Examples of using "Convencer" in a sentence and their turkish translations:
Jack'i ikna etmek zordur.
Kimi ikna etmeye çalışıyorsun?
John'u ikna etmek zordur.
Tom'u ikna etmeyi nasıl başardın?
Tom, Mary'yi ikna edemedi.
Tom'u gelmesi için ikna etmemiz gerekiyor.
Tom'u ikna edebileceğimden emin değilim.
Tom'u bizimle gitmesi için ikna etmek zor olacak.
Tom'u bize yardım etmeye ikna etmek zor olacak.
Stalker programlarını kötü olarak işaretlemeye başlamaları için
O yıllarda bu insanları inandırmak için
Tom'u beklemesi için ikna edemedim.
Tom'u ikna etmeye çalışmanın bir faydası yok.
O bu işte yatırım yapmam için beni ikna etmeye çalışıyordu.
Tom gitmemesi için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
Yapmamız gereken Tom ikna etmek.
Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
Tom'u onu yapmaya ikna etmeye çalışıyorum.
Birini argümanlarla, sebeplerle bir şeye ikna etmeye çalıştıysanız
insanları bir yalana inandırmanın yolu ise
Bir arkadaşımı evlenmekten vazgeçirmeye çalıştım.
Tom haklı olduğu konusunda Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
Tom'u burada kalması için ikna etmek zorundayız.
Tom Boston'da kalması için Mary'yi ikna etmeye çalıştı
Tom'u eve gelmesi için ikna etmeye çalıştım.
O, onu kişisel bir çeki kabul etmesi için ikna edemedi.
Bir kredi istemesi için onu ikna edemedim.
O, onu bir konuşma yapması için ikna edemedi.
O, onu bir ata binmeye ikna edemedi.
Tom'u bizimle gelmesi için ikna etmek gerçekte imkansız olurdu.
Tom Mary'nin kimseyi ikna edemeyeceğini biliyordu.
Beni değil Tom'u ikna etmek zorundasın.
Onu eve gitmesi için ikna edemedi.
O, onu onun için bir şarkı yazmaya ikna edemedi.
Senin önerini kabul etmesi için Tom Mary'yi ikna etmeye çalışacak.
Tom bütün gece Mary'yi araba sürmesi için ikna etmeye çalıştı.
Tom Mary'nin masum olduğunu ikna etme girişiminde bulunmadı.
O, ona yeni bir araba alması için onu ikna edemiyor.
Tom'u bizim için çalışmaya ikna edebilmemizin bir yolu olmalı.
Tom onu yapması için Mary'yi ikna edebilir.
Kendisine yeni bir araba satın alması için onu ikna edemedi.
Tom Mary'yi sigarayı bırakmaya ikna etmeye çalışıyor.
Onunla evlenmek isteyen öncelikle onun babasını ikna etmelidir.
Keşke Tom'u kalması için nasıl ikna edebileceğimi çözebilsem.
Başkan emeklilikleri revize etmek için koalisyon ortaklarını ikna etmeye çalıştı.
Tom'un fikrini değiştirmesini ikna etmeye çalışarak zamanımı boşa harcamamalıydım.
Tom'un hatalı olduğuna asla ikna edemeyeceğimize inanmaya başlıyorum.
Tom Mary'ye John'u yardım etmesi için ikna etmeye çalışarak zamanını boşa harcamamasını söyledi.
Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna edemedi.
İnsanları çikolatanın vanilya olduğuna ne kadar ikna etmeye çalışırsan çalış, o hala çikolata, kendini ve başka birilerini vanilya olduğuna ikna etmeyi becerebilsen de.