Translation of "Longa" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Longa" in a sentence and their turkish translations:

A vida é uma longa, longa estrada.

Hayat uzun, uzun bir yoldur.

- Esta frase é longa demais.
- Essa sentença é muito longa.
- Essa oração é muito longa.

Bu cümle fazla uzun.

Vida longa ao rei!

- Kralımız çok yaşa!
- Kralım çok yaşa!

É uma longa história.

Bu uzun bir hikaye.

Será uma longa viagem.

Bu uzun bir yolculuk olacak.

Será uma longa espera.

Uzun bir bekleyiş olacak.

Foi uma noite longa.

Bu, uzun bir gece oldu.

Era uma carta longa.

Bu uzun bir mektup oldu.

A saia é longa.

Etek uzun.

Essa saia é longa.

Bu etek uzun.

Aquela saia é longa.

O etek uzun.

- Estava a escrever uma longa carta.
- Estava escrevendo uma longa carta.

Uzun bir mektup yazıyordum.

Ele viveu uma longa vida.

O uzun bir hayat yaşadı.

Ela viveu uma longa vida.

O uzun bir ömür yaşadı.

Voltei de uma longa viagem.

Uzun bir yolculuktan döndüm.

Nós temos uma longa caminhada.

Bizim uzun bir yürüyüşümüz var.

A saia dela é longa.

Onun eteği uzun.

- Ele está a escrever uma longa carta.
- Ele está escrevendo uma longa carta.

O uzun bir mektup yazıyor.

- Viva a União Soviética!
- Longa vida à União Soviética!
- Vida longa à União Soviética!

Çok yaşa Sovyetler Birliği!

Depois, passámos por uma longa espera.

Sonra uzun bir bekleyiş dönemi geldi.

Escrevi uma longa carta para ela.

Ona uzun bir mektup yazdım.

A longa viagem agravou seu ferimento.

Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.

Ela me mandou uma longa carta.

O, bana uzun bir mektup gönderdi.

Meu cachorro tem a cauda longa.

Köpeğimin uzun bir kuyruğu var.

Ele me escreveu uma longa carta.

O bana uzun bir mektup yazdı.

Ela lhe enviou uma longa carta.

O, ona uzun bir mektup gönderdi.

Por uma vida longa e feliz!

Uzun ve mutlu bir hayata!

- Fred escreveu à sua mãe uma longa carta.
- Fred escreveu uma longa carta à mãe.

Fred annesine uzun bir mektup yazdı.

Era uma longa distância até à toca.

Yuvasına çok mesafe var.

Ele teve uma longa carreira de magistério.

Uzun bir öğretmenlik kariyerine sahip.

Temos uma longa história para te contar.

Sana anlatacak uzun bir hikayem var.

A vida não é longa, é larga!

Yaşam uzun değil geniştir!

Eu sei que foi uma longa viagem.

Onun uzun bir yolculuk olduğunu biliyorum.

Eu tive uma longa conversa com Tom.

Tom'la uzun bir görüşme yaptım.

- Vida longa à Rainha!
- Viva a Rainha!

Kraliçe çok yaşa!

Tom teve uma longa conversa com Mary.

Tom Mary ile uzun bir konuşma yaptı.

"O que aconteceu?" "É uma longa história."

"Ne oldu?" "Uzun hikâye."

Fiz uma longa viagem no ano passado.

Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.

Sami acaba de fazer uma longa caminhada.

Sami az önce uzun bir yürüyüşü bitirdi.

A fila é muito longa na bilheteria.

Bilet gişesinde çok sıra var.

- "Como vocês dois se conheceram?" "É uma longa história."
- "Como vocês duas se conheceram?" "É uma longa história."

"İkiniz nasıl tanıştınız?" "Uzun bir hikaye."

Fred escreveu à sua mãe uma longa carta.

Fred annesine uzun bir mektup yazdı.

Você deve estar cansado, após tão longa viagem.

Böyle uzun bir yolculuktan sonra yorgun olmalısınız.

Cinco milhas é uma longa distância para caminhar.

Beş mil yürümek için uzun bir mesafe.

- A estrada é longa.
- O caminho é longo.

Yol uzun.

Eu sinto fome depois de uma longa caminhada.

Uzun bir yürüyüşten sonra aç hissederim.

Bem, a noite é bem longa, não é?

Güzel, gece çok uzun, değil mi?

Nós temos uma longa caminhada à nossa frente.

Önümüzde uzun bir yürüyüşümüz var.

Esta pesquisa é muito longa para terminar rapidamente.

Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.

A ponte é multo longa e muito alta.

Köprü çok uzun ve çok yüksek.

Após uma longa ausência, ela voltou para casa.

Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

É o derradeiro disseminador de sementes de longa distância.

Ondan iyi uzun mesafeli tohum saçıcı bulamazsınız.

Uma longa cáfila movia-se em direção ao oeste.

Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu.

Você já esteve em um relacionamento a longa distância?

Sen hiç uzun mesafe ilişkisi yaşadın mı?

Uma longa fila se formara na frente da loja.

- Dükkanın önünde uzun bir kuyruk oluştu.
- Mağazanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.

Depois de uma longa ausência, ele voltou para casa.

Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

Desejo-lhe uma longa e feliz vida de casado.

Size uzun ve mutlu bir evlilik hayatı diliyorum.

Maria casou-se com seu namorado de longa data.

Mary uzun süreli erkek arkadaşı ile evlendi.

São uma espécie de chamadas de longa distância na escuridão.

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

- Aquela ponte não é longa.
- Essa ponte não é comprida.

O köprü uzun değil.

Ela lhe escreveu uma longa carta, mas não a enviou.

O, ona uzun bir mektup yazdı fakat postalamadı.

Só as progenitoras e crias mantêm elos próximos de longa duração.

Sadece analar ile yavruları yakın ve uzun süreli ilişki sürdürür.

- Minha saia é larga demais.
- A minha saia é longa demais.

Eteğim fazla uzun.

Ela lhe escreveu uma longa carta, mas ele não a leu.

O, ona uzun bir mektup yazdı fakat o okumadı.

A lição de hoje foi mais longa do que o habitual.

- Bugünün dersi normalden daha uzundu.
- Bugünün dersi her zamankinden daha uzundu.

Mas, por agora, esta família sobreviveu à noite mais longa da Terra.

Ama şimdilik... ...bu aile, Dünya'daki en uzun geceden sağ çıkmayı başardı.

Com 25 letras, "anticonstitutionnellement" é a palavra mais longa da língua francesa.

25 harf uzunluğunda olan ' anticonstitutionnellement ' Fransızcada en uzun kelimedir.

Em que a viagem mais longa foi de mais de 2,4 mil quilômetros,

30 milyon yolculuk yapılmasını sağladı.

O lugar perfeito para começar uma família durante a longa noite de inverno.

Uzun kış gecesinde aile kurmak için mükemmel yer.

De forma geral, uma mulher terá uma vida mais longa do que um homem.

Genel olarak konuşulursa, bir kadın bir erkekten daha uzun yaşayacaktır.

Estes morcegos estão adaptados para voos rápidos, de longa distância, não para fazer acrobacias aéreas.

Bu yarasalar hızlı ve uzun mesafe uçmaya alışık... ...havada cambazlığa değil.

Estamos no fim de uma estação longa e seca. A temperatura durante o dia chega aos 40 oC.

Uzun, susuz ve sıcak bir mevsimin sonuna gelinmiş. Gündüz sıcaklıkları 40 dereceyi aşıyor.

- Tom e Mary são velhos amigos.
- O Tom e a Mary são amigos de longa data.
- O Tom e a Mary são amigos há muitos anos.

Tom ve Mary, çok eski arkadaşlar.