Examples of using "Podia" in a sentence and their turkish translations:
Kimse düşünemedi, tahmin etmedi.
Birisi yaralanabilir.
Tom Mary'yi duyabiliyordu, ama onu göremiyordu.
Burası olabilir, bakın.
bu doğru olamazdı.
Neredeyse çalışamıyordum.
Yürüyemiyordum.
Onun gidebileceğini söyledim.
Tom güçlükle yürüyebiliyordu.
Ona güvenebileceğimi biliyordum.
Ne yiyebilirim ne de içebilirim.
Sana güvenebileceğimi biliyordum.
O, spor salonunda olabilir.
Tom kendisini savunamadı.
Tom güçlükle Mary'ye ayak uydurabildi.
Ne yapıyordum?
Tom benzin kokabilir.
Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
Yaralanabilirsin.
Ben buna engel olabilirdim.
Onu yapamadım.
Seni uyandıramadım.
Tom kimseyi göremedi.
Ben onu yapabilirdim.
Tom ona pek inanamıyordu.
Mary yüzerek nehri geçebildi.
Tom burada bekleyebileceğimi söyledi.
Onu arabada bırakmış olabilirsin.
Hiç kimse mağarayı bulamadı.
O, gözlerine inanamadı.
Tom gitmek istedi ama gidemedi.
Hiç kimse Tom'a bir şey söyleyemedi.
Uyuyabileceğini kim söyledi?
Lütfen bana biberi uzatır mısın?
Kimse buna inanamadı.
Tom bunu tek başına yapamadı.
Bunun olmasına izin veremezdim.
Onu bugün yapabildim.
Tom daha mutlu olamazdı.
Tom neyin yanlış olduğunu tespit edemedi.
Hiçbir şey daha saçma olamazdı.
Onu okuyabilip okuyamayacağımı ona sordum.
Tom gitmek istiyordu, ama gidemedi.
Yukarıdan nehir görülebiliyordu.
Tom'a yalan söylemeyi sürdüremedim.
Tom'a her şeyi anlatamadım.
Rosie'ye saat on bire kadar yatmaması için izin verildi.
O, çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırdı.
Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
Gökyüzünde hiçbir yıldız görülemez.
Tom'a güvenebileceğimi biliyordum.
Elimden geleni yapmaya çalıştım.
Tom artık bekleyemeyeceğini söyledi.
Bana beni öpebilip öpemeyeceğini sordu.
Öfkesini kontrol edemedi.
Bekleyemediğini biliyordum.
Tom'un gitmesine izin veremedim.
Tom iş bulamadı.
Tom hiçbir şey hatırlamıyordu.
Ters gidebilecek her şey ters gitti.
Tom Fransızcayı iyi konuşabiliyordu.
Tom Kendini Fransızca olarak ifade edemedi.
Tom elinden geldiği kadar hızlı koştu.
Tom şansına inanamadı.
Son derece acı verici olmak zorundaydı.
Sami hastalar üzerinde işlem yapamadı.
Çocukların kahkahası uzaktan duyulabiliyordu.
Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
Ondan sonra da ellerinden kurtulamadım.
Onun yavrularından biri olabileceğini hayal ettik.
O artık öfkesini tutamadı.
Mary Tom'u değişirebileceğini düşündü.
Tom yapabileceği tek şeyi yaptı.
"Neden bunu yaptın?" "Yapabileceğim için."
Yardım etmek için yapabileceğim her şeyi yaptım.
Bütün sorulara cevap veremedim.
Gürültüden dolayı uyuyamadım.
Araba kullanmayı bilmediğinden haberim yoktu.
Gözlerime zorlukla inanabildim.
Elinden geldiğince hızlı koşmaya çalıştı.
Tom pencereleri kapatabilip kapatamayacağını sordu.
Tom kedinin kapıyı tırmaladığını duyabiliyordu.
Tom Mary'nin nasıl hissettiğini anlayabiliyordu.
Tom bunu yapabileceğimi düşünmemişti.
Tom, Mary'nin fındık yiyemediğini biliyordu.
Tam arkamda koşuşunu duyuyordum.
Tom babasına sinemaya gidip gidemeyeceğini sordu.
- O, ekmek alamayacak kadar fakirdi.
- O, o kadar fakirdi ki ekmek alamıyordu.
Parası olmadığı zaman hiç ekmek alamazdı.
Tom artık korkusunu saklayamadı.
Bu kutunun içinde bir şey olduğuna yemin edebilirim.
Tom'un viyolonsel çalabileceğini bilmiyordum.
Tom'un mutlu olmadığını söyleyebilirim.
- Okuyormuş gibi yaptığı belliydi.
- Yalandan okuyor gibi yaptığı anlaşılıyordu.
Tom Mary'nin ona söylediğine inanamadı.
Ağrı Tom'un dayanamayacağı kadar şiddetliydi.