Examples of using "всей" in a sentence and their turkish translations:
Dünya'nın dört bir yanında
Tarih boyunca
sadece görebildiğimiz evrende.
Dünyanın dört bir yanında...
Lütfen tüm aileye en iyi dileklerimi iletin.
Yürekten teşekkür ederim.
- Tom sana tüm gerçeği anlatmadı.
- Tom sana bütün gerçeği söylemedi.
Tom size bütün gerçeği söylemiyor.
Bu, Avusturya boyutundaki bir ülkenin Gayrisafi Milli Hasılası.
ülkenin dört bir yanında protestolar patlak verdi.
Tüm gezegen çapında trilyonlarca yaratık yapar bunu.
Anadolu'nun dört bir yanına dağıldılar
tümünden daha fazla karbon var,
Haber bütün Japonya'ya yayıldı.
Ben Avrupa'yı gezdim.
Size gönülden katılıyorum.
"Sonra ülke geneline yayıldı."
Tüm oda sessizleşti.
Tren tam hızda ilerliyordu.
Tom ülke genelinde seyahat etti.
Sen benim hayatımın aşkısın.
Tom, bütün hikayeyi bilmiyor.
Tüm gerçeği bilmiyorum.
Tom bütün Avrupa'da seyahat etti.
Tom bütün gerçeği söylemedi.
Anlam, her şey soyup çıkarıldığında geriye kalan şeydir."
Onlar ülkenin her yanında topluluk kurucuları.
bugün tüm Asya'da gördüğünüz girişimciliğin yükselişini açıklayabilir.
üzerlerine gelen ek suyun ağırlığından taşarlarsa?
tüm gezegen önünde sonunda acı çeker.
hapsedilme başlamadan
tarih boyunca hep yer değiştirmiş
Bu yasa dışı parayla da
Şirketinizde değişiklik yapılmasını sağlayın.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
Onun adı tüm ülke çapında bilinir.
Tom Mary'ye tüm gerçeği söylemedi.
Ülkenin her yerinde Amerikalılar işlerini kaybetti.
Ne oldu? Dairenin her yerinde su var.
Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
Tüm mobilyalarımıza ne oldu?
Tom görünüşe göre intihar etti.
İnsanlar sık sık tüm gerçeği söylemezler.
Bütün bu yalanlardan bıktım.
Bu, bütün gizemin anahtarıdır.
Ne oldu? Tüm apartman dairesinde su var.
Onlar bana tüm gerçeği söylemiyor.
Tom bütün gerçeği söylüyor olmayabilir.
Tom'a tüm gerçeği söylemedim.
ve kadınlar olarak bunu her gün yaşıyoruz.
tüm ailem palindromik isimlere sahip.
yine biz bütün bu eleştirilere gülmüştük
tarih boyunca hep savaşmışız
Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda.
Görünüşe bakılırsa, onlar sıkı çalışmıyor.
Onlar benimle Avrupa çapında seyahat etti!
Kolumun her tarafında sivrisinek ısırıkları var.
Büyük olasılıkla, onlardan önce varacağız.
Görünüşe göre, Tom beni sevmiyor.
Aç kedi çöpü mutfağın her yerine saçtı.
İlk cümle, kitabının en önemli cümlesidir.
Ülke genelinde iyi tanınırdı.
- Ülke genelinde bankalar kapılarını kapamıştı.
- Ülke genelindeki bankalar kapılarını kapatmıştı.
Görünüşe göre, Tom'un ölümü bir intihardı.
Tom topa çok sert vurdu.
Büyükanne, ailesine yiyecek almak için markete gitti.
Uzun otlar Orta Amerika boyunca her yerde bulunur.
onu tüm Fransız askeri yönetiminden sorumlu yaptı.
Geri kalanı Avrupa'daki müttefik devletlerden geldi.
Bilginin tümüne erişemiyordum.
Becky bugüne kadar bütün hastanede en iyi hemşiredir.
Okyanuslar yeryüzündeki tüm suyun yaklaşık % 97'sini içerirler.
Vasilissa bütün köydeki en harika güzellikti.
Hayatı boyunca fakire yardım etti.
Biz de bilginin gezegen çapında nasıl iletildiğini anlamak istiyoruz.
Benim bütün çalışmalarımı destekleyen,
Avrupa'nın en büyük ve en yabani dağlarından birinin.
Neden tüm yayılma bölgesi boyunca dağıldığını görmüyoruz?
gerçek ve acı dolu hikayemi anlatmanın
bu da tüm Amerikan yargı sisteminin güvenilirliği hakkında şüphe uyandırıyor.
O, gerçeği öğreninceye kadar dinlenemedi.
Büyükanne bütün aileye yiyecek almak için markete gitti.
Anahtarlarımı yanlış yere koymuşum gibi görünüyor.
Lütfen ailenize selamlarımı yollayın.
Avrupa çapında, insanlar paralarını bankalardan çektiler.
Japonya'da Kasım ayında genellikle iyi hava vardır.
Hayatımın aşkı olduğumdan kuşkulanmaya başlıyorum.
Ama hayatımın geri kalanında birçok faydasını gördüm.
Tüm takım için benzin bulan bir dahimiz mi vardı?
günlük yaşantınızdaki neredeyse her fiziğe erişmenizi sağlar.
Tarih boyunca bu tarz olaylardan ve virüslerden hep fakir kısım etkilenmişti
Güneş, bizim güneş sistemimizdeki tüm kütlenin % 99,8'ini içerir.
Ben kalpten konuştum.
Tom görünüşe göre pasaportunu kaybetti.
Görünüşe bakılırsa Tom henüz kirasını ödemedi.
Görünüşe bakılırsa sınava çok çalışmadın.
Bana bütün gerçeği söylemiyorsun.