Examples of using "планете»" in a sentence and their turkish translations:
Dünya'nın dört bir yanında
Dünyanın dört bir yanında...
Dünya 4,6 milyar yaşında
Biz dünya gezegeninde yaşıyoruz.
Ben Sakura gezegeninde yaşıyorum
- Hangi gezegende yaşıyorsun?
- Sen hangi dünyada yaşıyorsun?
Ben bu gezegende yaşıyorum.
Her zaman başka bir gezegeni ziyaret etmek istemişimdir.
Eğer Dünya gezegeninde yaşıyorsanız
tüm gezegen önünde sonunda acı çeker.
...Dünya'nın en büyülü gecelerine sahne oluyor. DÜNYA'DA GECE
Bunlar, dünyada en iyi şekilde incelenen insanlarıdır.
Biz hepimiz Dünya gezegeninde yaşıyoruz.
başka bir gezegene gittiğinizi hayal edin
Biz dünya adlı bir gezegende yaşıyoruz
Bambular gezegendeki en hızlı büyüyen bitkilerden biridir.
Gezegensel varlığımızın sonraki evresini güzel yapmayı seçelim
''Star Trek'' ve ''Forbidden Planet''i izleyerek büyüdüm
Başka bir gezegende gibisin.
Artık bu gezegende yaşamak istemiyorum.
Biz de bilginin gezegen çapında nasıl iletildiğini anlamak istiyoruz.
Günün sonu yaklaştıkça... ...saatte 1.000 kilometreden büyük bir hızla...
Başka gezegende hayat hayal edemiyorum.
en bolluk içinde yüzen sularından biri hâline getiriyor.
Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA
Ve bu gezegende hepimizin hayatının ne kadar hassas olduğunu.
Yani neredeyse gezegendeki herkes hassas.
Bu denizaltı gezegendeki en düşmanca koşullarda çalışabilir.
Benim adım Bear Grylls ve ben dünyadaki en zorlu yerlerde hayatta kalmayı başardım.
Jüpiterin dört iç uydusu vardır: Metis, Adrastea, Amalthea ve Thebe. Onların uyduları gezegene çok yakındır.
İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.