Translation of "Andou" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Andou" in a sentence and their turkish translations:

Ele andou e andou, sob a chuva.

Durmaksızın yağmurda yürüdü.

Ele andou descalço.

Çıplak ayak yürüdü.

Quantos quilômetros ela andou?

O kaç kilometre yürüdü?

Tom andou pela loja.

Tom mağazayı dolaştı.

Você já andou a cavalo?

Hiç ata bindin mi?

Jesus andou sobre a água.

İsa su üzerinde yürüdü.

Você andou desde o ônibus?

Otobüsten yürüdün mü?

Tom andou silenciosamente pela floresta.

Tom ormanın içinde sessizce yürüdü.

O Tom andou fazendo aquilo.

Tom onu yapıyor.

O que você andou fazendo, Erin?

Ne iş çeviriyorsun, Erin?

Você já andou como um pato?

Hiç ördek gibi yürüdün mü?

Tom andou fazendo perguntas sobre você.

Tom senin hakkında sorular soruyor.

O Tom já andou a cavalo?

Tom hiç ata bindi mi?

Ele andou descalço sobre o fogo.

Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.

Que é que andou aprontando recentemente?

Bugünlerde ne yapıyorsun?

Tom virou e andou até a porta.

Tom döndü ve kapıya doğru yürüdü.

O Tom andou em direção à Mary.

Tom Mary'ye kötü davrandı.

O Tom andou na escola secundária comigo.

Tom liseye benimle gitti.

O menino andou a cavalo pela primeira vez.

Çocuk ilk kez bir ata bindi.

Você já andou num cemitério à meia-noite?

Sen hiç gece yarısı bir mezarlıkta yürüdün mü?

Ela andou de braços dados com seu pai.

Babası ile kol kola yürüdü.

É a opção mais segura, sei onde esta corda andou.

En güvenli yol bu olsa gerek. En azından bu halatı tanıyorum.

Ele andou devagar para que as crianças pudessem segui-lo.

O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.

Ele andou devagar para que a criança conseguisse o acompanhar.

O yavaşça yürüdü böylece çocuklar yetişebildi.

Papai, você está com um cheiro de quem andou bebendo.

Baba, içki içmişsin gibi kokuyorsun.

Quando foi a última vez que você andou de bicicleta?

En son ne zaman bisiklet sürdün?

Ela andou o mais rápido que podia para alcançar ele.

O, ona yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

- Ela andou descalça sobre a brasa.
- Ela caminhou descalça sobre brasas.

- O, sıcak korlar üzerinde çıplak ayakla yürüdü.
- Kızgın kömürler üzerinde yalınayak yürüdü.

Qual foi a última vez em que você andou de mãos dadas com alguém?

En son ne zaman birisiyle el ele dolaştın?

- Tom não me contou onde ele esteve.
- Tom não me contou por onde ele andou.

Tom bana nerede olduğunu söylemedi.