Examples of using "Interior" in a sentence and their turkish translations:
Pekâlâ, buradan arazinin içine giriyoruz.
Müzik iç yaşamdır. İç yaşamı olan asla yalnızlık çekmeyecek.
Ebeveynlerim kırsalda yaşıyorlar.
İki hafta kırsalda olacağım.
Her yaz kırsala giderim.
Köylü insanlar genelde yabancılardan korkar.
Hadi, araziye girmek için kayalara tırmanmayı deneyelim.
kuyruklu yıldızları güneş sisteminin iç kısmına doğru itebiliyor
Yalnız olmak kendinle iç mücadeleyi gerektirir.
Alaska'nın iç kesimlerindeki kurtlardan küçük.
Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
Bu kutunun dışı yeşildir ama içi kırmızıdır.
Hırsız pencereden eve erişim sağladı.
O Sao Paulo'nun içindeki dört tane çok büyük çiftliğin sahibidir.
Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.
Tanrı altın bir tahtta bulutların içinde yalnız oturan sınırlı bir kişi değildir. Tanrı her şeyin içinde yaşayan saf Bilinçtir. Bu gerçeği anlamak için, herkesi eşit kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenin.