uzadı.

Claramente están tratando de crecer rápidamente.

çabucak büyümeye çalışıyor.

Nada parece crecer en esta tierra.

Bu toprakta bir şey yetişmez gibi görünüyor.

Envejecer es obligatorio. Crecer es opcional.

Yaşlanmak mecburidir, büyümekse tercih meselesi.

- Tienes que beber mucha leche si quieres crecer.
- Si querés crecer, tenés que tomar mucha leche.

Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.

Y que perdemos esa capacidad al crecer.

büyüdüğümüzde bu kabiliyeti yitiriyor oluşumuz.

Al crecer, podía verlo en todas partes.

Ben büyürken etrafımızda her yerdeydi.

Tom se está dejando crecer el bigote.

- Tom bir bıyık uzatıyor.
- Tom bıyık bırakıyor.

¿Te has dejado crecer barba alguna vez?

Hiç sakal bıraktın mı?

Creo que deberías dejarte crecer la barba.

Bence sakal bırakmalısın.

La oportunidad de luchar para crecer y prosperar.

büyümeleri ve gelişmeleri için bir mücadele şansı verelim.

Esta hembra podría crecer más de diez metros.

Bu dişi ileride on metre büyüklüğü aşabilir.

Los medios comenzaron a crecer en las noticias.

medya da haberler türemeye başladı

No imaginan los lugares donde este arbusto puede crecer.

Bu çalının büyüyebileceği yerleri hayal dahi edemezsiniz.

Tanto más sentía esta hipocresía crecer dentro de mí.

içimi yiyip bitiren bu ikiyüzlülüğü daha çok hissettim.

Él se dejó crecer barba para lucir más maduro.

Daha olgun görünmek için sakal uzattı.

Se dejó crecer la barba mientras estaba de vacaciones.

O, tatildeyken sakal uzattı.

Y al crecer, experimenté la movilidad social de mi familia,

ve büyürken bir apartmandan daha iyi bir eve taşınarak,

Pero, ¿por qué no debería crecer un científico de nosotros?

Ama neden bizlerden de bir bilim adamı yetişmesin

Los niños van a crecer aún si los dejas solos.

Onları yalnız bıraksan bile, çocuklar büyür.

Estamos en una excelente posición para hacer crecer la tecnología informática

bilgisayar teknolojisini bizim tecrübelerimizle uyumlu bir şekilde

Que al crecer se convirtiera en el pilar de la familia.

büyüyecek ve evin direği olacaktı.

Estas plantas son demasiado pequeñas. No creo que vayan a crecer.

Bu bitkiler çok küçük. Ben onların büyüyeceklerini sanmıyorum.

Al crecer descubrimos que no siempre es buena idea decir la verdad.

Büyürken, gerçeği söylemenin her zaman güzel bir fikir olmadığını fark ediyoruz.

Así que en realidad hay algo peor después de crecer un poco más

yani aslında daha kötüsü de var biz de biraz daha büyüdükten sonra

Tarda años en crecer un árbol, y sin embargo tarda segundos en cortarlo.

Bir ağacı büyütmek yıllar alır, ve ama onu kesmek saniyeler sürer.

Para crecer bien, estas plantas necesitan una tierra que no contenga demasiada humedad.

İyi büyümek için, bu bitkilerin çok fazla nem içermeyen toprağa ihtiyacı var.

Pero solo si les damos la libertad y la protección que necesitan para crecer

ancak onlara, kâşif ve mucit olmaları için

La gente ya no ve raro que los hombres se dejen crecer el cabello.

İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar.

Dándole "Me Gusta" a este vídeo y suscribiendote a este canal, también nos ayudas a crecer.

Bu videoyu beğenme ve kanala abone olma büyümemize de yardımcı olacak.