Examples of using "Tínhamos" in a sentence and their turkish translations:
- Biz haklıydık.
- Haklıydık.
Seçeneğimiz yoktu.
Bir sürü mobilyamız vardı.
Bizim biraz suyumuz vardı.
Üç uçağımız vardı.
Bizim bir anlaşmamız vardı.
Bir planımız vardı.
Sahip olduğumuz her şeyi verdik.
Kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu.
- Bitirdiğimizi sanmıştım.
- İşimiz bitti diye düşünmüştüm.
Çoğu özelliğimiz ortak.
O günlerde belgelerin kalitesi
O zamanlar televizyonumuz yoktu.
Bizim hiç içme suyumuz yoktu.
İçecek suyumuz yoktu.
İyi yaptığımızı düşündüm.
Biz az önce akşam yemeği yedik.
O sırada sadece on beş yaşındaydık.
Bıraktığımız yerden başlayalım.
Tom'un anahtarlarını bulduk.
Hakkında konuşacak bir şeyimiz yoktu.
Seçeneğimiz yoktu.
Bundan bizde olduğunu bilmiyordum.
Eve dönmekten başka seçeneğimiz yoktu.
ele geçirdiğimizde yakalandım.
Mutfakta neredeyse hiçbir şeyimiz yoktu.
Akşam yemeğinde altı misafirimiz vardı.
Bu hafta güzel havamız vardı.
İçeri girdiğinde,akşam yemeğini bitirmiştik.
Hayatta kalmak için yapmak zorunda olduğumuz şeyi yaptık.
Savaş sırasında benzinsiz yapmak zorunda kaldık.
Tom söylemek zorunda olduğumuz şeyle ilgileniyor gibi görünüyordu.
yaklaşık %39 yoksulluk oranı vardı.
Bizim nedenlerimiz vardı.
Müşterimiz yoktu, bu yüzden mağazayı erken kapattık.
Biz Tom'la arkadaştık.
Konserde umduğumuzdan daha büyük bir kalabalık vardı.
iyide bunu neden bize anlatıyordunuz korkuyorduk biz
Öğretmen alıştırmaları neden yapmadığımızı öğrenmek istedi.
bol bol düşünmek ve yeniden düşünmek zorundaydık. Yalnızlık içinde geçirdiğimiz o yıllara çok şey borçluyuz.
Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.
Türkiye'de de var Amerika'daki sayıyı zaten söylemiştik muazzam miktarda
Evdeki her şeyi yediğimizi düşünmüştüm, fakat bir kutu kraker daha buldum.
Ñato hesaplamış, üçümüz birlikte, kadınlarımızla geçirdiğimizden daha çok vakit geçirmişiz.
Anneannem bir avuç yeşil fasulyeyi çıkardı. Onları eski bir tavanın içine döktü. Sabırla onları kızarttı, bakır kulplu bir ahşap el değirmeninde öğüttü, sonucu eski moda bir Macar espresso makinesi içine sıktı, onu bir tepsiye koydu ve iki saat sonra, o kahveydi.