Translation of "Teu" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Teu" in a sentence and their turkish translations:

- Guardarei teu segredo.
- Eu guardarei teu segredo.
- Eu vou guardar teu segredo.
- Vou guardar o teu segredo.

Sırrını gizleyeceğim.

- Necessitamos do teu conselho.
- Precisamos do teu conselho.

Bizim tavsiyene ihtiyacımız var.

O inimigo do teu amigo é teu amigo.

Dostunun düşmanı, senin dostundur.

Quebrei teu cinzeiro.

Kültablanı kırdım.

Conhece teu inimigo.

Düşmanını tanı.

Teu cão morde?

Köpeğiniz ısırır mı?

Fica no teu quarto até o teu pai voltar!

Baban dönünceye kadar odanda kal!

- Estou interessado em teu trabalho.
- Tenho interesse por teu trabalho.

İşine ilgi duyuyorum.

Posso usar teu telefone?

Telefonunu kullanabilir miyim?

E o teu pai?

Ya baban nasıl?

Teu otimismo me agrada.

İyimserliğini seviyorum.

Teu chapéu parece bobo.

Şapkan saçma görünüyor.

Vejo o teu carro.

Arabanı görüyorum.

Vejo o teu cavalo.

Ben senin atını görüyorum.

Vejo o teu livrinho.

Ben senin küçük kitabını görebilirim.

Ele é teu pai.

O senin baban.

Ama o teu próximo.

Komşunu sev.

Adorei o teu apartamento.

Daireni seviyorum.

Eu sou teu irmão.

Ben senin biraderinim.

Tom é teu tio.

Tom senin amcan.

O cão é teu.

Köpek senin.

Este dinheiro é teu?

Bu senin paran mı?

Qual livro é teu?

Hangi kitap seninkidir.

O teu plano falhou.

Planın başarısız oldu.

Aquele é teu cachorro?

Şu senin köpeğin mi?

Quero o teu amor.

Aşkını istiyorum.

Este chapéu é teu?

Bu şapka senin mi?

Estou no teu caminho?

- Ben senin yolunda mıyım?
- Engel olmuyorum ya?
- Sana mâni olmuyorum, değil mi?

Precisamos do teu conselho.

Sizin tavsiyenize ihtiyacımız var.

Teu amigo está aqui.

Arkadaşın burada.

- É seu?
- É teu?

O senin mi?

- Isto não é teu.
- Este não é teu.
- Isso não é seu.

- Bu senin değil.
- Bu seninki değil.

- Como te chamas?
- Qual é o teu nome?
- Qual o teu nome?

- Adın ne?
- Adın nedir?
- İsmin ne?
- Senin adın nedir?

- Eu não entendo o teu Inglês.
- Eu não entendo o teu inglês.

Senin ingilizceni anlamıyorum.

O teu inglês é perfeito.

Senin İngilizcen mükemmel.

Qual é o teu trabalho?

- Sizin işiniz nedir?
- Hangi işle meşgulsün?
- Mesleğiniz nedir?

Ele vai no teu lugar.

O, senin yerine gidecek.

Empreste-me o teu cachorro.

Köpeğini bana ödünç ver.

Como está o teu irmão?

Erkek kardeşin nasıl?

Falas com o teu cachorro?

Köpeğinle konuşur musun?

Eu gosto do teu trabalho.

İşini seviyorum.

O teu gato vai sobreviver.

Kedin hayatta kalacak.

Este é o teu destino.

Bu senin kaderin.

Quero falar com teu tio.

Amcanla konuşmak istiyorum.

O teu pai já chegou?

Baban geldi mi?

Eu preciso do teu carro.

Arabana ihtiyacım var.

Tua biblioteca é teu paraíso.

Kütüphanen cennetindir.

Não vejo teu nome aqui.

Burada senin adını görmüyorum.

Eu trouxe o teu remédio.

Sana ilacını getirdim.

Este é o teu escritório?

Bu senin ofisin mi?

Este é o teu armário?

Bu senin kilitli dolabın mı?

Ninguém quer o teu livro.

Kimse kitabını istemiyor.

Qual é o teu tamanho?

Kaç beden giyiyorsun?

Teu namorado está te traindo.

Erkek arkadaşın seni aldatıyor.

O teu gato é preto.

- Kediniz siyah.
- Kediniz siyahtır.
- Kedin siyah.
- Kedin siyahtır.

O teu filho é cego?

Senin oğlun kör mü?

Eu sou o teu sol.

Ben senin güneşinim.

O teu pai quer você.

Baban seni istiyor.

Eu não retenho nada teu.

Senden hiçbir şey gizlemiyorum.

Como se pronuncia teu sobrenome?

Soyadınız nasıl telaffuz edilir?

Teu rosto é tua personalidade.

Yüzün senin kişiliğindir.

- Quão grande é o teu cão?
- Qual é o tamanho do teu cão?

Köpeğiniz ne kadar büyük?

- Qual é teu segredo?
- Qual é o seu segredo?
- Qual é o teu segredo?

- Sırrın nedir?
- Senin sırrın nedir?

- Lucas, sou teu filho.
- Lucas, eu sou teu filho.
- Lucas, eu sou seu filho.

Luke, senin oğlunum.

- É um grande prazer ser teu professor.
- Tenho enorme prazer em ser teu professor.

Öğretmenin olmayı seviyorum.

- Eu esqueci o seu nome.
- Eu esqueci o teu nome.
- Esqueci o teu nome.

İsmini unuttum.

Todo o teu corpo ganha vida.

Tüm vücudun canlanıyor.

O teu cachorro nasceu este ano.

Köpeğin bu yıl doğdu.

Que aconteceu com o teu carro?

Arabana ne oldu?

Você tem que limpar teu quarto.

Odanı temizlemek zorundasın.

O teu quarto tem duas janelas?

Odanda iki pencere var mıdır?

Tu podes terminar teu ensaio agora.

Denemeni şimdi bitirebilirsin.

- Abre teu coração.
- Abra seu coração.

Kalbini aç.

Eu não gosto do teu sorriso.

Tebessümünü sevmiyorum.

- Cumpre teu dever.
- Cumpra seu dever.

Görevini yap.

Tem muita neve no teu país?

Ülkenizde çok kar yağar mı?

Qual é o teu e-mail?

Elektronik posta adresin nedir?

Não sabes que sou teu chefe?

Patronun olduğumu bilmiyor musun?

Qual é o teu professor favorito?

- En sevdiğin öğretmenin kimdir?
- En sevdiğin öğretmenin kim?

Vejo o jardim do teu pai.

Babanın bahçesini görüyorum.

Encontrei o teu professor de árabe.

Arapça öğretmeninle tanıştım.

- Parece que o teu cão tem sede.
- Parece que o teu cão está com sede.

Köpeğiniz susamış gibi görünüyor.

- Eu pensava que o Tom era teu irmão.
- Eu pensei que o Tom era teu irmão.

Tom'un erkek kardeşin olduğunu düşündüm.

- O teu carro, a cor dele é preta?
- Teu carro é preto?
- Seu carro é preto?

- Araban siyah mı?
- Arabanız siyah mı?

- Eu não creio que teu nome seja Tom.
- Não acredito que o teu nome seja Tom.

Senin isminin Tom olduğunu sanmıyorum.

- Eles sabem seu nome.
- Eles sabem teu nome.
- Elas sabem teu nome.
- Elas sabem seu nome.

- Senin adını biliyorlar.
- Senin ismini biliyorlar.

- É seu?
- É teu?
- Isso é seu?

- O senin mi?
- O sizin mi?

Que horas são agora em teu país?

Şimdi ülkenizde saat kaç?

Leva a cadeira para o teu quarto.

Sandalyeyi odana götür.

O teu irmão ainda está na Alemanha?

Erkek kardeşin hâlâ Almanya'da mı?

Não consegues sobreviver com o teu salário?

Maaşınla geçinemiyor musun?

Ele quer um relógio como o teu.

Seninkine benzeyen bir saat istiyor.

- Eu conheço seu pai.
- Conheço teu pai.

- Ben senin babanı biliyorum.
- Senin babanı biliyorum.
- Babanı tanıyorum.
- Babanızı tanıyorum.
- Senin babanı tanıyorum.
- Sizin babanızı tanıyorum.
- Ben senin babanı tanıyorum.
- Ben sizin babanızı tanıyorum.

Eu adoro o teu jeito de cantar.

- Şarkı söyleyişini seviyorum.
- Şarkı söyleyişinizi seviyorum.

Tudo aquilo que eu tenho é teu.

Sahip olduğum her şey senin.

Acho que o teu relato está incorreto.

İfadenin yanlış olduğuna inanıyorum.

Sou mais velho que o teu irmão.

- Senin kardeşinden daha büyüğüm.
- Senin kardeşinden daha yaşlıyım.

- Tire o teu boné.
- Tire o chapéu.

Şapkanı çıkar.