Translation of "Jack" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Jack" in a sentence and their turkish translations:

- ¡De nada Jack!
- ¡Eres bienvenido Jack!

Bir şey değil, Jack!

¿Y Jack?

Jack'ten ne haber?

Soy Jack.

- Ben Jack.
- Ben Jack'im.

- Jack se levanta temprano.
- Jack es un madrugador.

Jack erken kalkar.

Jack habla inglés.

- Jack İngilizce konuşur.
- Jack, İngilizce bilmektedir.

Me llamo Jack.

Benim adım Jack.

Jack colecciona sellos.

Jack pullar toplar.

¡De nada Jack!

Bir şey değil, Jack!

- Es difícil convencer a Jack.
- Jack es difícil de convencer.

Jack'i ikna etmek zordur.

Jack parece lamentarlo profundamente.

Jack, derinden pişman olmuş gibi görünüyor.

Jack Dorsey me odia.

Jack Dorsey benden nefret eder.

Jack no está aquí.

Jack orada değil.

Quiere dárselo a Jack.

O, onu Jack'e vermek istiyor.

Jack no está ahí.

Jack orada değil.

Jack parece estar enfermo.

Jack hasta görünüyor.

Puedes contar con Jack.

Jack güvenebilirsiniz.

Jack sabe hablar francés.

Jack Fransızca konuşabilir.

Jack no conduce rápido.

- Jack hızlı araba sürmez.
- Jack hızlı sürmez.

- ¿Cuánto hace que conoces a Jack?
- ¿Hace cuánto conoces a Jack?

Jack'i ne kadar süredir tanıyorsunuz?

Jill está comprometida a Jack.

Jill Jack'le nişanlıdır.

Es la manzana de Jack.

Bu Jack'in elması.

Se lo dará a Jack.

Onu Jack'e verecek.

Jack decidió cancelar la reserva.

Jack rezervasyonları iptal etmeye karar verdi.

Al parecer Jack está enfermo.

Jack hasta görünüyor.

Todos se rieron de Jack.

Herkes Jack'e güldü.

Jack no contesta mis cartas.

Jack mektuplarıma cevap vermeyecektir.

Tom es tan alto como Jack.

Tom Jack kadar uzundur.

Jack es uno de mis amigos.

Jack arkadaşlarımdan biridir.

El libro de Jack es interesante.

Jack'in kitabı ilginç.

Fue a Jack que conocí ayer.

Dün karşılaştığım Jack'ti.

Jack nació el diez de agosto.

Jack 10 Ağustos'ta doğdu.

Eso no es culpa de Jack.

O, Jack'in hatası değil.

Jack se parece a su padre.

Jack, babasına benzer.

Le doy la manzana a Jack.

Jack'a elma veriyorum.

John se sienta junto a Jack.

John, Jack'le birlikte oturuyor.

Jack está ocupado cocinando para nosotros.

Jack bizim için yemek pişirmekle meşgul.

A Jack le interesa la pintura.

- Jack, resim yapmakla ilgilenir.
- Jack resimle ilgileniyor.

Ella se topó con Jack ayer.

O dün Jack'e rastladı.

- Jack fue objeto de las risas de todos los chicos.
- Todos los chicos se rieron de Jack.
- Todos los niños se rieron de Jack.

Jack tüm çocuklar tarafından güldürüldü.

Jack cometió muchos errores en su composición.

Jack kompozisyonunda bir sürü hata yaptı.

Jack quizás tomó mi paraguas por error.

Jack yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olabilir.

Mary nada igual de rápido que Jack.

Mary Jack kadar hızlı yüzer.

Jack tuvo seis exámenes el mes pasado.

Jack geçen ay altı sınavı vardı.

Jack White y Karen Elson están divorciados.

Jack White ve Karen Elson boşanıyorlar.

Quiero el mismo reloj que tiene Jack.

Jack'in sahip olduğu aynı saati istiyorum.

Todos los niños se rieron de Jack.

Jack tüm çocuklar tarafından güldürüldü.

Jack es muy severo con sus hijos.

Jack çocuklarına çok serttir.

Jack de seguro lo logrará esta vez.

Jack bu sefer kesin başaracak.

Todo lo que Jack hace es dormir.

Jack'in bütün yaptığı uyumak.

Ésta es la casa que construyó Jack.

Bu, Jack'in inşa ettiği evdir.

Jack y Bill eran muy buenos amigos.

Jack ve Bill çok iyi arkadaşlardı.

Jack es tres años mayor que yo.

- Jack benden üç yaş daha büyük.
- Jack benden üç yaş büyük.

- Jack es el chavo más inteligente de la clase.
- Jack es el chico más inteligente de la clase.

Jack sınıftaki en zeki çocuktur.

Jack no se puede costear una bicicleta nueva.

- Jack, yeni bir bisiklet satın almayı göze alamaz.
- Jack'in yeni bir bisiklet satın almak için parası yok.

Perdimos de vista a Jack entre la multitud.

Kalabalıkta Jack'in görüntüsünü kaybettik.

Jack le compró un regalo a su amigo.

Jack arkadaşı için bir hediye aldı.

Es Jack el que rompió ayer la ventana.

- Dün pencereyi kıran Jack'tı.
- Dün camı kıran Jack'ti.

Jack dijo que nunca mentía, pero estaba mintiendo.

Jack asla yalan söylemediğini söyledi fakat yalan söylüyordu.

Jack se sacudió el polvo de su abrigo.

Jack paltosunun tozunu fırçaladı.

Jack lleva seis años viviendo en Nueva York.

Jack altı yıldır New York'ta yaşıyor.

Jack estaba cansado por haber caminado cincuenta millas.

Jack elli mil yürümekten dolayı yorgundu.

Jack estaba en la escuela el año pasado.

Jack geçen yıl okuldaydı.

No deberías hablar mal de Jack a sus espaldas.

Jack'in arkasından konuşmamalısın.

Ella dijo que visitaría a Jack con sus hermanas.

O, kız kardeşleriyle birlikte Jack'i ziyaret edeceğini söyledi.

Mary culpó a Jack por dejar sus niños desatendidos.

Mary çocuklarını başıboş bıraktığı için John'u suçladı.

Jack no tuvo errores en la prueba de matemáticas.

Jack matematik testinde hiç hata yapmadı.

Jack es el niño más alto de su clase.

Jack sınıfında en uzun çocuk.

Jack me aburre con las historias sobre su viaje.

Jack gezisi hakkındaki hikayeleri ile beni sıkıyor.

Nancy no es tan tonta como para casarse con Jack.

- Nancy Jack'le evlenecek kadar aptal olamaz.
- Nancy Jackl'le evlenilmeyeceğini bilecek kadar akıllıdır.
- Nancy Jack ile evlenmeyecek kadar mantıklıdır.

Jack no cometió ningún error en el examen de matemática.

Jack matematik sınavında hiç hata yapmadı.

Jack tiene un gato y un loro en su casa.

- Jack, evde bir kedi ve bir papağan bakıyor.
- Jack, evde bir kedi ve bir papağan besliyor.

¿Quién es la linda muchacha sentada al lado de Jack?

Jack'in yanında oturan güzel kız kim?

¿Quién estuvo en la fiesta aparte de Jack y María?

Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?

Jack no está aquí. Debe de haber perdido su autobús habitual.

Jack burada değil. O zamanki otobüsünü kaçırmış olabilir.

Jack dejó de hablar de repente cuando Mary entró en la habitación.

Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.

De repente, Jack se dio cuenta de lo que le había ocurrido.

Birdenbire, Jack kendisine ne olduğunu fark etti.

Jack y yo acordamos trabajar en la oficina por turnos los sábados.

Jack ve ben cumartesi günleri ofiste sırayla çalışmayı kabul ettik.

El problema de Jack es que su esposa gasta más de lo que gana.

Jack'in sorunu eşinin onun kazandığından daha fazla harcamasıdır.

Jack siempre le encuentra defectos a los demás. Es por eso que todos lo evitan.

Jack her zaman diğerlerinin hatalarını bulur. Herkesin ondan kaçınmasının nedeni budur.

Este es el perro que perseguía al gato que acosaba al ratón que vivía en la casa que Jack construyó.

Bu, Jack'in yaptığı evde yaşayan fareyi sinsice izleyen kediyi kovalayan köpektir.