Translation of "Volverá" in Turkish

0.029 sec.

Examples of using "Volverá" in a sentence and their turkish translations:

Volverá.

O geri gelecek.

¿Cuándo volverá?

O, ne zaman dönecek?

Él volverá mañana.

Yarın geri dönecek.

Volverá a crecer.

O tekrar büyür.

Volverá a pasar.

Tekrar olacak.

Tomás volverá pronto.

Tom yakında dönecek.

Pregúntale cuándo volverá.

Onun ne zaman geri döneceğini ona sor.

Tom no volverá.

Tom geri gelmeyecek.

- Creo que él no volverá jamás.
- Creo que nunca volverá.
- Creo que no volverá nunca.

Sanırım o asla geri gelmeyecek.

Nunca volverá a luchar,

o asla tekrar dövüşemeyecek,

¿Cuándo volverá a casa?

O, eve ne zaman dönecek?

Volverá tarde o temprano.

Er ya da geç geri gelecek.

Volverá a las seis.

O, altıda dönecek.

Supongo que volverá pronto.

Sanırım o kısa sürede geri dönecek.

¿Volverá él alguna vez?

O geri dönecek mi?

Tom volverá en breve.

Tom yakında geri dönecek.

Tom volverá el lunes.

Tom pazartesi geri geliyor olacak.

Tom volverá a matar.

Tom yine öldürecek.

Pienso que nunca volverá.

Onun asla geri dönmeyeceğini düşünüyorum.

Él volverá en seguida.

Yakında geri dönecek.

¿Cuándo crees que volverá?

Sence o ne zaman dönecek?

No sé cuándo volverá.

Onun ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.

- Pregúntale cuándo volverá.
- Pregúntele cuándo volverá ella.
- Pregúntale cuándo va a volver.

Ona ne zaman döneceğini sor.

- No estoy seguro de cuándo volverá.
- No estoy segura de cuándo volverá.

Onun ne zaman geri döneceğinden emin değilim.

Nunca más volverá al trabajo.

bir daha asla işe gitmeyecek.

¿Volverá después de ir allí?

oraya gittikten sonra geri gelecek mi?

Esto no volverá a pasar.

Bu tekrar olmayacak.

Él hoy también volverá tarde.

O da bugün geç dönüyor.

Él volverá en diez minutos.

O, on dakika içerisinde geri gelecek.

Ella volverá dentro de poco.

Çok geçmeden o geri gelecektir.

Volverá dentro de 3 horas.

O, üç saat içinde dönecek.

Tu pelo volverá a crecer.

- Saçın yine çıkacak.
- Saçların tekrar uzayacak.

Tom lo volverá a intentar.

Tom onu tekrar deneyecek.

Creo que ella volverá pronto.

Sanırım o yakında geri döner.

Él volverá en una hora.

O, bir saat içinde dönecek.

¿Cuándo volverá a casa mamá?

Annem ne zaman eve gelecek?

- ¿Volverás mañana?
- ¿Volverá usted mañana?

Yarın geri gelecek misin?

¿Mañana volverá a hacer calor?

Yarın tekrar sıcak olacak mı?

- ¿A qué hora vos pensás que él volverá?
- ¿A qué hora crees que volverá?

- Hangi saatte geri döneceğini düşünüyor sunuz?
- Onun hangi saatte döneceğini düşünüyorsun?

El cometa Halley volverá el 2061.

Halley kuyruklu yıldızı 2061 yılında geri dönecektir.

Ella no volverá hasta las cinco.

O, beşe kadar geri dönmeyecek.

- Él volverá en seguida.
- Vuelve enseguida.

Yakında geri dönecek.

No sé con seguridad cuando volverá.

Onun ne zaman döneceğini kesin olarak bilmiyorum.

Tom no lo volverá a hacer.

Tom onu tekrar yapmayacaktır.

No sé cuándo volverá mi madre.

Annemin ne zaman döneceğini bilmiyorum.

Volverá como muy tarde el lunes.

En geç Pazartesiye kadar dönecek.

Ella volverá antes de una semana.

O bir hafta içinde geri dönecek.

Tom no sabe cuándo volverá Mary.

Tom Mary'nin ne zaman geri geleceğini bilmiyor.

¿Piensas que Tom volverá esta noche?

Tom'un bu gece geri geleceğini düşünüyor musun?

¿A qué hora crees que volverá?

Sence ne zaman döner?

Y ninguna otra institución volverá a pedirlos.

Başka hiçbir kuruluş sizden tekrar bu bilgileri istemez.

Tu sueño algún día se volverá realidad.

- Rüyan bir gün gerçekleşecektir.
- Hayalin günün birinde gerçek olacak.

Estoy seguro de que ella volverá pronto.

Onun yakında geri geleceğinden eminim.

Él volverá en un par de días.

Birkaç gün içinde geri dönecek.

¿Volverá ella a casa a las cinco?

O, beşte eve gelecek mi?

Tom volverá. Estoy seguro de que sí.

Tom geri dönecek. İstediğinden eminim.

¡Prométame que no volverá a hacerlo nunca!

Bunu tekrar yapmayacağına bana söz ver.

Se dice que él ya nunca volverá.

Onun asla dönmeyeceğini söylüyorlar.

No estoy seguro de cuándo volverá Tom.

Tom'un ne zaman döneceğinden emin değilim.

Tom cree que María no volverá nunca.

Tom, Mary'nin bir daha geri dönmeyeceğini düşünüyor.

¿Morirá él? ¿O volverá a ser el presidente?

Ölecek mi? Yoksa yine başkan mı olacak?

¡Prométame que no lo volverá a hacer nunca!

Bunu tekrar yapmayacağına dair bana söz ver.

- No sé cuándo volverá.
- No sé cuándo regresará.

Onun ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.

Eso que viene no volverá a ser una opción,

Söz konusu grevler, artık seçenek olmaktan çıkacaklar

Mi tío volverá de América el lunes que viene.

Amcam gelecek Pazartesi Amerika'dan dönecek.

Tom no volverá antes de las dos y media.

Tom 2.30'dan önce gelmeyecek.

Tom dijo que nada de eso volverá a ocurrir.

Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi.

Este tipo de responsabilidad se volverá cada vez más urgente.

Bu tür bir hesap izlenebilirlik giderek daha acil hale gelecektir.

La caza no volverá a ser tan buena durante semanas.

Şartlar, av için haftalarca bu kadar iyi olmayacak.

Él volverá en dos horas; mientras tanto, preparemos la cena.

O iki saat içinde dönecek. Bu arada akşam yemeği hazırlayalım.

Para cuando su madre regrese, la guardería volverá a estar reunida.

Annesi geri gelene kadar... ...yavrular tekrar toplanmış.

Pero lo turco volverá a aumentar de una persona al mundo

ama Türklük yine o bir kişiden dünyaya çoğalacaktır

Él volverá de EEUU la primera semana a partir de hoy.

O, bugünden sonra bir hafta sonra Amerika'dan dönüyor.

Si la pintamos de blanco, la habitación se volverá más luminosa.

Beyaz boya odaya ışık katacaktır.

- Ella volverá a las cinco.
- Estará de vuelta a las cinco.

O, saat beşte geri dönecek.

De acuerdo con la lógica que dices, esa idea volverá desde aquí

senin dediğin mantığa göre o fikri burdan geri çıkacak

- Bill volverá la semana que viene.
- Bill vuelve la semana que viene.

Bill gelecek hafta geri gelecek.

Volverá a casa el domingo que viene, es decir, el día 10.

O gelecek pazar eve dönecek, yani, onuncu.

Siento mucho lo occurido pero no os preocupéis. No volverá a suceder.

Olanlar için çok üzgünüm ama endişe etmeyin. Bir daha olmayacak.

- No ocurrirá de nuevo.
- No pasará otra vez.
- No volverá a pasar.

Bu tekrar olmayacak.

- Tom no te volverá a ver.
- Tom no va a volver a verte.

Tom asla seni tekrar görmeyecek.

Rogamos nos disculpen por el error y prometemos que no volverá a ocurrir de nuevo.

Hata için özür diliyor ve bunu tekrar olmayacağına söz veriyoruz.

- Él no volverá a visitar la ciudad otra vez.
- Él jamás visitará la ciudad otra vez.

Şehri asla tekrar ziyaret etmeyecek.

- Sé que no volverá a pasar.
- Sé que no se repetirá.
- Sé que no pasará otra vez.

Bunun bir daha olmayacağını biliyorum.