Examples of using "Sob" in a sentence and their turkish translations:
Biz onun emrindeyiz.
O tedavi oluyor.
Her şey kontrolüm altında.
Her şey kontrolümüz altında.
Her şey kontrol altında.
Yeni yönetim altındayız.
Her şey kontrol altında mı?
Tom gözaltında.
Tom gözetim altında.
Gecenin karanlığında...
pramit'in altından nehir geçiyor
Tom çok baskı altında.
Ben de şüphe altındayım.
Her şeyi kontrol altına aldım.
Burada her şey kontrol altında.
Ben hiçbir suretle gitmeyeceğim.
Baskı altında daha iyi çalışırım.
Tom her şeyi kontrol altına aldı.
Kale kuşatma altındadır.
İnsanlar baskı altındadır.
Bir ağacın altına sığındım.
Bu şartlar altında çalışmak istemiyorum.
Bu koşullar altında çalışmak istemiyorum.
Cennet onların ayağının altındadır
Karanlığın örtüsü altında yol aldık.
Ağacın altında uyumak hoştur.
Yeni köprü yapım aşamasında.
Su köprünün altından akar.
Tom Mary'nin dizginlerini eline aldı.
Polis onu gözaltında tuttu.
Herhangi bir koşul altında gitmezdim.
İçkinin etkisi altında araba sürme.
Güneşin altında yeni bir şey yok.
Askerler düşman ateşi altından geldi.
Tom baskı altında olduğunu itiraf ediyor.
yahu insanlar göçük altında kalmış olabilir
Mağaza, polis gözetiminde tutuluyor.
Bu koşullar altında biz başarılı olamayız.
O, peçeteyi çenesinin altına sıkıştırdı.
Biz işkence altında bile bir şey söylemeyiz.
Restoran, yeni yönetim altında yeniden açılacak.
Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
Harcamayı kontrol altında tutmamız gerekir.
Nehir köprünün altından akar.
Durmaksızın yağmurda yürüdü.
Tom yemin altında yalan söyledi.
O, eteğin altına külotlu çorap giyiyordu.
Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir
...yağmur ormanlarını yepyeni bir gözle görebiliyoruz.
Şelalenin altında çıplak duran bir adam gördüm.
Buz senin ağırlığın altında çatlar.
Tom'un yakın tehlikede olabileceğini düşünüyoruz.
Çocuk teyzesinin bakımında.
Tom her şeye kontrol altında sahip olduğunu söyledi.
Uçağımız bulutların üzerinde uçuyor.
O, çocuklarını kontrol altında tutmuyor.
Tom gözlem altında.
Bu koşullar altında, öneriyi kabul edemem.
Tom ve Mary aynı çatı altında yaşıyor.
O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
Leyla tamamen Fadıl'ın kontrolü altındaydı.
Sokaklar bahar güneşinde parlıyor.
Akrepler her zaman küçük çalıların ve taşların altına saklanmayı severler.
çünkü basınç altındaki kuartz titreşim verildiğinde elektrik üretir
ve yağmurdan önce yaprakların altına gizlenerek
Fakat 1 milyon dolar kefaletle serbest kalıyor
onu fethettiğin yabancıların koruması altında bırakır.
Hiçbir koşulda derin nehirde yüzmemen gerekir!
Bence yatağın altını kontrol etmelisin.
Tom tabancasını yastığının altına koydu.
Tom bütün takımlarını sipariş üzerine yaptırdı.
Fadıl ve Leyla aynı çatı altında yaşıyorlardı.
Normal koşullar altında, Tom oraya gitmeyi asla kabul etmez.
Bu ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.
Ama bugün çok iyiydiniz. Yoğun baskı altında bile çok iyi kararlar verdiniz.
Akreplerin morötesi ışık altında neden parladığı gizemini korumaktadır.
Paraşütü açtım, şimdi enkazı bulma vakti.
Benim emrim altında, düşmandan kaçan bir adam öldürülmedi.
Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum.
O, ağacın altında uyuyakaldı.
Fakat dolunay varken bile... ...talih birden dönebilir.
Gecenin karanlığında... ...sokağa uyum sağlayanlar çoğalmayı sürdürür.
Karanlık çöktüğü için bu vakitler daha güvenli olsa gerek.
Tom'un evi gizemli koşullarda yandı.
Kurbanların bilinmeyen sayısı moloz altında kalmış olabilir.
Bir süre sonra kolunun altında bir sözlükle geri döndü.
Tiberius döneminde Roma'da büyük bir deprem oldu.
Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.
Masanın altında bir kedi var mı?
Tom tenha tren istasyonunda büyük bir saatin altında tek başına durdu.
Yatağın altına saklandım.
Sen masanın altıda saklandın.
O, işkence acısı altında bile bilgileri açıklamadı.
Endonezya'nın Lembeh Boğazı'ndan geçen gelgit suları
İspanya'nın çıkıntılı arazisinin çoğu Gerillaların kontrolündeydi