Examples of using "Planejando" in a sentence and their turkish translations:
Fransızca okumayı planlıyorum.
Bir parti planlıyoruz.
Özel bir şey planlıyor muydun?
Bu akşam çalışmayı planlıyorum.
Ben basitçe ileriyi planlıyorum.
Siz ne planlıyorsunuz?
Tom ne planlıyor?
Onu kendi başıma yapmayı planlamıyorum.
Yarın bir cep telefonu satın almayı planlıyorum.
Kaç tane kız arkadaşın olmasını planlıyorsun?
Sana bugün söylemeyi planlıyordum.
Tom bizimle gelmeyi planlıyor mu?
Biz zaten onu yapmayı planlıyoruz.
Ne zaman bana söylemeyi planlıyordun?
Sysko'nun, Microsoft'u satın almak için planları var.
Gerçekten onu yapmayı planlıyor musun?
Tom yalnız gitmeyi planlıyor.
Sana anlatmayı düşünmüyordum.
New York'a bir yolculuk planlıyoruz.
Kız arkadaşımla kayak yapmaya gitmeyi planlıyorum.
Herkes farklı bir şey yapmayı planlıyor.
Kendi işine başlamayı planlıyor musun?
Başka ne yapmayı planlıyorsun?
Umarım onu yapmayı planlamıyorsunuzdur.
Bu bittikten sonra ne yapmayı planlıyorsun?
Tom ve Mary düğünlerini planlamakla meşgul.
Tom yardım etmeyi planlamıyordu ama Mary planlıyordu.
Yapmayı planladığım şey Fransızca çalışmak.
Tom yapmayı planladığı şeyden bahsetmedi.
Bu kış ülkeni ziyaret etmeye can atıyorum.
Tom yarın onu yapmayı planladığını söylüyor.
Gelecek yıl Boston'u ziyaret etmeyi planlıyorum.
Tom nerede fotoğraf çekmeyi planlıyor?
Tom'un evlenmeyi planladığını hiç kimse bize söylemedi.
Sen bana yeni bir tane almayı planladığını söyledin.
Hâlâ Mary ile evlenmeyi planlamıyor musun?
Önümüzdeki hafta Avrupa'ya gitmeyi planlıyorum.
Tom'un ne yapmayı planladığını bilmiyorum.
Tom Mary için bir sürpriz parti planlıyor.
Gelecek hafta Avrupa'ya hareket etmeyi planlıyorum.
Tom bu kış Boston'a gitmeyi planladığını söylüyor.
Tom Mary için bir sürpriz parti düzenliyor.
Siz ve Tom hâlâ bunu yapmayı planlıyor musunuz?
Tom'un bunu yapmayı planladığını düşünüyor musun?
Tom'un erkek kardeşlerinin üçü de bunu yapmayı planlıyorlar.
Uzun süre burada kalmayı planlamadığını biliyorum.
Bu yıl okuyabildiğim kadar çok kitap okumayı planlıyorum.
Tom ekim ayında Boston'a gitmeyi planladığını söyledi.
Tom'un Boston'a taşınmayı planladığını duydum.
Tom ve Mary'nin evlenmeyi planladığını bilmiyordum.
Bize yardım etmeyi düşünüp düşünmediklerini bile bilmiyoruz.
Bugün plaja gitmeyi planlıyordum fakat sonra yağmur yağmaya başladı.
Sanırım o, hastanedeki annesini ziyarete gitmeyi planlıyordu.
Tom Mary'nin gitmeyi planlayıp planlamadığını sormadı.
- Yarın bir cep telefonu alacağım.
- Yarın bir cep telefonu satın alacağım.
Tom'un yaz tatilini nerede geçirmeyi planladığını bilmiyorum.
Balayımız için Avustralya'ya gitmeyi planlıyoruz.
Tom, Mary ile Avustralya'ya bir gezi planlıyor.
Tom bana üç hafta içinde Boston'a gitmeyi planladığını söyledi.
Sanırım Tom onu yapmayı planladığını bilmek istiyor.
Onun hastanede bulunan annesini ziyarete gitmeyi planladığını düşünüyorum.
- Tom, o ve Mary'nin önümüzdeki yıl Avustralya'yı ziyaret etmeyi planladıklarını söyledi.
- Tom, Mary'yle önümüzdeki yıl Avustralya'yı ziyaret etmeyi planladıklarını söyledi.
Tom gelecek hafta bizimle Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını bilmek istiyor.
Tom'un Mary'den bunu yapmamasını istemeyi planlanladığı konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Babam bana bir at almayı planladığını söylüyor.
Gelecek pazartesi Tom'u ziyaret etmek istedim, ama meşgul olacağını söyledi, bu yüzden onu bir sonraki pazartesi günü ziyaret etmeyi planlıyorum.
Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor.