Examples of using "Pior" in a sentence and their turkish translations:
Daha kötü yaptım.
O daha kötüydü.
Daha kötüsünü yaptık.
Daha kötüydü.
En kötüsü bitti.
Seninki daha kötü.
En kötüsünden korktum.
Daha kötü olabilirdi.
Bugün daha kötüydü.
En kötü kabusun ben olacağım.
Bu daha kötü olabilir mi?
Bu çok daha kötü.
Ben çok daha kötüydüm.
Bu en kötüsü.
En kötüsü zaten bitti.
Ben onu zor yoldan öğrendim.
Ya da çok daha kötüsü, yağmalar mı başlayacak?
Biz en kötüsü için hazırız.
Henüz en kötüsü gelmektir.
O en kötü kısmı.
Ben en kötüsüne hazırım.
En kötüsünü beklemek zorundayız.
Bu daha kötü olacak.
Bu öncekinden daha kötü mü?
Zor yolu keşfettim.
Bu başka her şeyden daha kötü.
En kötüsü için hazırlanın.
O daha kötü olamazdı.
Ben yaşayarak öğrendim.
Tom en kötüydü.
Bu çok daha kötü olabilirdi.
Bu daha öncekinden daha kötü.
Daha kötü olamaz.
Ben neyin daha kötü olduğunu bilmiyorum.
- Durum her geçen gün kötüleşiyor.
- Durum gün be gün kötüleşiyor.
Olabilecek en kötü şeyi düşünelim.
Göründüğünden daha da kötüdür.
En kötüsü için hazır mısın?
Hiçbir şey savaştan daha kötü değildir.
En kötüsü için hazırlanıyorum.
Hiçbir şey ondan daha kötü olamaz.
Biliyorum, daha da kötüye gidiyor.
Sen benden daha kötüsün.
O daha önce olduğundan daha da kötü.
İşler daha da kötüleşebilir.
Daha kötüsünü gördüm.
En kötü isyan Şikago'da idi.
En kötüsü için hazır olmalıyız.
Ben sadece kötüye gidiyor olduğunu görebiliyorum.
Fadıl senin en kötü kabusundur.
En kötü virüs kapitalizmdir.
Durum sandığımızdan daha kötü.
Ben kendimin en kötü düşmanıyım.
Durum gitgide daha da kötüleşti.
- İşler gittikçe daha kötü bir hal alıyor.
- Meseleler gittikçe kötüleşiyor.
Bu, dünyadaki en kötü yerdir.
Yaşamımın en kötü günüydü.
Olabilecek en kötü şeyi düşünelim.
Bu şimdiye kadar en kötü gündü!
Yalnızlıktan daha kötü bir şey yok.
Tom şehrin en kötü kısmında yaşıyor.
Dünyadaki en kötü işe sahibim.
O her zaman sınıfın en kötüsüdür.
- Durum düşündüğümüzden daha kötüydü.
- Durum düşündüğümüzden daha kötü.
İnsanlar en kötüsünden korkmaya başladı.
Bu kötü senaryo değil.
En iyi yolsuzluk, en kötüdür.
Bu kasabadaki en kötü oteldir.
Yazla ilgili en kötü şey sıcaklık.
En kötüsü için kendinizi hazırlamalısınız.
Bu, Fadıl'ın en kötü kabusu.
Yapabileceğiniz en kötü şey budur!
En iyiyi umut et; en kötüye hazırlan.
Bugün dün hissettiğimden daha kötü hissediyorum.
- Tom sınıfın en kötü öğrencisiydi.
- Tom sınıftaki en kötü öğrenciydi.
Anksiyete hayatta en kötü iblis.
"Daha iyi hissediyor musun?" "Hayır, daha kötü hissediyorum."
Shylock açgözlü, üstüne üstlük çok da pintidir.
Daha kötü olabilirdi. Ölebilirdin.
Kış hakkındaki en kötü şey kardır.
Bu sadece seni daha kötü hissettirecek.
En iyisini umut ediyorum, en kötüsüne hazırım.
Olabilecek en kötü şey ne?
- Yaşlandıkça hafızamız zayıflar.
- Ne kadar yaşlanırsak, hafızamız o kadar kötüleşir.
Ben senin en iyi arkadaşın ya da en kötü düşmanın olabilirim.
Mali durum haftadan haftaya gittikçe kötüleşiyor.
Tom'un işi gitgide daha kötü bir duruma geldi.
Hiç kimse, görmek istemeyen kadar kör değildir.
- Bu şimdiye kadar izlediğim en kötü film.
- Bu şimdiye kadar seyrettiğim en kötü film.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en kötü filmdi.
Bu, okuduğum en kötü kitap.
En kötü düşmanımda bunu istemezdim.
Onun en kötü ihtimale karşı hazırlanması gerekiyor.
Şimdiye kadar izlediğin en kötü film nedir?
En iyisini umut ediyorum ve en kötüsüne hazırım.